Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde Selçuk Belediyesi ve Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesinin imzaladığı iş birliği protokolü ile birlikte Selçuk da üreticilerin tarımsal bilgilerinin üst düzeye çıkarılması için büyük bir atım atıldı.

“İsmail Hakkı Tonguç ismi ve Köy Enstitülerinin felsefesi ile hayata geçirdiğimiz Efes Tarlası Yaşam Köyü’nü; üreticilerimizin daha doğru ve faydalı üretim bilgilerini, imzalamış olduğumuz bu protokol ile siz değerli ziraat mühendislerinin bilgilerinden daha fazla faydalanacak olmasının huzuru ve sevinci içerisindeyim. Bundan böyle ‘mekân sizin’ diyerek büyük bir evet ile imzaları atıyoruz.” diyen Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı ile birlikte protokolü imzaladılar.

Törene Ankara’dan gelip katılan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez de “Ülkemizin içerisinde bulunduğu tarımsal problemlerin bilimsel ortak akıl ve dayanışma ruhu ile kolayca çözülebileceği böyle mekânların ve ikili anlaşmaların hayata geçmesinde emeği olan her paydaşa özellikle de Sayın Başkan Filiz Ceritoğlu Sengel’e teşekkürlerimi iletmeyi bir borç biliyorum.” dedi.

Ve imzaların ardından; tarım eğitiminin 176’ncı yılı ve Tarım Haftası etkinlikleri kapsamında, Efes Tarlası Yaşam Köyünde düşük maliyetli doğa dostu yöntemlerle verimli üretim yolları konulu panelde katılımcılara muazzam bilgiler verildi.

Emekli öğretim üyesi Tarım Ekonomisti olan Sayın Prof. Dr. Tayfun Özkaya agroekolojik yöntemler ile yapılacak olan tarımsal üretimin önemine değinerek, konvansiyonel üretim modellerinin şu an sadece ülkemizin değil aynı zamanda dünyanın da büyük bir sorunu olduğunun altını çizdi ve mevcut sistemin sembolik çiftçi desteklerinin bile aslında büyük şirketlerin desteklenmesi anlamına geldiğini bu şirketlerin hastalık ve zararlılara karşı dayanımı düşük tohum üretip sattığını ve dayanıksız ürünü sağlıklı yetiştirebilmek için ardından çevreye ve insana çok zararlı kimyasallar sattığını ve daha da vahimi bu ürünleri tüketip sağlığı bozulan insanlar için de aynı zamanda tedavileri için ilaç sattığını katılımcıların dikkatine sundu. Yaşamış olduğumuz küresel iklim krizinin bu mevcut tarımsal yöntemler ile daha da derinleştiğini ve artık sürdürülemez olduğunu, planlı ve programlı bir şekilde politikalar üreterek doğa dostu tarımsal üretim yöntemlerine geçiş sürecini felsefe olarak başlatmak zorundayız. Aksi takdirde bizleri bekleyen tek gerçek kıtlık, açlık ve acı olacaktır” dedi.

Bir diğer panelist Ziraat Mühendisi Mehmet Pakkaner de topraklarımızın organik madde içeriğinin azlığından kaynaklı verim ve kalite kaybına dikkat çekerek; sadece 1 dekar alanda yüzde 1 oranlık organik madde artışının toprakta 30 ton su tutma kapasitesinin artması demek olduğunu ve topraktaki organik maddenin bir insanın damarlarında gezen kan kadar önemli olduğuna ve bunun tarımsal üretim için ne denli önemli olduğuna vurgu yaptı. Eğer topraklarımızdaki organik maddeyi doğru yöntemler ile arttırabilirsek toprak canlılığını koruyabilir ve toprakları kirleten, çoraklaştıran, fakirleştiren hiçbir girdi kullanmadan sağlıklı tarımsal üretim yapılabileceği için de sürdürülebilir bir üretim modeli ile ülke ekonomisine çok değerli bir katkı sağlanabileceğini belirtti.

Ödemiş Birgi köyünden küçük bir pansiyon işletmecisi ve aynı zamanda zeytin üreticiliği ile uğraşan Ogün Acar ise sahibi olduğu 10 dekarlık bir zeytinlikte organik yöntemlerin haricinde kimyasal hiçbir girdi kullanmadan yapmış olduğu üretim modeli ile sağlamış olduğu verim artışını ve ekonomik kazanç hakkında bilgilerin yanında sahip olduğu ekipmanları etrafındaki komşu çiftçiler ile paylaşıp gereksiz harcamalardan kaçınarak ekonomilerine küçük bir kooperatif modeli gibi destek olduklarından, karşılıklı bu malzemelerin bakım ve onarım masraflarını ortaklaşa hallederek üretimlerini dayanışma ruhuyla sürdürdüklerinden ve bu şekilde daha verimli sonuçlar alındığından kapitalist sistemin dışına ufakta olsa bir adım atıldığından bahsederek eşi ile birlikte seçmiş oldukları bu yeni hayat biçiminden çok memnun olduklarını aktardı.

Son olarak ben de çok sevdiğim ve aralarında heyecan duyduğum çok değerli hocalarım ve başkanlarımla birlikte tarımsal bilgi, kültür ve fikirlerin havada uçuştuğu Efes Tarlası Yaşam Köyü gibi ortak paylaşım mekânlarının varlığından büyük mutluluk duyduğumu belirtmek isterim. Bu gibi mekanlar sadece üretim yapan çiftçilerin tecrübelerini ve bilgilerini arttıracakları mekanlardan öte biz mühendislerin tarım dağarcıklarının da artmasına olanak sağlayacağı için Sayın Filiz Ceritoğlu Sengel’e ayrıca teşekkür ediyorum.

Saygı ve sevgilerimle…