Aslında bugüne ayırdığım yazı konusu başkaydı.

Ama gündem köyün en alımlı kızını ağanın oğluna mı yoksa sevdiceğini mi verelim muhabbetine dönen İzmir seçimi adayları...

Zorunlu değil ama içimden birkaç kelam etmek geldi.

Son söyleyeceğini en baştan söylemekten vazgeçmeyecek biri olarak şöyle başlayayım...

Hayatımdaki önem sıralamasında pek de tepelerde yer alan bir mevzu değil. 

*

Zaten siyasetle politikayla minimum düzeyde ilişkisi olan biri olarak ben son seçimden sonra tüm öngörümü, ümidimi vs. çöp poşetine koydum ağzını kapattım attım.

Yerel seçimlerde de defalarca hayal kırıklığı yaşamış biri olarak artık ne gidene üzülürüm ne gelenle coşarım.

Siyasetin kaypak zemini bana kimseyi babamın evladı gibi savunmamayı ve güvenmemeyi öğretti.

Şimdi mevcut hissiyatım şudur; bekleyip görelim.

Ama içimden yaşasın ve canım kadınlar demek de gelmiyor değil.

Hem yaşadığım ilçe Çeşme’de hem de İzmir’in en büyük ilçeleri Konak ve Karşıyaka’da kadın adayı gösterilmesine doğrusu çok sevindim bu üç ismi de yakından tanımıyorum ancak uzaktan üçü ile de ilgili epey bilgi sahibiyim.

Aileleri, eğitim durumları, duruşları bilinen tanınan sevilen isimler.

Pozitif ayrımcılık değil bu.

Bu ülke Tansu Çiller vakasını da yaşadı. Yaşamaz olsaydı denilen...

Kuran kurslarında tacize uğramış çocuklara değil de onlara bu şerefsizliği yapanlara arka çıkıp “Bir kereden bir şey olmaz” diyen kadın siyasetçileri de gördü.

Oy verdikleri adamın mabadının kılı olmayı dileyen kadınları da.

*

Ama bu önümüzdeki yerel seçimlerde hem Çeşme hem Karşıyaka hem de Konak’ta bu üç isme oy verecek olan CHP seçmeninin içi rahat olsun.

Bu üç isim de kimsenin kulu olacak ya da bir kişinin arkasında sorgusuz sualsiz biat edecek insanlar değil.

Daha önce söylemiştim bu seçimde ‘brokoliyi aday göstersek’ kazanırız diyen zihniyete benden zırnık işlemez.

Çünkü muhalefetin bu duruşunun iktidar zihniyetinden hiçbir farkı yok.

Uzun süre evli kalan çiftler gibi yan yana dura dura birbirlerine benzediler.

Ben artık siyasette gerçekten değişiklik, taze kan istiyorum.

Çağa ayak uydurmuş, yeni Dünya düzeninin farkına varmış, insana doğaya saygılı, eğitimli, çalışkan liyakat sahibi kişilerin o koltuklarda oturmasını, işgalci gibi davranmamasını diliyorum.

*

Ve Konak’ta Nilüfer Çınaraltı Mutlu’ya...

Karşıyaka’da Behice Yıldız İşçimenler’e...

Çeşme’de Lal Denizli’ye yolunuz açık olsun diyorum.

İzmir’in kadınlarının güzelliği çok meşhurdur ya...

O güzellik aslında içlerindeki gücün, özgüvenin, özgürlüğe düşkünlüğün yansımasıdır.

Bunu şimdi siyasette de görme zamanı geldi.

Sonunda ve iyi ki...