Önceki akşam Altınordu yediemini Seyit Mehmet Özkan bir mektup yayınladı. Bugün köşemi bu mektuba ayırıyorum. Çünkü mektupta yazılanların önemli olduğunu ve tartışılması gerektiğini düşünüyorum.

Sayın Özkan’ın bazı tespitlerinin İzmir özelinde ve ülke genelinde ciddi şekilde tartışılmasının ve konuşulmasının zamanı geldi de geçiyor bile. Mektubun içeriğine itirazım yok ama Özkan’ın çözüm arayışı adresinin yanlışlığına itirazım var. Yarın hem bu itirazlarımı aktarayım hem de İzmir’in spor alanında, özellikle de futbol konusunda niye bu kadar geri kaldığını tartışalım, İZVAK konusunu masaya yatıralım istiyorum. Spor yazarı arkadaşlarım katkı koyarsa çok mutlu olacağım.

Şimdi söz kendi deyimiyle ‘futbolun Don Kişotu’ Seyit Mehmet Özkan’da…

“Futbolun ordinaryüslerine açık mektup!”

Ben cumartesi günü çok sıkıldım dostlar!

Sayın Şenes ERZİK, FIFA ve UEFA’da yıllarını en üst pozisyonlarda geçirmiş duayen futbol adamı büyüğümüz,

Sayın Mehmet BÜYÜKEKŞİ, TFF Başkanımız,

Sayın Servet YARDIMCI UEFA Yönetim Kurulu Üyemiz,

Sayın Mahmut ÖZGENER yüzde 100 Altaylı ve TFF Eski Başkanımız,

2 gün önce cumartesi günü (22 Kasım) Altay U14 ile Gaziemir’de maçımız vardı. Her zamanki gibi, maçı izlemek üzere gittim, tribünde yerimi aldım. Hem Altaylı velileri hem Altınordulu velileri selamladım, o sırada yanıma Altay’ın ünlü amigosu Murat Polatkıran geldi, hoş geldin, dedi…

Orada öğrendim ki, Altay’ın yabancı futbolculara borcu nedeniyle kapalı olan transfer tahtası, amatör futbolcular için de geçerliymiş! Yani Altay şu anda 12, 13, 14, 15, 16, 17 çocuk yaşlarda amatör lisans çıkaramıyormuş!.. Bu topraklarda yaşarken FIFA’nın bu kararını anlamak zor tabii… Borcu yapan profesyonel şube olduğuna göre, A takıma transfer yasağı tamam da… Çocuklara ceza niye?

Yetişkinler kötü yönettiler diye, 12, 13, 14 yaşındaki bir çocuğun Altay forması giymesine engel olmak niye?

Bu kararları biz yetişkinler alıyoruz. Korumamız gereken ilk varlığımız “Çocuklarımız” değil mi?

Çocuklarımıza hiçbir şekilde anlatamayacağımız, çocuklara da amatör lisans çıkarılmaması, bu cezanın dışında tutulamaz mı?

Hepinizin hem iş hem de spor yaşamınız başarılarla dolu.

Hepiniz sadece futbolda değil, kendi iş konularınızda da “ombudsman” ve “ordinaryüs” konumundasınız.

Ne mutlu size. Toplum içinde yeriniz çok saygın, bir insan için en onur verici bir durum.

Hepinizin ortak noktası ise “Futbol”.

Hepiniz birbirinizi gayet iyi tanıyorsunuz, tanışıyorsunuz.

FIFA’nın, UEFA’nın, TFF’nin birinci görevi “futbolu dünya çapında yaygınlaştırmak, tabana yaymak” değil mi?

Futbol sevgili ülkemizde henüz sadece oynanıyor, ithale dayalı bir sistemde yönetiliyor, henüz sistemli üretime geçilmedi.

Tamam, kabul ediyorum, imkanlarımız kısıtlı.. Önceliklerimiz farklı. Bir gün sıra futbola da gelecek. Artık 50 yaşımda değil 67 yaşımdayım, bunların hepsini kabulleniyorum, hepsini hazmediyorum, hepsini tolere edebiliyorum.

Ama Altay gibi, Bursaspor gibi iki çınarın gözümüzün önünde eriyip gitmesine gönlüm hiç razı değil!

Ne yapmışlar? Şampiyonluğa oynamışlar, şampiyon olmuşlar, en üst lige çıkınca yabancı futbolcularla euro bazında 2-3 yıllık sözleşmeler yapmışlar. İşler iyi gitmemiş, küme düşmüşler, yabancı futbolculara ödenemeyen paralar yüzünden FIFA transfer tahtalarını kapatmış!.. UEFA da kendisine gelen talimatı TFF’ye bildirmiş.

Tamam bu borçlar ödeninceye kadar profesyonel futbolcu transferi kapalı olsun, kulüpler A takımları nezdinde cezalarını çeksinler. Cezalarını çeksinler de, profesyonel şubeleri cezalarını çeksinler. Amatör lisans çıkarmamak ne iştir, bu topraklarda anlamak ve anlatmak zor!

Bu cezanın kapsamında Altay’ın, Bursaspor’un 12, 13, 14, 15 yaşındaki bir çocuğa lisans çıkaramamasının ne manası var!

Türk futbolunun iki tane kalın damarını kesmekle eşdeğer!

Vallahi billahi içim acıyor!..

Hadi toplayalım çocukları bir araya, biz de karşılarına geçelim, anlatalım bu zorunluluğu “Bu Toprakların Çocukları”na!

Hiçbirimiz anlatamayız!

**

Peki, biz ne için yaşıyoruz dostlar? Gerçekten ne için yaşıyoruz? Belli bir yaştan sonra “Geleceğimiz Çocuklarımız” için, değil mi?

Biz de demir çelik sanayicisi olarak yıllardır Avrupalılarla iş yapıyoruz. Bize de çeki düzen verdiler. Onların yasalara, kurallara ne kadar bağlı olduklarını gayet iyi biliyorum.

Ama burası Türkiye. “Değişim” öyle bugünden yarına pat diye olmuyor. “Değişim” süreç odaklıdır. Bu işin özünde acı çekmek, sıkıntı çekmek, asla vazgeçmemek var!

“Değişim” korkakların işi değildir, cesurların işidir.

Toplum içinde kazandığınız gurur verici itibarınız olduğuna göre, sizler de cesur insanlarsınız.

Altay 108 yıllık büyük bir çınar. Türk futboluna başta Mustafa Denizli olmak üzere yüzlerce ünlü futbolcu yetiştirmiştir ve yetiştirmeye devam etmektedir.

Bursaspor Anadolu’nun sporcu yatağı. Çoğunluğu Balkan göçmeni nüfustan oluşmuş atletik yapılı, dayanıklı gençlerin memleketi.

Bursaspor da aynen Altay gibi Türk futboluna başta Sedat Özden (Sedat 3) olmak üzere yüzlerce ünlü futbolcu yetiştirmiş ve yetiştirmeye devam etmektedir.

Gelin hep birlikte gidelim Zürih’e.

Oturalım Sayın İnfantino’nun karşısına, bizim ülkemize has hoş görülebilir bir mazeret sunalım. Ülkemize bir defalığına bir “Sarı kart” göstersinler.

Transfer yasağı, sadece profesyoneller için geçerli olsun, futbolun tabana yayılmasına mâni olacak bir sebebe dayanak olmasın.

Ben ciddi, ciddi, üzülüyorum Şenes Ağabey.

Ben gerçekten cumartesi günü çok sıkıldım Mehmet Bey Başkanım,

Yanımda keşke siz de olsaydınız Servet Bey dostum,

Hele ki siz Mahmut Bey kardeşim, “Altay’ın Varlığı” için siz bu işe soyunun, siz bu işi "İŞ" edinin.

Lütfen!”

Selam, Sevgi ve Saygılarımla,

Seyit Mehmet ÖZKAN

Futbolun Don Kişotu (!)