Yeni oyuncular devreye girince bazıları oyundan çıkar mı, yoksa geri plana mı itilir?

Milliyetçi kesimin partisi başlangıçta MHP idi; zaman içinde İyi Parti, Büyük Birlik Partisi eklendi. Muhsin Yazıcıoğlu ekibinin bir kısmı 2022’de Milli Yol Partisini kurarak bu kesime dahil oldu.  Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda Sinan Oğan da bu şekilde pazarlanmıştı.  Ümit Özdağ Zafer partisinin genel başkanı olarak milliyetçilik bayrağını Mustafa Kemal Atatürk’le yükseltenler arasında.

Bu kadar partinin varlığı ile MHP’nin kamuoyu desteği zayıfladı.  Gel gör ki Cumhur İttifakı üzerinde MHP’nin etkinliği devam ediyor. Erdoğan’ın Özel’i CHP genel merkezinde ziyaret etmesinden hemen sonra, Bahçeli “AKP – CHP” ittifak yapsın önerisini dile getirdi, parmağında “Allah bana yeter” yüzüğüyle… AKP sözcüsü Ömer Çelik hocam sakın yakınma, biz seni bırakır mıyız dercesine Cumhur ittifakı kahramanca yoluna devam ediyor deyiverdi.

Bir suikasta kurban giden Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in Erdoğan’la görüşmesini iptal ettiren bahçeliydi. Sonra randevuyu tazeleten de Akşener ve Özel oldu. Bunun üzerine Bahçeli sitem dolu paylaşımını yaptı. Bir taşla üç kuş: Sinan Ateş suikastı, ittifakın devamı, muhalefetin sakinleştirilmesi esnasında Erdoğan’ın dik durması.

Anımsayacaksınız, Erdoğan, Özgür Özel’in kendisini AKP Genel Merkezinde ziyaret etmesinden sonra ılımlı mesajlar vermişti. İade-i ziyaret konusu kamuoyu tartışmasına bırakıldı. Erdoğan bir ara ayın dokuzundan sonra dedi. 11 Haziran’da ziyaret etti.

Bu kez yani Erdoğan’ın CHP’de Özgür Özel’i ziyaret etmesinden sonra temel yaklaşımlarından ödün vermeyeceği ortaya çıktı. Örneğin, temmuz ayında enflasyon kaybını asgari ücrette telafi etmek planlanmıyor. Emekli maaşlarında da yasaya göre bir telafi düzenlemesi yapılacak, ancak bu düzenlemede refah payı veya ek iyileştirme olmayacak. Bunu da CHP isterse Mehmet Şimşek kendilerine anlatacak. Kayyum konusunda ise CHP’nin demokrasi adına anlatmaya çalıştığı adım da atılmayacak,

CHP kitlelerin sorunlarını mitinglerle dile getirmeye çalışıyor. Oysa bu mitinglerin sivil toplum kuruluşlarınca yapılması gerek. STK’iar sokağa çıktığı zaman da öyle iddianameler yazılıyor ki, sanki bu kitleler devleti bölme, isyana kalkışma çabasında. Tutup birçok lider kişiyi parmaklıkların ardına atıyorlar. Sonra bu kişiler mahkemeye çıkmak için aylarca, yıllarca bekliyorlar. Bu nedenle kitlelerin ön safına CHP geçiyor.

Emekli mitingi, buğday mitingi ile başlayan mitingler devam edecek gibi gözüküyor.

AKP ise Devlet Bahçeli’yi öne sürerek CHP’yi etkilemeye çalışıyor. Onların işi bu, muhalefeti etkisiz hale getirmek. Bir başka ifade ile, muhalefeti tasarlamak. Örneğin, muhalefeti birbirine düşürmek, bir kısmını sarayın koltuğuna oturmak için yarıştırmak, bazı ulusal günlerde bunları biraraya getirip “protokol senaryosu” ile karizmalarını çizdirmek. Daha önceleri Ekrem İmamoğlu kırık bacaklı sandalyeye oturtulmuştu. Özgür Özel de 23 Nisan resepsiyonunda Numan Kurtulmuşla yanyana üç- dört kişilik koltukta oturtulup birçok kişi ile çay içmeye yöneltilmişti.

Nezaketi ve olgunluğu elden bırakmamak çok olumlu. Ancak, karşı tarafın 22 yıldır yaptıkları da yapacaklarının teminatı değil mi?

Yandaş basın kadar, muhalif basın ve televizyonlarda da farklı görüşlere tanık oluyoruz.

Gündem belirlemede kitlelerin gereksinmesi yerine sarayın parlatmasına göz atanların gözleri kamaşır, köle olurlar.