Siyaset; tarih, felsefe, sosyoloji, ekonomi ve hatta psikoloji bilimleriyle birlikte anlaşılması gereken bir bilim. Ama reel siyaset _hatta adlı adınca söyleyelim pragmatist siyaset_ bunlardan ziyade matematikle kavranacak bir iş! Siyaset mühendisleri denen tabir de buradan geliyor tabii. Temsili demokrasilerde neyi söylediğinizden çok, nasıl söylediğiniz ve bunun karşınızdaki tarafından ne kadar anlaşıldığı önemli. Ve bu anlaşılan şeyin oy pusulasına yansımış hali önemli olan günün sonunda.

Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi denen garabete kadar bu iş nasıl yürüyordu? Seçimlerden sonra parlamentoda oluşan aritmetiğe göre 301 milletvekilinin (bugünkü TBMM 600 kişiden oluştuğu için) güvenoyunu alabilecek bir hükumet kurabilecek bir milletvekiline hükümeti kurma görevi veriliyordu. Bu tek parti de olabilir, 2 ya da 3 partiden de oluşabilen bir hükümet anlamına geliyordu. AKP iktidara geldiğinde 2-3 partili koalisyonların ülkeye zarar verdiği tezi ile halkı ikna etti. Ardından da tek adam rejimi için de hızlı karar almanın önemiyle kandırdı ülkeyi. Geldiğimiz noktada, koalisyonlar seçimden önce kuruluyor. Adı da İttifak. İttifak adayı eğer seçmenin yüzde 50’sinden 1 oy fazlasını aldıysa da o kişi hükümeti kurup güvenoyuna ihtiyaç duymadan tek kişinin sözü ile ülkeyi 5 yıl için yönetme gücüne sahip oluyor.

AKP'den ve onun tek adam rejiminden kurtulmak için seçmenin en az yarısının oyunu alacak bir çatı adayına ve mecliste anayasayı da değiştirebilmek için 400 milletvekiline ve dolayısıyla AKP karşısında en çok oyu alabilecek ittifaka ihtiyaç var bugünün reel siyasetinde. Ardından da yıllarca uyum içinde çalışabilecek bir hükümete ihtiyaç var güçlendirilmiş bir parlamenter sisteme geçiş için.

Neden mi bu uzun girişi yaptım? Geçen hafta sonu bir araya gelen muhalefet liderlerinin verdiği 6’lı fotoğraftan memnun olmayan insanlara biraz da olsa nerede yaşadıklarını hatırlatmak için. Hoş, bu tepkiyi veren ‘kronik memnuniyetsiz solcuların’ içine şimdiye kadar pek bir şeyin sindiğini de görmüş değilim!

‘’Sağ’ın karşısında sağ’’ diye eleştirdikleri fotoğrafta her lidere karşı rezerv koymuşlardı yine. Davutoğlu ve Babacan’ı AKP iktidarları sırasındaki koltuk değnekliği; Akşener’i 90’lı yıllardaki karanlık DYP-RP Hükümetleri sırasındaki rolleri ile eleştirirken, Kılıçdaroğlu’ndan ise neredeyse tüm Cumhuriyet tarihinin anti-demokratik uygulamaların sorumlusu gibi bahsediyorlardı. Karamollaoğlu’nun da bagajı malum! Ama AKP’den nasıl kurtulabileceğimiz konusunda tek bir cümle duymadım hiç birisinin ağzından.

HDP ve TİP olmadan bu fotoğraf olmazmış! Bir tek bu eleştiriyi az da olsa haklı buluyorum. Bence de eksik bir fotoğraf. Ama bundan HDP ve TİP’in haberi var mı emin değilim. Yani Kılıçdaroğlu ile bile yan yana olunmasını istemiyor bu partilerin seçmenleri. Kaldı ki Akşener ve Davutoğlu! Hatta TİP ile HDP’nin seçmenlerine ayrı ayrı baktığımızda onların bile yan yana gelmesinden memnun olmayacak gibi bir durum var ortada!

Matematik ortada. Yüzde 50 sınırını zorlayan en güçlü alternatif şimdilik o beğenmediğiniz 6’lı fotoğraf!

Ancak, gerçek bir Türkiye mozaiğinin iktidara gelmesi artık hayal değil. Bu işin sırrı herkesin üzerinde uzlaşacağı bir cumhurbaşkanı adayı! Yani ittifak fotoğrafı içinde olmadan da bu demokrasiye geçiş sürecinin bir parçası olabilir her demokratik unsur. Siyasi partiler, dernekler, vakıflar, sendikalar, platformlar, inisiyatifler, üniversiteler vs… Bu işin parçası olmak tarihi bir sorumluluk zira!

Özetle, bu fotoğraftaki haklı/haksız eleştirilerinizi saklı tutun. İtirazlarınızı koruyun. Ama oyunun kurallarını da aklınızdan hiç çıkarmayın: Yüzde 50+1 ve 400 milletvekili.

İttifak içindeki siyasi partilerden biri olmak söz konusu parti seçmenini rahatsız edecekse, orada bulunmadan bu sürecin bir parçası olabilmenin yolunu düşünmelidir o partilerin yürütücüleri. Tüm bu süreci yürütürken ne ittifaktaki partilerin ne de ittifak dışından destek olacak parti ve diğer demokratik unsurların AKP tarafından kriminalize edilmesine izin vermemek de hepimizin görevi.

Az kaldı. Beğensek de beğenmesek de birbirimize tahammül sınırımızı genişleteceğiz önce. Güçlü bir demokrasiye sahip olacağız her birlikte. O zaman da birbirimize karşı tüm bu eleştirilerimiz daha kıymetli olacak.

Ben bu 6’lı fotoğrafa takılıp kalmayan herkesi bu ittifakın parçası kabul ediyorum. Peki ya ittifakın adı mı ne? Cumhuriyet İttifakı/Demokrasi İttifakı