Sevgili okur, profesyonel hayatımdaki yoğunluk ve değişiklikler nedeniyle bir süredir yoktum penceremde. Yeniden birlikte olduğumuz için çok mutluyum. Hoş buldum.

Geçen hafta AKP ve MHP’nin seçim kanununa yaptığı müdahalenin ardından çokça şey yazıldı ama MHP tarafından kimse bakmadı olaya. Herkes muhalefet açısından oluşturduğu baskı üzerine yoğunlaştı. Ama bana kalırsa MHP açısından tam bir felaket senaryosu duruyor ortada. Her zaman yüzde 10’luk oy oranına rağmen ülkenin koalisyonlarını dağıtma, seçim tarihini belirleme gibi yakın tarihimizde ‘’oyun kurucu’’ Bahçeli, kendi kendisini nasıl oyunun dışına itti diye bakalım bu hafta!

Bildiğiniz gibi ülke barajı yüzde 7’ye indirildi. 12 Eylül sonrası icat edilen ülke barajının indirilmesi iyi bir gelişim olarak düşünülse de hala Avrupa ülkeleri arasındaki en yüksek oran olduğunu hatırlayalım bu oranın. Ancak bu durum ittifaklar için de geçerli hala. Yani MHP’nin tek başına 7 puan almasının bir önemi yok. Zira Cumhur İttifakı içinde yer alarak gireceği için bu durum onu etkilemiyor.

Ancak, şeytanın aklına gelmeyecek düzenleme ile milletvekili sayıları artık ittifak içinde dağıtılacak. Yani, önce o ilin milletvekili toplam sayısı ittifaklar için dağıtılacak, sonra her ittifak bu sayıyı kendi içinde aldıkları oylara göre bölüşecek. AKP ile MHP arasında 1/5 şeklinde bir oy dağılımı olacağını düşünen birisi olarak MHP’nin Cumhur İttifakı toplamından aldığı oy ile özellikle güçlü olduğu Anadolu’nun az milletvekili çıkaran illerinde milletvekili çıkarması artık imkânsız!

Bunu çözmenin yolu olarak da kurumsal olarak kendini koruyarak milletvekili adaylarını AKP listelerinden aday göstermeyi deneyebilir. Bu durumda da MHP’nin milletvekili sayısını yine ‘’tek adam’’ belirlemiş olacak. Cumhur İttifakı içinde AKP’nin güçlü olduğu yerde ona yüklenmek, MHP’nin güçlü olduğu yerlerde de MHP’ye yüklenmek gibi bir eğilim ittifak seçmeni için pek geçerli değil.

Yani, Millet İttifakı’nın bu tuzaktan kurtulmak için geliştireceği muhtemel senaryo Cumhur için özellikle MHP için geçerli değil. Çünkü DEVA seçmeni ile CHP seçmeni farklı eğilimlerde olduğu için ‘’stratejik’’ hamlelerle küçük kentlerde seçmenini yönlendirebilir. Ama bu durum Cİ için tam bir kuyu!

Görünüşe göre, AKP; MHP’yi kendisinden kopan küçük sağ partileri yok etmeye yönelik bir hamle gibi anlatmış bu durumu. Ama MHP, milletvekili listelerinde daha fazla oy alanın lehine gelişecek bu tuzağa nasıl düştü anlamıyorum.

Özetle, AKP bu hamle ile kendisinden kopan DEVA, Gelecek ve Saadet’i seçmeninin gözünde ‘’Benimle anlaşmak yerine CHP’yle anlaştılar’’ diyerek ‘’siyaseten’’ zora sokmaya çalışırken; MHP’yi de AKP listelerinden seçime sokmaya mecbur edecek. Öte yandan, sağ partilerin adaylarının kendi listelerinden aday gösterilmesine itiraz edecek CHP seçmenini de oy kullanmaktan imtina etmeye zorlayacak.

Nereden bakarsanız bakın bu işin en büyük kazananı AKP! Ama yetmez artık!

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in söylediği ve gözden kaçmaması gereken bir şeyle bitirelim: Bu mühendislik hesabını masa başında yapan AKP, 2018 seçimlerindeki oyları değerlendirerek bu kararı verdi. Ama aradan geçen 5 yıl içinde değişen şeyler var. Birincisi Millet İttifakı’nın büyümesi, ikincisi yeni seçmenin Cİ alerjisi! Üçüncü olarak arada gerçekleşen 2019 seçimlerinde oluşmuş ‘’doğal ittifak’’larla gelişen büyükşehir galibiyetleri ve son olarak da AKP’den kopan Deva ve Gelecek’in yükselişi bu nedenler arasında sayılmalı! Kürt oylarının nereye gideceğinin belli olmasıyla da şeytanın bacağını koparacak muhalefet artık.

Geliyor gelmekte olan!