Güzel şeyler de oluyor memlekette, yargımız her zaman ısmarlama cezalarla halkın iradesini yok saymıyor. Bazen geç de olsa hak edene hakkını teslim ediyor.

***

Bilirsiniz tekstil işi zordur, şefi, müdürü, patronu çok, halden anlayanı azdır. Çok çalışır az kazanırsın. Tuvalete gidip gelmen, yemekten sonra çaya çıkman, üç kişi yan yana oturman bile suç sayılır. Arkadaşından borç almana, başka bölümdeki bir iş arkadaşını evine davet etmene bile karışılır.

Merdiven altı atölyeler büyür, fabrika olur ama merdiven altılık değişmez. Çünkü çalışanı hep o merdiven altı koşullarda tutmak isterler. 

Ucuz iş gücü olarak görüldükleri ve kötü koşullara dayanıklı oldukları için çoğunlukla kadınlar çalışır. Onlarca kadın aynı anda dikiş makinesi gibi döndürür patronun çarkını.  Ama çarkı döndüren patronun cebini dolduran onlar değilmiş, merdiven altından fabrikaya giden yoldaki taşları o kadınlar döşememiş gibi yok sayılır, görmezden gelinirler. 

Patronlara göre, iş hayatının normali budur ve her yerde böyle sıkıntılar vardır. 

Ama bazen birleri çıkar ve “Normal olan bu değil” der. İşte SF Trade Fabrikasına sendika sokmaya çalışan 4 kadın onlardan.

***

Ege Serbest Bölge’de bulunan Volkswagen, Audi, Babybjorn gibi uluslararası markalara ürün üreten SF Trade fabrikasında çalışan kadınlar, kötü çalışma koşullarından kurtulmak için 2019 yılında sendikal faaliyete başladı. Kısa süre içinden Türk-İş’e bağlı Deriteks sendikasına üye olan işçi sayısı arttı. İşçilerin hızla sendikalaştığını gören patron önce iki kadın işçiyi işten çıkarttı. Atılan işçiler fabrika önünde direnişe başladı. Ardından 2 kadın işçinin daha çıkarılmasıyla direnişteki işçi sayısı 4’e yükseldi. 

Ege Serbest Bölge girişine direnişte olduklarını anlatan bir pankart astıkları için ‘ticari kuruluşun rekabet gücünü azalttığı’ iddiasıyla 3 kadın işçiye 200’er bin liralık tazminat davası bir kadın işçiye ise ceza davası açıldı. 
Ama onlar korkmadı.
Her sabah arabayla önlerinden geçen müdürler korktu.
Direniş duyulacak, uluslararası markalar iş vermeyecek diye patronlar korktu.
Dört kadın işçi korkmadı.


Kışın İç Anadolu soğuğunu aratmayan Gaziemir soğuğuna rağmen, her sabah direniş alanında buluştular. Semaveri yaktılar, dayanışmak için gelenleri ağırladılar. 174 gün boyunca direnişte kaldılar. Sonra pandemi geldi, hepimiz gibi evlere kapandılar ama direnişten vazgeçmediler.

***

Aradan nerdeyse 3 yıl geçti, pandemi geldi geçti. Mahkeme salonları bir açıldı bir kapandı. Hakimlerin önünde dosyalar birikti aylarca dava günü almak için beklediler. Nihayet davalar görülmeye başladı.
 Dedim ya, yargımız bazen haklıya hakkını veriyor. SF Trade’nin, “Normali bu değil” diyen 4 kadın işçi girdikleri tüm mahkeme salonlarından kazanarak çıktı. 3 kadın işçi, ‘işe iade ve tazminat’ davasını kazandı. 2 dava üst mahkemede onandı. Bir dava henüz istinafta görülmedi.

Haklarında açılan 200’er bin liralık tazminat davasından beraat ettiler. En son geçtiğimiz perşembe günü bir işçi hakkında açılan ‘ceza davası’ görüldü. Ve işçi bu davadan beraat etti. 

***

Dedim ya ‘Biz kazandık’ diye, aslında bu davaları kast etmiyordum. Kast ettiğim aslında şuydu. Başından beri inatla isimlerini yazmadığım dört kadın Türkiye’nin dört bir yanından milyonlarca işçiye örnek oldu. Dört kişi ile koskoca bir cephede savaş verdiler. Kendi hayatlarında da birçok şeyi değiştiren, dönüştüren zorlu bir mücadeleden zaferle çıktılar. Evet belki SF Trade Fabrikasına sendika sokamadılar.  Ama binlerce işçinin aklına “Bu iş böyle gitmez” fikrini soktular.

O yüzden biz kazandık. Ayşe, Sevcan, Pınar ve Nurcan’nın o soğuk havada beklediği hiçbir dakika boşa gitmedi.