Normal şartlar altında, kapitalist bir ülkede, 6 Şubat gibi bir felaket yaşandığında, devletin yetersizliğinden kaynaklı doğan öfke, istifalarla bastırılır. Ulusa seslenişte depremzede vatandaşı azarlayıp hakaret edilmez. 

Sakın yanlış anlaşılmasın, ‘doğrusu bu’ demiyorum. Sadece sistemi teşhir etmeye çalışıyorum.

Yine normal şartlar altında, depremin göbeğinden gelmiş acısı, öfkesi taze bir depremzedeye, ‘Bu kadın yalan söylüyor’ demezsin. Bak ‘utanırsın’ demiyorum, utanmayacağını biliyorum ama yine de demezsin, çünkü seni var eden sistem böyle işliyor. Ancak belli ki sistem tıkanmış ‘korku’, dağları aşmış. Bir mengene ile sıkılmış gibi sıklaştırmışsınız safları. Biliyorsunuz biriniz bile istifa etse, pardon affını istese, ‘bize bir şey olmaz’ haliniz yerle bir olacak. Sadece kendinize işleyen mekanizmanız işlemez olacak tesbih taneleri gibi dağılacaksınız. 

Bak sizin devrinizde semirenler, ne söyleseniz alkışlayanlar, arkanızı kollayanlar, birer ikişer dağılmaya başladı. Yakında uçaklarınıza binecek gazeteci dahi bulamayacaksınız.

O yüzden bu kadar hırçın ve saldırgansınız. Yine de son bir fırsat kovalıyor, çabalıyorsunuz. Statlarda 30 yıl öncenin siyasi argümanlarıyla provokasyon yapıyor. Faili meçhulleri işaret eden ‘Toros’ fotoğrafı açıyor; Kürt-Türk çatışması yaratmaya çalışıyorsunuz ama İŞLEMİYOR.  

Cevabınızı meselenin tam kaynağından ‘Toros’u üreten işçiden alıyorsunuz; Biz o Renaultları Bursa’da dil, din, ırk ayrımı olmadan, Türk-Kürt, Alevi-Sünni işçiler olarak ürettik, üretiyoruz. Kavgamız dil, din, ırk kavgası değil, ekmek kavgasıdır. Emeğin mücadelesi faşizmle ve ırkçılıkla bağdaşmaz. Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği! (Bknz. Metal İşçisinin Sesi)

***

Ha gayret kadın meselesini kaşıyalım diyorsunuz, ittifakınıza katılmaları söz konusu olan partilerin, kadının şiddetten korunmasını hedefleyen 6284 sayılı kanunu kaldırmayı talep etmesine ve bu konu tartışılabilirmiş gibi gündeme getirilmesine göz yumuyorsunuz. 

Neyse ki cevap gecikmiyor, ülkenin her yerinden binlerce kadın, 8 Mart’ta sokaklara çıkarak size cevap veriyor; “Bu da sizin sonunuzun başlangıcı olacak! Bugün bu alanı, sokakları dolduranlar yaptıklarınızın hesabını soracak. Yıllardır ülkeyi kadınlar için cehenneme çevirenler bilsin ki, kaderci düzeninizi yıkacağız kadının, emeğin, yaşamın, düzenini eşitlik ve özgürlük temelinde kuracağız.” (Bknz. 8 MART 2023 İzmir Kadın Platformu basın açıklaması)

***

Deprem, enkaz acı tanımadan sermaye kârına kâr demezken, işçiyi emekçiyi açlık ücretine mecbur bıraktıktan sonra grev olmasın diye bulduğunuz, ‘Asrın felaketini yaşadık, birlik beraberliğe ihtiyacımız var’ zırvaları da tutmadı. Sermayeyi doyurmaya devam ettiniz. Tuzla’da Mata Otomotiv işçileri, Kocaeli’de MKS Transformatör işçileri, Manisa’da Etkin Plastik işçileri cevabınızı verdi; Bizim iş güvencemiz, gelecek güvencemiz birbirimizden aldığımız güçtür. Deprem öldürmezse sizin sefalet ücretleriniz öldürecek. İnsanca yaşanabilir bir ücret hakkımızdır. Servetleriniz biz işçilerden çaldıklarınızdır. O yüzden bu grev hepimizin grevidir. (Bknz, Mata Otomotiv işçilerini açıklaması)

Uzun lafın kısası; bu sefer işler sizin için çok yolunda değil, sizde korku, bizde öfke dağları aştı. Biz artık sizin normalinizi de anormalinzi de istemiyoruz. Bize berrak bir kurtuluşmuş  gibi gösterilen sizin alternatifiniz ‘normalleri’ de kabul etmiyoruz. 

Yukarıdaki örneklerde görüldüğü üzere bu halkın kurtuluşu yine biz halkın ellerinde.