“Ateşi ihaneti gördük

Ve yanan gözlerimizle durduk

Bu dünyanın üzerinde…”

Nazım Hikmet’in Kurtuluş Savaşı Destanı devam ediyor. Hala; doğaya, insanlığa, çevreye, vatana, dünyaya, milli değerlerimize karşı ateşi yakıp ihanete devam ediyorlar.

Ateşi ve ihaneti gördük!

Çeşme, Ildırı, Ilıca, Buca, Karabağlar, Alaçatı, Zeytinalanı, Urla’da ormanlar yanıyor. İktidar, muhalefet, televizyon yorumcuları hala aynı pencereden bakarak aynı cümleleri kurarak orman yangınlarını konuşuyorlar.

Duyarlı yöneticiler, vatana, insana, çevreye, doğaya, tüm canlılara, tarihe, kültüre, bilime…sevdalı gönüllüler, duyarlılıklarını sergileyerek orman yangınlarını önlemek, yangınları söndürmek için can siper çalışma sürdürüyorlar.

İhaneti gördük!

Yaz aylarında rüzgârlı havalara denk gelen orman yangınlarının başlatılması ihanetini görüyoruz. Ormanlar, bitkiler, hayvanlar, börtü- böcekler can verip küle dönüşürken, toprağın suyun yok oluşuna seyirci kalanları görüyoruz…

İhanet devam ediyor!

Tuzu kuru duyarsız yaşayanlar, yangınlardan nemalanlar, parsel pususuna yatmış fırsatçılar, tırnaklarını birbirine sürterek ellerini ovuşturarak ganimet avcıları, ülkenin milli değerini ve milleti umursamadan vatana ihanete devam ediyorlar.

Çevreyi, doğayı, ekolojiyi, memleketi önemseyen, duyarlı insanlar, ocağına ateş düşen halklar ağıtlar acılar ile “sezonu” kapatıyorlar.

Sezon mu?

Evet, sezon!

Yangının sezonu olur mu?

Oluyor-muşşş.

Yangından sonra ortaya çıkan Ali Cengiz oyunları ile yangın sezonu kapanıyor. Bir süre sonra bir şey olmamış gibi her şey unutuluyor.

Seneye tekrar perde açılacak mı?

Tekrar aynı nakarat ile gazel çekmeye devam edilecek mi?

Bugüne kadar ne oldu?

Önce kendinize bu soruları sorarak kendiniz cevaplayınız.

Yanmak!

… Hektar ormanımız yandı. Şükürler olsun can kaybımız yok!

Ağaçları, bitkileri, hayvanları, börtü böcekleri can saymayan, kayıp saymayan konuşmalar, açıklamalar yapılıyor.

…Ateşi ve ihaneti gördük.
Dayandık,
dayandık her yanda,
dayandık…

(Nazım Hikmet.)

Ateşi ve ihaneti görüyoruz!

Çeşme, Ildırı, Ilıca, Buca, Karabağlar, Alaçatı, Zeytinalanı, Urla… yanıyor.

Antalya, Balıkesir, Datça, Çanakkale, Aydın’a düşen ateşin dumanı Bozdağ, Kocadağ, Karadağ, Kazdağılarını sararak Türkiye üzerinde karabuluta dönüştü.

Ormanlar yanıyor!

Canlar yanıyor

Milli değerler yanıyor

Ülke yanıyor…

Bu yangınlar: Ne Allah’ın hikmetine iklim değişikliği vesile oluyor, ne de kendini bilmez birinin işi… Tek sorumlusu: İnsanlıktan çıkan yaratıkların talanı!

Bir tarafta acılar, ağıtlar yükselirken, bir tarafta ekolojik denge yok oluyor.

Bu dünyada cennetini yok ederek, ahiretleri için ganimet toplamaya devam ediyorlar.

  • Taş ocakları
  • HES çalışmaları
  • Jeotermaller
  • Ormanlarda düzensiz ağaç kesimi
  • Su yataklarının değiştirilmesi
  • Deniz doldurma
  • Ekolojik dengeyi bozan yol, yurt, AVM, Otel…, inşaatları
  • Şırnak’ta, Tunceli’de terör bahane edilerek ormanların kesilmesi iddiaları…
  • Bodrum’da, Çeşme’de ülke için milli gelir adı altında koyların yerleşime açılması…
  • Malatya, Erzincan, Çanakkale, Kütahya’da siyanür ile doğa zehirlenerek posasını ülkemize bırakıp, madenini ülkelerine taşıyan küresel sermayenin talanı… Devam ediyor.

Ateşi ve ihaneti gördük!

Rüzgarda çıkan yangınlar, Sabotaj söylemleri, Terör iddiaları… Bir süre sonra yangın yerinin soğutulması ile birlikte insanların hafızaları soğuyor. Yangınlar, yananlar, acılar, feryatlar, vaatler… Unutuluyor. Yanan ormanlar için başlayan ihaleli, ihalesiz çalışmalar, yapılaşmalar…

Duyarlılık mı?

Önce, beyinlere girerek enjekte ettikleri kirli düşler ile çocukları büyüttüler. Doğrusuna yanlışına bakmadan bilimsel dayanağı olmayan, sermayenin menfaati için uydurulmuş, sözlere atasözü, şarkı, şiir, roman, dizi, film, makale, eğitim dersi diyerek gençlerimizin geleceğini karartarak insan kalma ve vatanseverlik duygularını yok ettiler. Önce insani değerler yok edildi. Şimdi çevre, doğa tahribatı ile ülke zenginliği yok ediliyor. Ülkenin milli değerleri yok edildiğinde ortada vatan diye bir olgu kalır mı?

Bu gelişmeler yaşanırken!

İnsan olma erdemliliği

Vatanseverlik

Milliyetçilik

Zeytin, hurma vb. ağaçları kutsal sayan İslam inancı nerede?

Bir nesil böyle yetişti

…Baltalar elimizde

Uzun ipler belimizde

Biz gideriz ormana…

Anaokulu sıralarında bu şarkılar ile büyüyen nesil, ağaçları sever mi? Ormanı korur mu?

Çocuklar ormana, balta ile ip ile kesim yapmak için gidildiğini algılıyorlar. Ormandan ağaç kesmek çocukların gözünde olağanlaştırılıyor. Ağaçları herkesin kolaylık ile kesebileceği bir obje olarak öğretilmesi okulda söyletilen bir şarkı sözü olur mu?

  • Ağaç yaşken eğilir.
  • Yılanın başı küçükken ezilir.
  • Balta değmedik ağaç olmaz.
  • Bir vuruşla ağaç devrilmez.
  • Meyve veren ağaç taşlanır.

Bu türden; vurma, eğme, kesme, ezme, bükme, taşlama, dökme, …, bilimsel olmayan menfaat için ortaya atılmış atasözleri ile büyüyen nesil ağaç ve hayvanları sever mi?

Biz kendi “canavarlarımızı” kendimiz yetiştirmiş olmuyor muyuz?

Hadi hayırlısı…