• Alevi ama iyi komşu.

  • Alevi olmasa işinin ehli bir insan.

  • Alevi olmasa Türkiye’yi kurtaracak birikimi var.

  • Alevi olmasa Cumhurbaşkanı seçilir.

  • Alevi olmasa devlet adamı olacak donanımda.

  • Alevi olmasaydınız, sizinle dünür olmaktan onur duyardık.

  • Evladım, arkadaşın Alevi olmasa inan arkadaş seçimine karışmazdım.

  • Alevilerin evine gittik. Onlar da evlerinde bizim gibi yaşıyorlar…

Laik Demokratik Cumhuriyet döneminin 100. yılını kutlamaya hazırlanırken hâlâ mezhep, milliyet, din, ulus üzerinden siyaset yapılıyor. Siyaset dili toplum içinde yaygınlaşarak nefret, kin, ayrımcılık hızla kutuplaşmaya sürüklüyor.

Laiklik nerede?

Devlet resmi din ve mezhep üzerinden sürdürdüğü dini eğitim dışında kalan din ve mezhepler toplumun geniş kesimlerinde özüne uygun tanınmıyor. Sokak söylemleri ile oluşan bilgi kirliliği ile farklı din ve mezheplere karşı ön yargılar gelişiyor.

Laik bir devletin resmi mezhebi, dini olur mu?

Laik Demokratik Cumhuriyette din, mezhep, ulus, milliyet, cinsiyet ayrımcılığı üzerinden siyasi çalışma yürütülmemeli.

Din ve mezhep inancı yönetmenlik, yasalar, müfredatta uygun şekilde kuruluşlarını yapmalılar. Varlıklarını bağımsız olarak sürdürmeliler.

Cumhuriyetin 100 yılına ramak kala!

Diğer ulus ve milliyetlerden Alevileri dışında tutuğumuzda Türkmen ve Yörük Aleviler, 751 yılı Talas Savaşı’ndan bugüne ısrarla kabullenmeyen, Müslüman kabul etmeyen çevrelerde hafıza kaybı var. Öncesi ve daha sonra Cumhuriyetin kuruluşu olan 1923’ten bugüne Aleviler inanç ve ibadetlerini yasal bir zeminde diğer mezhepler gibi sürdüremiyorlar.

Aleviler, Cumhuriyete tüm güçleri ile destek verdiler. Alevilerin, inanç ve eşit yurttaşlık meselesi Cumhuriyet dönemi sürecinde çözülmedi.

Neden çözmüyor?

Aleviler bugüne kadar oy verdikleri partilerin genel başkanlarının mezheplerini sorgulamadılar. Sorgulamamaları olağan, olması gereken bir tutum. Partilerin politikalarına, liderlerin tutumuna göre destek verilmeli. Liderin renginden, ulusundan, milliyetinden, inancından, mezhebinden kime ne? Aleviler kindar, dindar, intikam hırsı içinde olmadılar. Bilimsel olmayan eğilimlerin içinde yer almadılar. Yörük-Türkmen Aleviler, Şaman geleneği gereği hâlâ ağaçların, böceklerin, hayvanların kendi doğallığı içinde ekolojik dengelere bağlı birlikte yaşamı sürdürmekteler. Türklerin, Müslümanlığın kabulünden 120 yıl sonra Müslüman olduğunu düşündüğümüzde; daha öncesinde ortaya çıkmış olan mezheplerden birini nasıl seçmiş olabilirler? Yeni seçtikleri bir din içinde mezhepsel ayrışmayı nasıl yaşadılar? Zorla mezheplere biat mı ettirildiler? Bunları din alimleri, araştırmacılara hala bilimsel makaleler ile somutlaştıramadılar.

Din, mezhep siyaset dışı, bağımsız kurumlar olmalı.

Resmî bir statüsü olmayan Alevi inancının tanınmaması ve gelişen karşı ön yargılar.

  • Alevi köyü

  • Alevi mahallesi

  • Alevi kızı

  • Alevi yazar

  • Alevi bakkal…

Bilinçaltı kirliliğin ortaya çıkardığı ayrıştırma dili niye? Masumane gibi görünen, özünde ayırıcı, aşağılayıcı, dışlayıcı bu söylemler ile büyüyen insanların birbirine karşı ön yargıların ortaya çıkmaması mümkün mü?

Neden mi?

Çünkü Alevi inancı; resmi eğitim ve dini kurumlar içinde okutulup tanıtılmıyor. İbadetleri ve ibadet ettikleri kurumlar resmi olarak tanınmıyor.

Cumhuriyet’in 100. yılı kutlanacak. Aleviler Cumhuriyeti en çok savunanlar oldular. Bugüne kadar oylarını yoğun olarak Cumhuriyet Halk Partisine verdiler.

1924 yılında CHP tarafından kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı içinde Alevi inancı tanımı yer almadı. Camiler kamuya bağlanırken, Cem Evi adı bile anılmadı. CHP’nin bu tutumuna rağmen Alevi seçmen CHP’ye oy vermeye devam etti. Oy verdiği partiyi sorgulamadı.

Ne hikmetse, 12 Eylül 1980 cuntası sonrası yarı devlet destekli Cem Evi, Pir Sultan Abdal Dernekleri, Hacı Bektaş-ı Veli Dergâhları açılmaya başlandı. 2 Temmuz 1993 Sivas Madımak otelinde insanların diri diri yakılması ile bu süreç hızlandırıldı. Türkiye’de farklı din ve mezhepler neden inançlarını özüne uygun yaşayamıyorlar?

Devlet okullarda din dersi kitaplarına, uygulamada İslam dini ve Sünni mezhebini işliyor. Farklı din ve mezheplerden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları yok sayılıyor.

Kulaktan dolma tanımlamalar ile halk arasında farklı dinlere gavur, Müslüman olup farklı mezheplerden olanları Müslüman kabul etmeme eğilimleri, ayrışmaları ortaya çıktı.

“Gavur sıpası” denilerek farklı dinlerden insanlar aşağılanırken “Alevilerin kestiği yenilmez” denilerek Alevi inancı dışlandı. Maraş Katliamında “Bir Alevi öldüren beş kez hacca gitmiş gibi sevap kazanır” diyen imamlar alkışlandı. Bu söyleminden dolayı ceza almadı.

Aleviler horlanmanın, aşağılanmanın, nefret söylemlerinin, ayrımcılığın en katmerlisini yaşayarak, linç etme çağrısı yapan zihniyet karşısında hukuksal olarak bile kazanım sağlayamadılar.

Bu alanlarda yapılacak dönüşüm, değişim, yenilenme ile farklı din, mezhepleri resmi olarak tanıma devleti küçültmez, korkutmaz, güçlendirir. Ayrımcılığa, ötekileştirmeye, bölücülüğe, kin ve nefret söylemlerine karşı eşit yurttaşlık, eşit paylaşım yaratılamadı. Tüm farklı inançların birlik, dirlik içinde yaşayacağı, ülke için güçlü kazanımlar yaratacağını “bilen güçler” tarafından engellendi.

Alevi Annenin, Babanın “sakın Alevi olduğunu söyleme” diyerek evinden uğurlandığı çocuğunun psikolojisini, ailenin ruh halini düşündüğünüzde vicdanınız size nasıl yanıt veriyor?

Talas Savaşı sonrası Müslüman olan Yörük, Türkmen Aleviler için:

Aleviler de Müslüman sayılır.

Aleviler de Türk sayılırlar

Aleviler de iyi insanlar

Aleviler de cumhuriyeti destekliyorlar.

Aleviler de bize oy veriyor…

Bu türden söylemler ile dışlanan, resmiyet kazandırılmayan inançlara karşı ön yargılar oluşuyor. Kendi mezheplerini, ibadetlerini özüne uygun tanıtamıyorlar. Manisa’nın köyünde görev yapan imamın, Afyon’da görevli öğretmenin, Rize’de Vali’nin, Kars’ta Belediye Başkanı’nın vicdanı nasıl el veriyorsa resmiyette öğrenmedikleri, bilmedikleri Aleviliği kendi yorumları, yaklaşımları ile tanımlıyorlar.

Hadi hayırlısı…