2019 Yerel seçimlerine CHP ve İYİ Parti arasında ittifak ve dönemin HDP’sinin büyükşehirlerde muhalefetin adaylarını destekleme kararıyla gitmiştik.

Canlı yayında, kazanacakları büyükşehirleri sıralayan dönemin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, program sunucusu ve sonrasında troller tarafından tiye alınmıştı.

AKP kuruldu kurulalı, yaşadığı en büyük seçim yenilgisiyle 2019’da karşılaştı. Öyle ki muhalefetin bu başarısı, 2023 genel seçimlerinin kazanılabileceğine yönelik beklentiyi de büyüttü.

Genel seçimlerde CHP’nin yönettiği büyükşehirlerde muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı önde çıksa da, İç Anadolu’daki büyük fark ve yurt dışı oylarıyla Cumhurbaşkanlığı seçimi kazanılamadı.

Sebeplerini uzun uzun detaylandırmak mümkün ama bu yazının konusu değil. Sadece şunu hatırlatmak isterim ki, masadan kalktığında ‘AKşener’i İYİ bilirdik’ manşeti attığımız için linç edilmiştik.

Sonrası ise hepinizin malumu…

31 Mart 2024 seçimlerine, iktidarın ittifakını koruduğu, muhalefetin ise ‘müstakil müstakil’ takıldığı koşullarda gidiyoruz.

Şehirlerde, tabanların doğal ittifakları oluşturulamazsa, 2019’daki TV programcısı bu kez haklı çıkacağa benziyor maalesef!

CHP’nin yeni yönetimine, 2019 seçimlerini hatırlatmak gerekiyor. Bunu bir yurttaş görevi olarak görüyorum.

2019’un ittifaklı seçimlerinde, ittifaklar sayesinde İzmir’de AKP’nin elinde olan Torbalı, Menderes ve Kemalpaşa belediyeleri CHP’ye geçti.

CHP’nin kazandığı Menemen’de ise, başkanın tutuklanması üzerine meclis içerisinden yapılan ve AKP’nin mızıkçılıkla tekrarlattığı oylamada, üzülerek söylüyorum ki, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer özellikle sürecin dışında tutulduğu için, CHP’li bir isim seçtirilemedi ve Menemen’i de AKP yönetiyor. Hem de nasıl yönetiyor ve seçimlere nasıl ‘yatırım’ yapıyor, gazetemizi ve gündemi takip edenler biliyor.

İttifaka rağmen, ucu ucuna bir oyla kaybedilen Bergama ve Genel Seçimlerde CHP birinci olmasına rağmen yerel seçimlerde bir türlü kazanılamayan Aliağa’da ise durum hiç iç açıcı değil.

Tabandan bir ittifak kurulamazsa, bence risk barındırmasına rağmen; hadi İzmir Büyükşehir Belediyesi her adayla kazanılabilir diyelim. Hadi öyle olsun.

Ancak, mevcut durumda; geçen dönem AKP’den alınan Kemalpaşa, Menderes ve Torbalı ile şuan AKP’de olan Aliağa, Bergama ve Menemen’in yeniden kazanılması için, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin örgütsel, siyasal ve ekonomik desteğine büyük ihtiyaç var.

Diğer ilçeleri saymıyorum bile.

Bu durumda; neden ‘başarısız sayıldığı’ bir türlü izah edilemeyen, bu nedenle de büyük oranda kurultaydaki tutarlılığı nedeniyle cezalandırılmak istendiği anlaşılan Tunç Soyer’in denklem dışı bırakılması; 31 Mart akşamında, yeni Genel Başkan Özgür Özel’in seçilmeden önce çokça altını çizdiği ve ‘bir daha yaşanmayacak’ dediği gibi ‘partilililerin ağlaması’na sebep olabilir.

İzmir’de bile kazanılan ilçe sayısı azalırsa, bu tüm ülkede olası bir kaybın işareti anlamına geleceği gibi, büyük bir siyasi itibar zedelenmesine de neden olacaktır.

Siyaset, kindarca kurgulanırsa; sonuç hezimet olur.

İzmir’den gözlemleyen bir gazeteci olarak, bir yurttaş ödevi bilip, uyarmak istiyorum: ‘Çok ciddi yatırımları tamamlayan ve devam ettiren, ancak bunların reklamını yapmayı tercih etmeyen Tunç Soyer; 2 yılı pandemiyle, 3 yılı belediye binası bile olmadan geçirdiği ilk 5 yılında, ‘başarısız’ gösterilmeye çalışılıp, denklem dışına ittirilirse; olası bir hezimetin vebali, onu denklem dışına ittirenlerin boynunda kalır.

***

Ez cümle; Tunç Soyer bir dönem daha devam etmeli, çeyrek asırdır başkanlık yapıp yeniden aday adayı olanlar dışındaki diğer ciddi aday adayları, mümkün olan ilçelerde değerlendirilmeli. CHP, böylesi dezavantajlı koşullarda gireceği 31 Mart seçimlerinde, en azından İzmir’den yeni bir zafer elde etmeli.

CHP’nin Egeli yeni Genel Başkanı Özgür Özel, ‘ikinci memleketi’ sayılabilecek İzmir’de aklıselimin lideri, seçimin muzafferi olmalı