Tevekküllü toplumlarda seçilene biat etmek gelenektir. O gelenek birlikten kuvvet doğar anlayışı ile mi doğmuştur yoksa zorlama ya da zor kullanarak gelenek haline mi getirilmiştir? Birlik ve beraberlik eski çağlarda güç ve iktidar için gerekliydi.

Tarihten süzülüp gelen anlatılar var: Hanlar, kağanlar oğullarını bir arada tutmak için ellerine bir kılıç verip kırmalarını ister. Onlar kılıcı dizlerine vurup kırarlar. Aynı işlemi bir demet kılıç için yapmalarını isteyince, oğullar kılıç demetini bükemez bile. Aynı anlatım ok için de yapılmıştır. Bu beraberliğin gücüdür.  Çağımızda bu beraberlik siyasi partilerde iktidara giden yoldur. Aynı beraberlik teknik insanların felsefecilerle bir araya gelmesiyle de hem teknolojik ilerlemeye hem de toplumsal dengeye yol açan yolu oluşturur.

Birlik beraberlik kılıç zoruyladır ve bunu kabullendikçe biat, itaat kültürü oluşur. Zamanla bu genlere işleyince “özgürlük” eylemsiz bir kavram olarak kalır. 1987’de ilan edilen glasnost ve perestroyka sonrasında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler birliği farklı ülkelere bölündü. Herkese özgürsünüz dendi ama özgürlük kavramı içselleşmediği zaman soyut bir kavramdır. Bu yüzden kimse ne yapacağını bilemedi. Rusya liderliğinde “toplulukların” dünyaya adapte olması zaman aldı. Bunu yaparken ülkenin başına tek adam yönetimi seçimle geldi. 1999’da Putin başbakan olarak atandı, Yeltsin yılsonunda istifa edince önce vekâleten atandığı başkanlığa üç ay sonra seçimle geldi. O zamandan beri öyle veya böyle yetki onun elinde...

Evet, seçimle gelen tek adam yönetimi kuzey komşumuzda. Ayrıca kraliyet, şeyhlik, emirlik gibi yapılarla gelen tek adamlık düzenleri de var. Onların gücü farklı köklerden geliyor.

Bu yönetimler için seçenekli senaryoların hazırlanması ve uygulaması 10 yıllar, 20 yıllar, hatta 50 yıllar alıyor. Her ülkenin var olduğunu kabul ettiğimiz “kırmızı kitap” olgusu gibi, muhtemelen bir “ulusal ve küresel senaryo kitabı” olabilir, içinde de binlerce olasılığı irdeleyen etki ve eylem planı olmalıdır.

Tüm dünyada yazarlar basın ve sosyal medya aracılığı ile birçok gerçeği paylaşıyor, kendi öngörülerini de yorumlarıyla ekliyorlar. Kuşkusuz bunların bir kısmı da “hayal” ürünü.

Geçen hafta yazdığım “Amerika Erdoğan’ı bırakır mı?” başlıklı yazım üzerine birçok okurum mesaj yolladı, internette paylaşılan bazı bilgi, ciddi ve dokümanları aktardı. Onların hepsine teşekkür ediyorum.

Türkiye’de iktidarın 2002’de el değiştirmesi ve sonrası üzerine yazılan çok değerli yayınlar var. Sadece birisini anımsatacağım. Yazımda “6 Aralık 1997’de bir şiir okudu, yargılandı, hapse girdi…” dedim.

Okunan şiir Ziya Gökalp’e ait olduğu iddia edilen, 1912 yılında Balkan Savaşı'ndaki Türk askerler için yazdığı "Asker Duası" başlıklı şiirden;

“Minareler süngü, kubbeler miğfer
Camiler kışlamız, mü'minler asker
Bu ilâhi ordu dinimi bekler
Allahu Ekber, Allahu Ekber”

Oysa Ziya Gökalp’in şiiri böyle değil, şöyle:

“Elimde tüfenk, gönlümde iman,
Dileğim iki: Din ile vatan...
Ocağım ordu, büyüğüm Sultan,
Sultan'a imdâd eyle Yârabbi!
Ömrünü müzdâd eyle Yârabbi!”

Bu şiir Türk Standardları Enstitüsünün 1994'te çıkarttığı Türk ve Türklük kitabında mevcut, ancak şiirin kimin tarafından değiştirildiği anlaşılamadı. Birisi yattı, çıktı, onun için seçime girdiler, iktidar oldular, sonra onu seçtirip tepe koltuğa oturttular.

Dünyada hiçbir kimse, seçimli ortamda, böylesine hazır bir koltuğa oturmadı, bekli Süleyman Demirel dışında.

Senaryolar çeşitli ama hepsi her ülkenin yapısına göre hazırlanıyor. Biat kültürüne uygun olanlarınki ile birey kültürüne ağırlık verenlerin senaryoları farklı. Senaryoların etmenleri arasında kişilerin toplumsal kültür hazinesinden yararlanma becerisi, eğitim ve refah düzeyi var. Ortadoğu tipi ülkelerde iktidar olanı dizayn etmek kadar muhalefeti biçimlendirmek de önemli. Örneğin gardırobun aralık bırakılan kapağının arkasına yerleştirilen bir kamera ile özel ilişkiler kayda alınıp, zamanı geldiğinde servis yapılabilir. Derken muhalefet partisinin lideri değiştirilebilir. Her partiye Truva Atı niteliğinde eleman yerleştirip partiyi sürekli parçalama stresine itebilir.

Siyaset böyle; aidiyeti biat kültüründe arayanlara karşı başarılı olmak istiyorsan örgütünde sağlam bir felsefe ve ona göre mücadele eden bireyler olmalı. Yani, sağlam duracaksın ayakta!