Her 1 Mayıs sürecinde, “1 Mayıs merkezi mi yoksa kutlanabildiği her yerde mi kutlansın?”, “Taksim’de mi yoksa her yerde mi kutlanmalı?”, “Hangi talepler etrafında 1 Mayıs kutlanmalı” tartışmaları yaşanırdı. 2023- 1 Mayıs’ında ise yaşanan tartışmalar, “Seçimler birinci turda mı bitecek, ikinci tura mı kalacak”, “Meclis’te çoğunluk sağlanması ve vekillik tartışmaları” gibi seçim atmosferinin de doğal olarak yansımalarıyla iç içe geçmektedir.


Seçim süreci ve 1 Mayıs’ın birbirinden ayrı sürmesi elbette beklenemez. Yaşanan seçim süreci, “Tek adam rejimi kalacak mı gidecek mi?” denkleminde ilerlemesi nedeniyle, talepler etrafında yükselecek bir mücadele hattını ne yazık ki ötelemiş görünmektedir. “Gidecek mi?”, “Kalacak mı?” sorusuna yanıt aramak kuşkusuz önemlidir. Ancak hangi sorunlarımızın çözüme kavuşacağı, hangi talepler etrafında 1 Mayıs kutlanması ve onun üzerinden seçime gidilmesi gerektiğine dair sürdürülen tartışmalar güdük kalmamalıdır.

Talepler etrafında mücadele ve önemi

Yaşanacak 1 Mayıs’ta işçi ve emekçilerin talepler etrafında mücadelesinin örgütlenmesi, beklenti ve özlemlerin yansıtılması son derece önemlidir. İşçi ve emekçilerin işyerleri ve mahallelerinden politik olarak da kendi çıkarlarını savunacağı, talepler etrafında kitlesel katılımı, seçim tartışmaları nedeniyle gölgede bırakılmamalıdır. Ekonomik tablonun işçi ve emekçilerce her geçen gün ağırlaştığı ve kısa vadede çözülmesine dair umut emarelerinin olmadığı koşullarda işçi ve emekçilerin, tek adam rejimini gönderme iradesini 1 Mayıs’ta göstermesi kaçınılmazdır ve gerekliliktir. Devlet aygıtının yürütücü pozisyonunda olası bir değişim ihtimali de düşünülünce, bugünden iktidara aday ana muhalefetin üzerinde işçi hareketinin baskı kurması ancak taleplerin yansıyacağı 1 Mayıs kutlamalarıyla mümkün olacaktır.  

İşçi ve emekçilerin, tek adam rejimine tepkisinin arttığı hatta işyerlerinde AKP’lilerin dahi kendi partilerini savunmakta geçtiğimiz yıllara oranla güçlük yaşadığı günlerden geçiyoruz. Ancak işçi ve emekçilerin tek adam rejimine yönelik öfke ve tepkisi, “Millet İttifakı’ndan ne bekleniyor?” sorusuna cevap aralayamamaktadır. Elbette işçi ve emekçilerin talepler etrafında geniş birlikteliği olmadan, işçilerin çözülmesi gerek acil sorunlarına Millet İttifakı’nın yanıtsız kalmasına şaşırılmamalıdır.

Seçim öncesinde burjuva partilerin yurttaşı “seçmen” olarak görüp üst perdeden vaatlerde bulunduğu bilinmektedir. Dikkat edilirse burjuva muhalefet veya tek adam rejimi işçi ve emekçilerin sorunlarına dair bırakın bir çözüm iradesini öylesine vaatte bile bulunmamaktadır. Sendikalaşmanın önündeki sorunların çözümü, grev hakkı gibi konularda öylesine bile vaatte bulunulmamaktadır. İşte tam da bu nedenle 1 Mayıs’ın talepler etrafında bir mücadele hattı ile kutlanması, iktidar başta olmak üzere burjuva muhalefeti de sıkıştıracak güce sahip olacaktır.