Gevrek nam-ı diğer simit halkımız için çok önemli. Önemli çünkü belki karın doyurmaz ama açlıktan ölmeni de engeller. Hiçbir şey alamayacak olan bir insan bile bir gevrek alabilir, açlığını yatıştırır. Her yerde önemli ama gevrek İzmir’de daha bir önemli. Öyle ki İzmirli olmanın alamet-i farikalarından. Eğer siz de benim gibi sonradan olma İzmirliyseniz özellikle dikkat etmeniz gerekir. Eğer bir an boş bulunup da gevrek yerine simit derseniz yandım gülüm keten helva. İzmirli kimliğiniz hemen elinizden alınır, yerine geçici bir kimlik verilir. Ta ki gevreği, çiğdemi, asfalyayı, domatı yerli yerinde kullanmayı öğrenene kadar. Teşbihte hata olmaz der eskiler bu yüzden İzmirli gevrek için kurşun atıp kurşun yer desek hata etmiş olmayız. Ama gelin görün ki geçen hafta gevreğe bir şeyler oldu. Birden yarısı buharlaştı. Yarım gevrek kaldı ortada. Tüm İzmir telaşlandı hal böyle olunca. Öyle ya gevrek dediğin bir bütündür ve onu yiyen dışında kimse tarafından parçalanamaz, parçalanması teklif dahi edilemez. Ama oldu. Gevrek satıcıları camlarına yarım gevrek 1.25 TL yazılı kâğıtlar astılar. Sabah mahmurluğundan gözlerinin yanlış gördüğünü sanan İzmirliler elleriyle gözlerini ne kadar ovuştururlarsa ovuştursunlar kâğıttaki yarım gevrek yazısının değişmediği gördüler.

Böyle olunca tüm İzmir birlik oldu ve gevreğin kaybolan diğer yarısını aramaya koyuldu. Öyle ya tamam 1 gevrek karın doyurmazdı ama ez azından idare ederdi. İzmirlinin midesi buna alışmıştı yıllardır. Ya yarım gevrek ne ola ki. Yedin mi yemedin mi belli olmaz. O yüzden İzmirli bu meseleyi kendine dert edinip gevreğin diğer yarısına ne olduğunu aramaya koyulmuşlardı ki cevap Menemen dolaylarından geldi. Kenti ziyarete gelen Reis-i Cumhur ilan etti ki gevreğin yarısını dış güçler yemişti. Kendisi de yaklaşık 20 yıl önce simit-çay hesabı yaparak iktidara geldiği için bu işlerden anlıyor olsa gerekti. O yüzden herkes bu dış güçlerin kim olduğunu araştırmaya başladı. Oysa ki bu dış güçlerin kim olduğunu yandaş basın ve içişleri bakanı üstelik de şerefmetre kullanarak da çoktan cümle âleme ilan etmişti. Bu dış güç Birleşik Arap Emirlikleriydi. 15 Temmuz’u da zaten bunlar finanse etmemiş miyd? 15 Temmuz’u finanse eden yarım gevreği hiç çekinmeden yerdi. İzmirli gevreğinin yarısını yiyeni bulmanın mutluluğuyla tam BAE’nin kapısına dayanacaktı ki birden göklerden şerefler vererek bir Emirateş uçağı indi kapısına turkuaz halıların serildiği. 10 milyar dolar taşıdığı rivayet ediliyordu ki bu uçağın, bu dolarlara yan gözle bakmak bile MGK kararıyla vatan haini ilan edilmeye yetecekti. Madem BAE değildi o zaman hangi dış güç yemişti bizim gevreğin yarısını. ABD olamazdı çünkü bir telefon için günlerce beklemiştik kapılarında, dostum Putin ise adı üstünde dost. Dost dostun gevreğini izinsiz yer miydi, yemezdi. Bizi kıskanan Almanların yemiş olabileceği en akla yatkın seçenekti ama Almanya’da çalışan bir asgari ücretlinin 1 aylık maaşıyla neredeyse gevrek fırınını satın alabileceği akıllarına gelince bu düşünceyi de akıllarından savdılar. İçlerinden birkaç ırkçı kesin Suriyeliler yemiştir diye çıkışacak oldu ama üstleri başları çıplak, bir deri bir kemik göçmen çocuklarını görünce bunun da akıl karı olmadığını düşündüler. Ne yaptılar ne ettilerse gevreğin yarısının nereye gittiğini bulamadılar.
O yüzden toplanıp tekrar gevrek satıcısına sormaya karar verdiler. Yoksa o mu yemişti gevreğin yarısını satarken dayamayıp? Yemin billah ederek kendini İzmirlinin elinden zor kurtaran gevrekçinin sözleri hepsinin aklına yattı: Uzaklarda aramaya gerek yok, ülkeyi kim yönetiyorsa gevreğin yarısını da o yemiştir.