Dengeleri bozulan ekonomi, beraberinde gelir dağılımı adaletsizliğini, işsizliği, yoksulluğu, hayat pahallılığını, konut ve beslenme krizini, aşırı borçlanmayı getirdi.

Ekonominin bugünkü görünümü; yükselen enflasyon, 100 milyar doları bulan rekor dış açık, duraksayan üretim, daralan ekonomi, yavaşlayan büyüme, artan yoksulluk, 23 milyonu aşan icralık dosya, kontrolden çıkan konut fiyatları, ödeme gücünün üstüne çıkan kira artışları ve 11 ayda ülkeye giren kaynağı belirsiz 22.3 milyar dolar.

Dengeleri bozulan ekonomi; “servet dağılımı” adaletsizliğine de neden oldu.

Ülkemizde nüfusun en zengin yüzde 10’u toplam servetin yüzde 67’sini alıyor.

Buna karşılık nüfusun yüzde 40’ı da toplam servetin yüzde 3.5’unu alıyor.

Bu tablo; ciddi bir gelir dağılımı adaletsizliğini anlatıyor.

Bu arada; toplam dış borcumuz da milli gelirin yüzde 60’ını buldu.

Ekonomiyi zorlayan cari açık ile dış ticaret açığı (ihracatın ithalatı karşılayamaması) vatandaşın, özel sektörün ve devletin borçlanma zorunluluğuna neden oluyor.

Vatandaş olarak da borç batağındayız.

Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin verilerine göre; bankalara olan bireysel borçlar 1 trilyon 533 milyar TL’ye ulaştı.

Kredi kartı borcu ise yüzde yüzlük bir artışla 2022’de 429 milyar TL’ye yükseldi.

Borcunu ödeyemediği için takibe düşen kişi sayısı da 351 binden 775 bine çıktı.

Kredi kartıyla da en çok gıda başta olmak üzere zorunlu harcamalar gerçekleştirildi.

Kredi kartlarına ödenen faiz tutarı da 2022’de 166 milyar TL’ye çıktı.

Geliri giderine yetmeyenler, zorunlu olarak kredi kartıyla harcama yapıyorlar.

Bu tablo; yoksulluğun geldiği son noktayı anlatıyor.

Vatandaş aldığı ücretle zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamayınca çareyi borçlanmada buluyor.

Öte yandan; uluslararası Emlak Danışma Şirketi’nin “global konut fiyat artışı endeksine” göre; Türkiye 2022’de, dünya’da yüzde 189’luk bir artışla birinci sırada. 

İzmir’de, 2022’de konut fiyatlarındaki artış yüzde 185. 

Konut fiyatlarındaki artışın temel nedeni; yüzde 180’i aşan enflasyon, inşaat malzemelerindeki fiyat artışı ve maliyet artışıdır.

GENÇLERE İŞ DE YOK, GELECEK DE…

Ekonomideki bozulmanın, “kötü” gidişin, özellikle de işsizliğin, yoksulluğun, hayat pahallılığının oluşturduğu yükün belki de en ağırını, gençler taşıyor.

İşsizlik; gençlerin umudunu tüketiyor, gelecek ufkunu karartıyor.

Her 4 gençten biri işsiz. Diplomalı gençlerin işsizlik oranı da artış eğilimini sürdürüyor.

Gençlerin İŞKUR önündeki “iş kuyruğu” da, her geçen gün biraz daha uzuyor.

Bu arada; 15-24 yaş arası 220 bin 416 kişi ise 2022’nin ilk 11 ayında işsizlik maaşı başvurusu yaptı.

En önemlisi de; ne eğitimde, ne de istihdamda olan genç sayısı 3 milyonu aştı. 

Öte yandan; işsizlik, hayat pahallılığı ve yoksulluk, gençleri evlerinden dışarıya çıkmalarına engel oldu.

Böylece; “ev gençleri” diye tanımlanan geniş bir genç kesim, işsizlikle yüzleşmek durumunda kaldı.

Sonuç olarak: Genç işsizlik tablosu; ülkemizin “beka” sorunu haline geldi.

Bu tablo; esenlik içinde geleceğimiz açısından ciddi bir tehdittir.