Yenilik başlangıçtır, umuttur… Ölüyorken nefes almaya başlayabilmektir mesela. Sararmış yapraklar hafif bir esintiyle kıpırdanırlar ya işte vaziyetimiz böyleyken yorgun çehreli hayatımızdan çıkıp yorulmuş yüreklerimize bir nebze ümidin aksetmeye başlamasıdır. Eskiler; ‘Ne yapacaksın, hayat böyledir işte’ derler ya! Aslında bu sözde en karamsar hallerimizde bile bir umudun var olabileceğini hemen hissederiz ve ‘Ne olursa olsun yola devam’ demez miyiz?

7 YILIN İZİ'NE ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ 

Bir kere düşünün; ay sonu gelmiş meteliğe kurşun atıyorsun, çocuk paçana yapışmış ve öğretmenin ertesi günü ders için istediği malzemeleri söylüyor, evin ihtiyaçları da var derken ülkende de birçok şey ters gidiyor! Her gün televizyonlarda, gazetelerde ölüm haberleri, tecavüzler, kavgalar! Bıçak kemiğe dayanmış, “Yetti artık”, diye bağırmak geliyor içinden, değil mi?

Hani ‘Biz eskiden böyle değildik’, sözünü pek sık tekrarlar olduk! Aslında elimizdekiler de aynı pek bir şey değişmedi sanırım! Ama başka şeyler büyüdü sanki… Şehirler gibi, sokaklar gibi… Komşu, pazar, apartman otopark sayısı gibi… Bunlar büyürken insanlık küçüldü sanki kimse kimseyi dinlemiyor gibi! İyi ki elimizde sağduyumuz, bir de umudumuz var! Onlar da olmasaydı yanmıştık çoktan!

Belki de en büyük şikâyetimiz yalanlardan! Evet, birileri bize yalan söyledi. Yaşatır gibi yaptılar, yaşatmadılar! Yaşarken öldürdüler! Öldürürken “Banane” dediler! Mutlu olduğumuz zamanlar da oldu tabii ki. Ama o mutluluklar sevinçler çok doğruydular, saftılar, temizdiler, gerçektiler! Merak etme arkadaş bu konuda yalnız değilsin! Hepimizin bir şikâyeti var aslında bu hayatta! Ama umudumuz da var! Bu kadar hengâmede bir çocuğun gülümsemesini görsek nasıl da değişiveriyor çehrelerimiz, değil mi? O iç sesimiz yok mu, “Umut” diye bağıran! İşte biz o sese güveniyoruz! Umutlarımızın köhnemiş, klasik yollar da değil büyük yeniliklerle peşin sıra gerçekleşebileceğini düşünüyoruz ve umutlarımızı da bir gören, bir duyan olmalı değil mi?

Biz sevinçlerimizi de acılarımızı da doğruların, gerçeklerin içinde yaşamak istiyoruz. Bize doğrular söylensin, gerçekleşmeyecek vaatlerde bulunulmasın.

Bu gibi amaçlarla yola çıkan İz Gazete 7’nci yılına girdi.

Küçük adımlarla büyük gölgeleri olanların emek ve omuz verenlerin büyütmeye çalıştığı bir gazete.

İz Gazete sadece bir gazete değil Sma’lı çocuklarla dayanışma aynı zamanda…

İzmir gibi bir gazete; kadınların, gençlerin, işçilerin, kısaca ötekileştirilmişlerin gazetesi...

Bir gazeteden öte nefes aldığımız kentin sesi aynı zamanda…

Nice 7 yıllar diliyorum…

Bu başarılı ekibin içinde bana yer veren İz Gazete ailesine teşekkür ederim.

Bu ekipte olmak gurur.

Hep birlikte cumhuriyetin ikinci yüzyılında demokrasinin hâkim olduğu, yaşanabilir bir Türkiye umuduyla, tarihe iz bırakanlarla 7’nci yıl etkinliğinde buluşmak üzere sevgiler…

O iç sesimiz yok mu, “Umut” diye bağıran! İşte biz o sese güveniyoruz!