Tekrara düşmemek üzere söylemeliyim: Bu yazı, bir önceki yazının devamıdır.

Bilindiği üzere, CHP İzmir İl Yönetimi, yarın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile bir buluşma gerçekleştirecek ve buluşmada mevcut il yöneticileri, Başkan Soyer’e yeni başkanın mevcut yönetim içerisinden seçilmesini istediklerini iletecek.

Yöneticiler, Deniz Yücel olmaksızın da başarılı olduklarını, başarılı olacaklarını iddia ediyorlar.

Sandıktan çıktıklarını ve ‘demokrasinin gereği’ olarak da devam etmeleri gerektiklerini düşünüyorlar.

Çıktıkları sandığın, kongreler sürecinin, ne derece demokratik olduğu ayrı bir tartışma konusu olarak kenarda dursun.

Mevcut yönetim, bu dönemde çokça ilçede görevden almalara imza atmadı mı?

Gerekli gördüğü ilçelerde atamalar yapmadı mı?

Bahsettikleri türden demokrasi nerede peki?

Kaldı ki tüzük; seçimlere 6 ay kala yönetim değiştirme olanağını sunuyor.

Nasıl ki, diğer ilçelerde yönetim değiştirme yöntemi ihtiyaca binaen kullanıldıysa; şimdi aynısı il yönetimi için geçerli olamaz mı?

“Neden ihtiyaç olsun ki?” diye soranlar, bir önceki yazımı yeniden okuyabilirler.

Katılmak ya da katılmamak kendi tercihleridir; ben gözlem ve fikirlerimi yazıyorum.

Gelelim Fulya Alçay’a…

Genç olmasına rağmen, ciddi bir tecrübe biriktiren Alçay’ı başarılı bulursunuz ya da bulmazsınız… Takdir sizin…

Ancak Alçay, mevcut yönetimde yer alan çokça mevkidaşının aksine; “Belki yeni İl Başkanı ben olurum, olmazsa milletvekili adayı olurum, o da olmazsa belediyelerde şansımı denerim” çiğliğine düşmek yerine; tıpkı Deniz Yücel gibi, içinden geçtiğimiz tarihsel sürecin ciddiyetine uygun şekilde kararını vererek somut adım attı.

Kendisini gönülden tebrik etmek gerekir.

Kadın şehri İzmir’den maalesef çok az kadın politikacı çıkmasını da düşünürsek; dilerim kısa ya da uzun vadede başarılı olur.

Bu kararlı duruşu ise umarım; ‘pusuya yatıp, daldan dala sekerek’ başarılı olacağını düşünen mevkidaşlarına da örnek olur.

Paradigma değişti demiştim.

Kişisel kariyer planlarını, toplumun ‘zafer’ beklentilerinin önüne koyan kim varsa, kişisel kariyer planlarına da zarar verdiğini fark etmelidir.

Bugün, toplumun ve pasif durumdaki siyasi kitlelerin, aktif siyasetçilerden beklentisi tam tersidir.

Bugün yelkenini sadece 20 yıllık fetret devrinin sona erdirilmesi yönünde açanlar hak ettiği rüzgârı dolduracak ve ilerleyecektir.

Yelkenini toplumun ve siyasi dengelerin ihtiyaçlarının aksine, kendi kişisel planları için açanlar; tahmin ettiklerinden daha hızlı şekilde alabora olursa, şaşırmamalıdır.

Bugün toplumu ve CHP’ye oy veren pasif pozisyondaki milyonlarca İzmirli’yi ilgilendiren son şeylerden biridir, yeni başkanın yönetimin içinden mi yoksa dışarıdan mı atanacağı…

Çünkü milyonlar, sadece iktidar değişikliğine odaklanmıştır ve bu süreç en başarılı şekilde nasıl hedefe ulaşacaksa, aktif siyasetçilerden beklenti de o yolun bulunmasıdır.

Gelinen noktada o yol, her koltuğun talibi-pusuda bekleyen isimlerin kişisel duygularını tatmin etmekten geçmiyor.

Tahminimi tekrar etmemde fayda var: Anladığım kadarıyla CHP İzmir’in yeni İl Başkanı dışarıdan belirlenecek ve mevcut yönetimden 8-9 isim de yeni yönetimde görev alacak.

Müneccim değilim, kuşkusuz aksi de mümkün olabilir.

Ancak, peşinde koşulan ihtimal, kurbağayı ürküttüğüne değer mi değmez mi; toplumun ve girilen seçim sürecinin ihtiyaçlarına cevap olur mu olmaz mı; bunu da Fulya Alçay dışındaki arkadaşlar düşünsün!

Tebrikler Fulya Alçay, yolun açık olsun.

BİR SONRAKİ YAZI:

DENİZ YÜCEL’İN FİNALİ CRİSTİANO RONALDO GİBİ Mİ OLACAK?