Seferihisar'da yaşayan biri olarak günlerdir canımız daha bir yanıyor. Çünkü dört bir köşemiz alev alev. Bu yazıyı yazarken bile havada uçan yangın söndürme helikopterinin sesini duyuyorum.

İşte yine oturdu bak kalbime öküz. Tam söndü derken yine neresi yanıyor acaba?

Ürkmez, Doğanbey, Düzce Köyü, Orhanlı Köyü, Payamlı tarafı hah bir de bizim evin arka tarafı var Gözsüzler. Artık Seferihisar'da yaşayan biri üstelik gazeteci olarak ben bile karıştırıyorum nerelerde yangın çıktığını.

İtfaiye, köylüler, belediye çalışanları, pilotlar, bakanlığa bağlı çalışanlar... günlerdir herkes seferber oldu. Hepsi bilmediğimiz kahramanlıklara imza attı. Hepsinin emeğine, yüreğine, cesaretine, sabrına sağlık... Ama ben bugün size onlardan değil daha da gizli kalmış kahramanlardan bahsedeceğim. Seferihisar Sivil Toplum'dan.

Seferihisar Sivil Toplum dediğim aslında bir WhatsApp grubu. Yangın sonrası mı oluşturuldu yoksa daha öncesinden var mıydı inanın bilmiyorum. Bir arkadaşımın göndermesi ile gruba üye oldum. Sadece ben değil sürekli birileri üye oldu. Hızla yayıldı...

Bir taraftan çalışıp bir taraftan grubu takip etmeye başladım. Biri yazıyor "Hayvanları kurtarmaya çalışıyoruz, acil barınakta yanık kremine ihtiyaç var".

Ah diyorum nasılsa iş bitince çarşıya gideceğiz, oradan eczaneye uğrayıp alıp bırakalım. Hoppp aradan yarım saat geçiyor bir fotoğraf bir poşet dolusu krem toplanmış.

Bir diğeri yazıyor, "hayvanları kurtarmak için acil yardım lazım". Oradan diğeri yazıyor "Geliyorum"

"Yangın söndürmeye çalışanlar aç, acil yardım lazım, yiyecek bir şeyler yapan yok mu?" diyor biri, aradan yarım saat geçiyor bir fotoğraf masanın üstü yemek dolu.

Biri başka yerden yazıyor "Bir sürü eşya hazırladık ama araba yok yardım" Bir başkası cevap veriyor, "Bende pikap var geliyorum"

Biri bir köpeği evine almış, diğeri başka bir hayvanı bahçesine koymuş.

Bir yandan çalışıyorum, bir yandan gözlerim dolu dolu grubu takip ediyorum. Birileri sürekli soruyor, "yeni ihtiyaç listesi ne alıp gelelim". Kimisi köpeğini arıyor, kimisi su, ayran, maske istiyor...

Liste böyle uzayıp giderken, bizim gizli kahramanlarımız sürekli oradan oraya koşturup duruyor.

Benim mesai bir türlü bitmezken, tam şunu mu yapsak diye düşünürken, oooo bizim kahramanlar koşturup yapmış bile. İnsan olmak gerçekten insan olmak. Ya da bu doğru kavram mı bilmiyorum. Vicdanlı olmak mı demeliyim. İyi insan olmak mı? Tam olarak böyle bir şey galiba.

Onların çabalarını gördükçe insanlığa dair içimde yine bir umut ışığı yanıyor.

Ben kah bilgisayar başında, kah elimde telefon olayları takip ederken, onlar oradan oraya koşturarak harika bir işe imza atıyor.

Ha bu arada onların çabalarını gördükçe yine yeterince iyi bir insan olmadığımı fark ediyorum. Yeterince mi :) Tamam ben biraz kendi dünyasına çekilen, "insan sevmiyorum ben" diye gezinen, çevresinden başka kimseye faydası olmayan(ki çevreme ne kadar faydam var o da sorgulanır) belki kimseye kötülüğü de olmayan ama çok iyiliği de dokunmayan bir canlıyım işte.

O yüzden aynanın karşısına geçip yine kendimle yüzleşiyorum. "Özlem otur sıfır, Seferihisar Sivil Toplum sana da 100."

Şaka bir yana kimseye puan vermek haddim değil ama bir teşekkür etmek istedim en azından bu yazı vasıtasıyla. Malum yaptığım en iyi iş yazmak galiba. İşte o da anca bu kadar. (Bayılıyorum kendimi sürekli gömmeye).

Tamam artık sadede geliyorum. Seferihisar Sivil Toplum, emeğinize, yüreğinize, iyi insanlığınıza, kalbinize, koşturmacanıza sağlık... İyi ki varsınız. Her çaba için binlerce kez teşekkürler.