Yola çıkarken bu köşenin LGBTİ+’ların sesi olacağını da söylemiştik. Bildiğiniz gibi Pazar günü PRİDE DAY idi. Salgın sebebiyle sokağa çıkamadık. Sosyal medyada kutladık. Bir hafta boyunca online söyleşiler, paneller yapıldı. Sosyal medya gökkuşağının renklerine bezendi.

Dünyanın her yerinde var olma, kimlik ve hak mücadelesi veren gökkuşağının çocuklarına dair çok şey söylenebilir. Ama ben bu gün burayı onlara, onların sözlerine, taleplerine ve bu sene sokaklarda hem avaz atamadığımız sloganlarına bırakıyorum:

*Nerdesin aşkım? Buradayım Aşkım! Ay, ay, ay, ay, ayyyyy!

*Nefrete inat yaşasın hayat! Yasaklara inat yaşasın aşk!

*Fobiler öldürür! Dayanışma Yaşatır!

*Homofobik devlet, yıkacağız elbet!

*Trans cinayetleri politiktir!

*Herkesin aşkına kimse karışamaz!

*ABD’de New York kentinde bulunan Stonewall Inn adlı gey barında, sistematik polis baskınlarına tepki olarak 1969’da gerçekleştirilen kitlesel protestoların yıl dönümü olan 28 Haziran 1970 tarihinde ABD’nin çeşitli kentlerinde ilk kez kitlesel ONUR YÜRÜYÜŞLERİ yapıldı. STONEWALL’ den beri HER YÜRÜYÜŞÜMÜZ ONUR YÜRÜYÜŞÜ!

*Lut Kavminin Çocuklarıyız!

*Alışın Her Yerdeyiz!

*Okulda, işte, Meclis’te eşcinseller/translar her yerde!

*Genel Ahlak, Kimin Ahlakı?

(18. Onur Yürüyüşü Basın Metni’nin bazı bölümlerini de şuraya koyalım)

Bugün 18. kez bir araya geldiğimiz İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü, pandemi koşulları sebebiyle tarihinde ilk kez online olarak gerçekleşiyor. 2003 yılında otuz, kırk kişi tarafından yapılan ilk yürüyüş, gittikçe artan sayıda insanın katılımı ile on iki yıl boyunca çok sesli, çok renkli olarak coşkuyla gerçekleşti. 2015 yılında yürüyüş için bir araya gelen on binlerce insan beklenmedik polis müdahalesi ile karşılaştı ve takip eden dört yılda da yürüyüşümüz İstanbul Valiliği tarafından çeşitli bahanelerle hukuksuzca yasaklandı. Buna rağmen, hiçbir zaman Taksim’i ve İstiklal’i terk etmedik. 2016’da “Bizler yürüyüşlerimizde, dünya tarihinde bizim payımıza düşen bu karanlık zamana aşkımız ve arzumuzla kafa tutarız” dedik. 2017’de “Basın açıklaması haktır, protesto haktır, örgütlenme, itiraz ve mücadele etme haktır; izne tabii tutulamaz” dedik. 2018’te “Bugün burada varoluşumuzun verdiği onurla ve onurumuzun verdiği güçle bizlere sınırlar çekmeye çalışanlarla alay ediyoruz.” dedik. 2019’da “Eşitliğin olmadığı bir toplumda huzur da mümkün değildir.” dedik.

İstanbul Onur Yürüyüşü, bu coğrafyanın en barışçıl ve en kitlesel eylemlerinden biridir. Bizi tarihsizleştirmeye çalışan muktedirlere sesleniyoruz: Bizler varız, mücadelemiz var, tarihimiz var. Sizlerin onayına muhtaç olmayan hatıralarımız, silip süpüremeyeceğiniz yaşanmışlıklarımız var bizim. Polisinizle, bekçinizle, ablukanızla “temize çekemediğiniz”, buldozerlerinizle “dönüştüremediğiniz”, inatla, aşkla İstanbul’un her köşesinde yaşayan, yaşatılan hafızalarımız var.

Halkın sağlığını, geçim sıkıntısını, işsizliği, yoksulluğu görmezden gelebilirsiniz. Hepimizin yaşam derdine düştüğü bir dönemde, bizleri tüm kötülüklerin sebebi gibi göstermekten bir nebze olsun hicap duymayabilirsiniz. Her geçen gün büyüttüğünüz adaletsiz düzeninize güvenebilir, iktidarınızı korumak için bu zamana kadar yaptıklarınızı ve daha da fazlasını yapabilirsiniz. Ancak sonucu değiştiremezsiniz. Siz gideceksiniz, biz burada ve birlikte olmaya devam edeceğiz.

Toplumun tüm kesimlerine sesleniyoruz: LGBTİ+’ların içinde olmadığı, sözümüzün ve eylemlerimizin dikkate alınmadığı bir anayasal ve toplumsal düzen oluşturma planı ancak ve ancak başarısızlıkla sonuçlanacaktır. LGBTİ+ hareketi bu ülkenin eşitlik, özgürlük, barış ve demokrasi yolunda olmazsa olmaz parçalarından biridir. Bu yolda birlikte yürümekte kararlı olanlara bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da umut olacak, güç katacaktır.

Bugün farklı bağlamlarda dünyada yaşananların ve özellikle küresel salgının bir kez daha gösterdiği gibi birlikte adilce yaşamanın yollarını bulmak, etik ve sorumlulukla hareket etmek zorundayız.

Biz birlikte yaşamı hem mümkün kılacak hem perçinleyip güzelleştirecek şiddetsizliğe, türcülükten uzak, ekolojik, anti-militarist, ırkçılık karşıtı, hak odaklı bir demokrasi zeminine inanıyor, bunu dayanışmamızla örmeye çalışıyoruz. Pusulamız kesişimsel kuir, trans-feminist politikalar. Gücümüz birbirine karışan düşüncelerimiz, sorularımız, seslerimiz, sessizliklerimiz... Bizi biz yapan onurumuz.

Tekrar ediyoruz: baskı ve ayrımcılık kimden gelirse gelsin reddedeceğiz. Bizi eşitleri olarak görmeyenlerle de eşitliği lütuf gibi sunanlarla da mücadele edeceğiz. İsteseniz de istemeseniz de eşitleneceğiz.

28. Onur Haftamız ve 18. Onur Yürüyüşümüz hepimize kutlu ve mutlu olsun!