Kooperatifler saydam, denetlenebilir, özerk, sivil bir örgütlenme modeli olmanın yanında aynı zamanda da; güvenli gıdaya erişimi, üretimi ve köylüyü destekleyen demokratik yapılardır.

Atatürk de, kooperatif yapılanmasını “Kanaatim odur ki, muhakkak surette birleşmede kuvvet vardır. Kooperatif yapmak, maddi ve manevi kuvvetleri, zeka ve maharetleri birleştirmektir. Yoksa bir zayıf ile bir kuvvetlinin birleşmesinden bahsetmiyorum. Birleşmenin böylesi zayıf olanın kuvvetliye esir olmasıolarak tanımlıyor.

Bu felsefenin temelinde de “birlikten güç doğar” ana fikri var.

Kooperatifler; “bolca üretim, hakça paylaşım” anlayışıyla şekillenen sivil yapılanma özelliğiyle de; çoğulcu, çok sesli ve katılımcı demokrasinin de “doku”sunu oluşturuyor.

Demokrasiye “can suyu” veren, ekonomiyi de üretimden tüketime her alanda şekillendiren kooperatifler; “adil paylaşım” temelli büyüme ve kalkınma modelidir.

Kooperatiflerin önündeki engelleri kaldırmak, örgütlenmeyi özendirmek, üretimden tüketim sürecine katılıma alan açmak; yerel ve merkezi yönetimlerin öncelikli görevleri olmak gerekir.

Üretimi artırmak, köylüyü kalkındırmak, ekonomiyi büyütmek, güvenli gıdaya erişimi kolaylaştırmak; özellikle tarımsal alanda kooperatifleşmeyi desteklemekle mümkün olabilir.

Bu uygulama; zenginleşmeyi, kalkınmayı kırsaldan başlatmak demektir.

Atatürk’ün “Milli ekonominin temeli ziraattır…”sözünün anlamı da; kalkınmayı köyden başlatmaktır.

Bademler Köyü’nün sanatsal, toplumsal, üretim ve örgütlenme kültürüyle beslenen ve daha sonra da bu kültürü Ecevit Hükümeti’nde kooperatifler Bakanı olarak uygulama alanına taşıyan Mahmut Türkmenoğlu; kooperatifleşmenin önemini “Üreticinin örgütlü bir güç oluşturup kendi malını kendisi satmadıkça kalkınması mümkün olmayacaktır.”sözüyle anlatıyor.

KÖY-KOOP İZMİR BİRLİĞİ ÖRNEK BİR MODEL…

Köy-Koop İzmir Birliği Başkanı Neptün Soyer; yerel ve merkezi yönetimlerin iş birliğiyle “gıda güvenliği”nin sağlanabileceğini vurgulayarak, “Okullarda kurulacak kooperatif modeliyle çocuklara sağlıklı gıda, üreticilere de destek sağlayabiliriz.”diyor.

Köy-Koop İzmir Birliği Başkanı Neptün Soyer; ayrıca çalışmalarını da şöyle özetliyor:

Kadınları ve gençleri üretime teşvik etmek, dünyaya örnek olacak kooperatif modelini geliştirmek.

Üreticilerin üretimlerini her türlü zarardan kurtarmak suretiyle maliyeti düşürmek, kaliteyi ve ürünü en yüksek seviyeye çıkarmak için yol gösterici olmak.

Öte yandan; Köy-Koop İzmir Birliği Başkanı Soyer; tarım ve hayvancılıktaki en önemli problemin “plansızlık” olduğunun altını çizerek, İzmir’in kırsaldaki başarısını örnek olarak gösteriyor.

Gıda egemenliği ve gıda güvenliğinin önemini anlatan Köy-Koop İzmir Birliği Başkanı Neptün Soyer; “Tarımda kendi kendine yeten bir Türkiye, temel hedefimizdir.”diyor.

Soyer; İzmir’i de “Coğrafi olarak kır-kent köprüsünü kuran ve geçmişiyle, bugünüyle, geleceğiyle barışık bir kent” olarak tanımlıyor.

Bu arada; tarımın desteklenmesi konusunda Tarım Bakanlığı’nın çabalarının artırılması gerektiğini de anlatan Soyer; “Tarım Bakanlığı, yasa gereği olan Gayri Safi Yurt İçi Hasılanın yüzde 1’inin tarımın desteklenmesinde kullanılmadığını” söylüyor.

Köy-Koop İzmir Birliği Başkanı Neptün Soyer; “milli sınırlarımız içinde topraklarımız ve üreticilerimiz değerlendirilmelidir.”şeklinde değerlendirmede bulunuyor.

Sonuç olarak: Milli sınırlarımız içinde topraklarımızı değerlendirmek, üreticileri desteklemek, kalkınmayı kırsaldan başlatmak; Atatürk’ün “Milli ekonominin temeli ziraattır” sözünün ve kooperatif tanımının gereğini yapmaktır.