12.Gökova Bisiklet Turu bitti. 8 Mayıs Salı günü Muğla'dan başlayan tur sırasıyla 8 Mayıs Muğla-Akyaka-Akbük, 9 Mayıs Akbük- Ören, 10 Mayıs Ören-Bodrum, 11 Mayıs Bodrum-Datça-Çubucak, 12 Mayıs Çubucak-Marmaris-Akyaka, rotaları ile 5 günde tamamlandı.

İlk gün kamp alanında bir kaç saat süren yağmura rağmen hiçbir olumsuzluk yaşanmadı. Kışla Parkı'nda kurulan kampta herkes yarın başlayacak olan tura hazırdı. Muğla merkezde düzenlenen başlangıç töreni ve kahvaltı sonrasında turun en kolay diyebileceğimiz Muğla-Akyaka-Akbük rotasına başlandı. %8 lik eğime sahip "Üniversite Rampası" dışında tırmanışı olmayan rotanın en zevkli kısmı Sakar Geçidi'nden sonra Akyaka'ya kadar olan inişti. Bendeniz o yollara çok hakim olmadığım için Akyaka dönüşünü kaçırıp yaklaşık 80km/s ile inmekte olan sevgili Aydan Çelik ve Samed Kunaç'ın peşinde kendimi Marmaris'e doğru devam ederken buldum. Böylece üç kişi Akyaka'ya dönmeyip ilave 15 km daha yapıp Akyaka'ya sonradan döndük. Akyaka'da yenilen öğle yemeğinden sonra harika coğrafyanın eşliğinde cennet Akbük'e gelip çadırlarımızı kurduk ve geceyi Akbük koyunda geçirdik.

İkinci gün Akbük'ten başlayan rotanın bitiş noktası Ören olacaktı. Yaklaşık 400m lık bir rakıma sahip Kultak ve Alatepe'den geçen ve ilk güne göre daha zorlu olan rotanın inişi yine hızlı ve zevkliydi. Ören'e girişinde “buraya kadar gelmişken biraz daha sürelim” fikrine bizi ikna eden Aydan Çelik'in peşine takılarak “rampa yok” vaadine de inanarak bitiş noktası olan Ören' girmeyip 15 km mesafede olan Çökertme Köyü'ne kadar sürdük ve gelmişken Çökertme Kebabı'nın da tadına bakmadan dönmedik. İyi ki de öyle yaptık. Böylece ikinci gün rotasına 30km daha eklemiş olduk. Ören'e dönüşte 3 adet köpekle karşılaştığımızda onlardan daha çok havlayarak dikkatlerini dağıttık. Hızlanma ve üzerlerine sürme taktiği Aydan Abi'ye aitti, havlama durumu ise doğaçlama gerçekleşti.

Üçüncü gün Ören'den başlayan rotamız zorlu Mazı rampalarını zihnimize kazıdı. Yer %14-15 eğimlere sahip tırmanışın zorluğunu zevkli ve bir o kadar tehlikeli olan Çocuk Mezarlığı etabı ile unuttuk. Çocuk Mezarlığı bölgesi ile ilgili birden fazla hikaye var. Merak edenler internetten araştırabilir. Oldukça bozuk bir orman yolu olarak nitelendirebileceğim ıssız bir nokta. Yerleşimin olmadığı zaman zaman daralan, keskin dönüşlere, bol çukurlara sahip bir orman yolu. Yaklaşık 5-6 km uzunluğunda olan bu noktada hem ormanın güzelliği, kuş sesleri ve doğa ile başbaşa heyecan düzeyi yüksek bir iniş gerçekleştirdik. Accell Bisiklet Genel Müdürü Anıl Şakrak ve Gen.Müd Yard. Selim Ataz, İskenderun All Ride Bika Coffe sahibi güzel çiftimiz Tuba ve Tuğrul Karataş ile birlikte Bodrum'da biten üçüncü gün rotamızı tamamlamış olduk.

Dördüncü gün kahvaltı sonrası Bodrum feribot iskelesinden turumuz başladı. Buradan feribot ile Datça'ya geçtik. Körmen Limanı'ndan başlayan turumuzda ayrıca bir sosyal sorumluluk projesine de katkıda bulunma imkânımız oldu. Öğle yemeği için verdiğimiz mola sonrası Datça'da düzenlenen Datça Kültür Sanat Festivali'ne, yanımıza hep birlikte birer kitap alıp kitap bağışı yapmak için gittik. Bizleri sevgi ile karşılayan Datçalılara selam olsun. Sonrasında Datça'dan çıkıp öncesinde uzunca düz bir etabı geçip meşhur Balıkaşıran'a tırmanmaya başladık. Aktur'dan başlayan ve 10 km süren tırmanış zorlasa da “Bir Mazı değil” dedirttirdi. Balıkaşıran'da zirveye ulaştığımızda manzaranın güzelliği bize tırmanmanın zorluğunu unutturdu. Sonrasında sert bir iniş ile Çubucak Orman Kampı'ndaki kamp yerimize ulaştık.

Dikkat ettiyseniz 3. ve 4. gün ilave yerlere gitme olayları bitti. Çünkü Mazı ve Balıkaşıran sonrası kimse “biraz daha sürelim” diyene yüz verecek durumda değildi.

Beşinci gün Çubucak'tan başlayarak Akyaka'da tamamlanacak son gün rotamıza başladık. Yaklaşık 250m rakımlı tırmanış sonrası öğle yemeği molası için Marmaris'e ulaştık. Marmaris'e ulaştığımızda doğru planlanmış, denetlenen ve ulaşım amaçlı örnek bisiklet yollarını kullanma imkanı bulduk. Tek olumsuz yanı yağmurlu havalarda pürüzsüz yüzeyi sebebiyle kaygan olabilme ihtimali olan yolların en önemli özelliği araç trafiği ile kesiştiği noktalarda özelliğini yitirmemesi ve sinyalizasyona sahip olması. Marmaris Belediyesi'ni kutlamak gerekiyor. Altyapı kurulunca esnaf da buna duyarsız kalmamış ve bir çok kafe önünde bisiklet park yeri ve bisiklet kiralama noktaları kurmuş. İsteyince oluyor.

Öğle yemeği sonrası turun katılımcıları Akyaka'ya doğru devam ederken biz önceden planladığımız gibi Marmaris'te turu sonlandırıp İzmir'e geri döndük.

Turun her günü, kamp yaptığımız noktalarda muhteşem koylardan denize girme imkânı buldum. Akşam yemekleri sonrası oturulan sohbetler, insanlar, ... hepsi çok keyifliydi. Bir çok insanla tanışma imkanım oldu. Turda, Türkiye'nin dört bir yanından ve hatta yurtdışından gelen bisiklet kullanıcıları vardı. Tur bu haliyle önümüzdeki yıllardan itibaren “bisikletlilerin haccı” tabirini hak edecektir.

Bu yıl 12.si düzenlenen tur, artık bisiklet kullanıcıları için Türkiye'de düzenlenen bisiklet turlarının zirvesinde yer alıyor diyebiliriz. Muğla Bisiklet Derneği tarafından düzenlenen ve Accell Bisiklet'in Carraro markası ile destek verdiği turun bu seneki organizasyonu kusursuzdu diyebilirim. Katılanların pozitif enerjisi ile ufak tefek eksiklikler varsa bile görünmedi. Muğla Bisiklet Derneği Başkanı Levent Sevil, ekibi ve “Muhtar” lakabını taktığım sevimli köpeği Çakıl tur boyunca çok emek verdi. Ev sahipliği mükemmeldi. Ortalarda çok görmediğimiz, sabah kahvaltı öğlen yemek ve akşam yemek organizasyonunu yapan arkadaşlarımız da tebriki hak ediyor. Tura teknik desteği veren Tarkan Bisiklet yani sevgili Tarkan Erbil'in de gece 2-3 lere kadar bisiklet tamir ettiğini gördüm. Bizimle birlikte her rotada araç desteği ile yer alan Tolga Aktaş, turu görüntüleyen Mustafa Ünlü, turun jokeri Fırat Okutucu ve Mesut Abi'yi de anmadan olmaz. Unuttuğum atladığım kişiler varsa affola.

Tur boyunca her sohbeti kitap tadında keyifli olan Aydan Çelik'e de ayrıca teşekkürler.

Türkiye'de sponsorluk meselesi biraz netameli bir konudur bilirsiniz. Turun Carraro markası ile destekçisi olan Accell Bisiklet'e de ayrıca bir parantez açmak gerekiyor. Turun sponsoru, hamisi gibi üst bakışa sahip olmadan katılan, sahip oldukları ünvanları mecbur kalmadıkça telaffuz etmeyen/ettirmeyen, sunum, takdim, konuşma vb. işlerin peşinde olmayan, bisikleti seven/binen ve bisiklet adına doğrular için kafa yoran Accell Bisiklet ekibi yani sevgili Anıl Şakrak, Selim Ataz, Muhlis Dilmaç ve Samed Kunaç da övgüyü hakkediyor. Dostlukları ve yoldaşlıkları için teşekkür ederim.

Kişinin kendisine meydan okuması, bunu yaparken eşsiz coğrafya içinde, dost/arkadaş bir ortamda olması bu turu unutulmaz yapan en önemli unsur. Çeşitli meslek gruplarından, gündelik hayatın koşuşturması içinden çıkıp 5 gün boyunca bu tura katılanlar eminim fiziksel açıdan çok yoruldu ama zihinsel olarak oldukça dinlendi. En azından ben böyle hissettim.

Her sene Nisan-Mayıs aylarına denk gelebilen tarihlerde yapılan Gökova Bisiklet Turu'nun 13.sü için ben şimdiden kulaktan kulağa çalışmaya başladım. Seneye daha çok kişi ile, daha eğlenceli bir turda buluşmak dileğiyle.