Anlaşılan o ki sadece insanlar değil hikâyeler de andropoza girebiliyor. Engin Günaydın’ın yeni projesinin yarattığı hissiyat maalesef bu yönde oldu. Sadece bittiğinde değil ilk bölümlerden itibaren ‘ne izledim şimdi ben!’ duygusu seyircinin ense kökünden ayrılmıyor. Aslında duyurulduğunda merakla beklemeye başlamıştık. Senaryoyu Engin Günaydın yazıyor, yönetenler de Yağmur ve Durul Taylan. Bu yüzden nitelikli bir çalışma olacağı kesin diyorduk. Sonuçta birlikte Vavien’i (2009) yapmış bir ekip bu. Gerçi Vavien on yıl öncede kalmış bir film. Orada yakaladıkları enerjiyi tekrar bulmalarını beklememek gerek.  

DEĞİŞMEK AMA NASIL?

Dizinin temel motivasyonu ‘değişmek’. Herkes değişmek zorunda’ fikrinden hareket ediyor. Bu, görünürde dizinin mesajı da olabilir. Ele aldığı karakterleri bir değişim rüzgârına savuran olayları ise elli yaşına adım atınca birden kendini değiştirme kararı alan Yusuf başlatıyor. Bir şekilde onu huzursuz eden bir ilhamla zamanın azaldığını, en büyük düşmanın zaman olduğunu söylüyor. Saçını boyuyor, giyimini değiştiriyor, karısı Meryem’e birden gençlik aşkı gibi davranmaya başlıyor. Rutin yaşamından sıyrılıp yeni bir şeyler yapmak istiyor. Deniz kenarında gördüğü müstakil bir evi almayı amaç ediniyor. Davranışlarını tuhaf bulan ailesi kötü bir şeyler olacağını seziyorlar. Bir doktora görünen Yusuf, bu yaştaki erkeklerin andropoza girdiğini, bedenen  ve ruhen bir değişimden geçtiklerini öğreniyor.

Hikâyenin bundan sonrası anlamsız. Çünkü öyküyü başlatan motivasyon bulanıklaşıyor, tuhaf karakterler ortaya çıkıyor. Bu karakterlerin öykünün gidişatıyla ilgili işlevleri zayıf. Üstelik her biri amaçlarıyla, düşünceleriyle çelişiyor, tutarsız davranışlar sergiliyor. Engin Günaydın muhtemelen çıkış fikrinden yola çıkarak herkesin değişime ihtiyacı olduğunu ama bunun için gerekli cesareti bulamadığını anlatmak istiyor. Bu yüzden dizi boyunca Yusuf karakteri dışındaki herkes bir değişimden geçiyor. Yaşamlarıyla ilgili kararlar alıyor. Yusuf’un kardeşi Fadime evliliğinde mutsuz fakat ayrılma cesareti gösteremiyor. Eşi Halit alkol düşkünü ve durduk yerde sinirlenip karısına şiddet uygulayan bir tip. Yusuf’un almak istediği evin aşırı zengin mafyatik sahibi Mahmut Timuçin hâlâ evli olduğu Şahinde’den ayrı yaşıyor ve Rus bir sevgilisi var. Her ay eşine yüklü para ödüyor ama boşanmaya karar vermemiş. Şahinde de eşine geri dönmek istiyor. Svetlana’yı müthiş kıskanıyor ve ailesinden uzaklaştırmak istiyor. Meryem de Yusuf’a bağımlı, daha önce onu aldattığını bildiği hâlde ilişkiyi sürdürmüş , olaylar tehlikeli bir hâl alsa da Yusuf’u bırakamıyor.



SAYFANIN TAMAMINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ



BAŞARISIZ TİPLEMELER

Bu tipler yeterince inandırıcı biçimde işlenmemiş. Dizi ilk bölümden sonra daha çok yan karakterlerin hikâyelerine odaklanıyor fakat karakter gelişimi özenli değil. Karakterlerin motivasyonları zayıf ve çoğu zaman belirsiz. Bunlar arasında en göze çarpan tip, Tamer Karadağlı’nın oyunculuğu açısından da çok tartışılan Halit. Bu karakterde tuhaf bir yapaylık var. Belki aksanla konuşmasının da etkisi vardır. Tamer Karadağlı’nın oyununda bu aksan tiyatral kalıyor. Fakat ona yazılan rol de aksıyor zaten. İlk bölümde ima edilen ve sonraki bir iki bölüme atlayan eşcinsel meselesi fazlasıyla yavan ve havada kalıyor örneğin. Sonra eşiyle yaşadığı kavga ve tedavi görmek için evden ayrılma süreci, ardından her şeyi bırakma arzusu ana öyküye oturmuyor. Dahası Halit’le Şahinde’yi kesiştirmek fazlasıyla sırıtıyor. Üstelik bu meselenin finale kadar uzanması hiç inandırıcı değil.

Belki de Engin Günaydın, akıl sağlığı bozuk bir toplumu resmetmek istiyor olabilir. Değişim adıyla yola çıkan bir karakter çevresinin, duruma göre oynak, güvenilmez tavır ve eylemlerine maruz kalıyor. Bir yanıyla bu öykü şeması, küçük bir kentte ya da kasabada sıradan yaşamların gizlediği sırları, görünenlerin ardındaki görünmeyenleri, karanlığı andırıyor. Belli belirsiz, Lynch’in Mavi Kadife’sini ya da 50 yaş sonrası değişim arzusunu orta sınıfın ahlâkı üzerinden inceleyen Amerikan Güzeli’ni akla getiriyor. Özellikle de Yusuf’un dükkânına gelip onu cezbeden Ahu karakteri bu benzerliği güçlendiriyor.  Fakat işleyişte sağlam bir zemine oturmadığı için güçlü bir etki uyandırmaktan uzak. Çünkü Yusuf aslında yalan söyleyen biri değil, karısını geçmişte aldatmış olsa da değişme arzusuna karşı koyamamasını buradan bağlamak kolaya kaçmak oluyor.

HAVADA KALAN MİZAH

Dizinin kara mizaha yakın bir anlatım tercihi var. Fakat mizahın da oturmuş olduğunu söylemek zor. Başta Yusuf’un değişme arzusunun çevreyle uyumsuzluğu mizahın temelini oluşturacak gibi duruyor ama sonra, belirttiğim gibi karakterler arasındaki tutarsızlıklar ve öykünün rayından çıkması bunu engelliyor. Bir yerden sonra Yusuf’un değişememesi, etrafındaki her şey korkunç biçimde değişirken onun aynı kalması mizaha dönüşmeye başlıyor. Bir de tabii yeni kuşaklarla ilişkiler var. Özellikle de Yusuf’un oğlu ve kızının yan öyküleri öne çıkıyor. Oğlunun âşık olduğu kızla kafa kafaya verip birden girişimci olması, kızının da maddiyatçı bir ilişkiyi baskın biçimde yönetmesi, güneş enerjisi panellerinde para var diye kendisinden hoşlanan bir gençle sevgili olması komediyi yaratan unsurlar olarak sayılıyor. Dolayısıyla Z kuşağının yeni temsilcilerini anlamayan ebeveynlerin durumundan komedi devşiriliyor. Fakat burası da temelsiz, gençlerin dünyasına da uzak.

Dizinin en sevdiğim unsuru, müzikleri oldu. Fakat bu müzikler de aslında dizinin yapısıyla uyuşmuyor. Başka tür, çok daha incelikli bir yapıma ait gibiler. Bir de tabii Marmaris’in güzel manzaraları var. Fakat bunların da işlevsel bir katkısı yok. Güzel manzaralar olmaktan öteye gitmiyorlar. Son olarak emlakçı rolünde izlediğimiz Sencer Sağdıç’ı da yakın zamanda kaybettiğimizi hatırlatalım. Bu muhtemelen Sencer abinin rol aldığı son yapımlardan biriydi. Sencer abinin sahnesini izlemek hoş bir tebessüm oldu.

Andropoz, ne yazık ki beklentileri karşılamayan, olmamış, olgunlaşmamış bir çalışma. Oyalayıcı olmadığını söyleyemem, başlayınca bir biçimde akıyor, izleniyor fakat sonuçta geriye değerli, önemli bir şey kalmıyor. Bu anlamda izleyenler için zaman kaybına dönüşüyor. Çünkü Vavien’i yapan ekipten çok daha iyilerini bekliyoruz.