2019 seçimlerine gidelim…

Çünkü hikayemiz 2019 seçimlerinden başlıyor…

İlçemiz Çiğli…

Bugün hem CHP’li, hem de AKP’li bir isimden, hatta kendisiyle ilgili yaşanan gelişmelerden bahsedeceğim.

Hem CHP’li, hem AKP’li derken yanlış anlaşılmasın…

Kendisi AKP’li, eşi CHP’li…

Kendisi ve eşi, hem doktor, hem de hastane sahibi…

Hafızaları tazeleyelim…

Yıl 2019… Yerel seçim heyecanı dorukta…

Bahsettiğimiz doktor ve hastane sahibi, Çiğli’den AKP Belediye Başkan Aday Adayı oldu.

Dönemin AKP İlçe Başkanı Adnan Yılmaz’ın bayramlaşma töreninde “Aday adayımız” diye tanıttığı Doktor, bir süre sonra aday adaylığından vazgeçti.

Tam bu sıralarda ise, CHP’li olan eşinin ismi, “İzmir Büyükşehir belediye başkan adayları” arasında geçti.

Bu durum medyaya ve kamuoyuna “AKP’li adayın eşi CHP’den aday” şeklinde yansıdı ve uzun süre de konuşuldu.

Aradan 3.5 yıl geçti ve neden bu konuyu tekrar yazma ihtiyacı duydun diye sorabilirsiniz…

AKP’li bu doktor ve hastane sahibinin bu kez milletvekilliği için nabız yokladığı kulağıma geldi.

Hem de sağlam kaynaklardan…

Vekillik için İzmir İl Yönetimi ve AKP Genel Merkezi ile arasını sıcak tutan hastane sahibi, bir yandan da sağlık yatırımlarına hız vermiş.

2007’de bir dal merkezi olarak faaliyete başlayan bu hastanenin inanılmaz yükselişi de dikkat çekiyor.

Gazetelere ve sosyal medyaya bakarsanız bu hastane ile ilgili inanılmaz reklam ve tanıtıcı haberlere denk gelirsiniz…

Neyse biz yine asıl konumuza dönelim.

Eşi CHP’li, kendisi AKP’li bu doktor, vekillik için kesenin de ağzını açmış.

Gazetelere ve sosyal medyaya verilen bunca reklamın altında da bu var…

Bugün hastane, yarın kendisi…

Elbette herkesin, her kurumun reklam-tanıtım yapma özgürlüğü var ama yasal çerçeveler içerisinde kalarak yapılması en doğrusu olsa gerek…

Bunun için Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı reklam genelgesine bakmak yeterli…

Genelge diyor ki;

Özel hastaneler; tıbbî deontoloji ve meslekî etik kurallarına aykırı şekilde, insanları yanıltan, yanlış yönlendiren ve talep yaratmaya yönelik, ruhsatında yazılı kabul ve tedavi ettiği uzmanlık dallarından başka hastaları kabul ve tedavi ettiği intibasını uyandıran, diğer hastaneler aleyhine haksız rekabet yaratan davranışlarda bulunamazlar ve bu mahiyette tanıtım yapamazlar.”

Burada İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’ne de önemli iş düşüyor.

Mavişehir ve Çiğli bölgesine gidecek olursanız iki özel hastanenin reklam panolarından başka bir şey göremezsiniz.

Reklamları da şöyle:

“En iyisi biziz. En iyi doktorlar, profesörler bizde”

Şimdi gelelim işin en önemli püf noktasına…

Küçük bir dal merkezi ile başlayan, bugün İzmir’in sayılı kurumları arasına giren bu hastane, kuzey bölgesinde özel bir hastaneyi daha bünyesine kattı.

Yani büyüdükçe büyüyor…

Allah bir kere yürü ya kulum demiş…

Onlar da yürümüyor, koşuyor…

Yeni hastane ile Bergama, Aliağa, Dikili, Edremit ve Çanakkale bölgesindeki hastalara; onkoloji ünitesi, kanser tedavisi, tüp bebek, kalp damar cerrahisi başta olmak 25 branşta sağlık hizmeti verilecek.

Ve… Burası bir yıl içerisinde 500 yataklı hastaneye dönüşecekmiş.

Bilindiği gibi İzmir’in kuzey bölgesinde Sağlık Bakanlığı’nın da yatırımları var.

İzmir’i kuş bakışı gören dev şehir hastanesi yapılıyor Bayraklı’da...

Yatak sayısıyla İzmir’in en büyüğü…

Bahse konu özel hastaneler grubu da kuzey bölgesinde…

Yani birbirlerine komşular…

Ama bu komşuluk, her iki kurumun hastaneleri devreye girdiğinde rekabete dönüşecek.

Zaten bu kadar çok reklamın altında da bu yatmıyor mu?

Şu an bile AKP’li doktora ait özel hastaneler ile hemen yakınında bulunan Salihlili bir gruba ait özel hastane arasında inanılmaz bir rekabet var…

Resmen hasta kapma yarışı oynanıyor…

İki hastane sürekli birbirlerini şikâyet ediyor…

Her iki hastanenin abartılı reklamları ile sürdürdükleri bu rekabetin sonu nereye varır bilemeyiz ama hep beraber izleyip göreceğiz.

Rekabet demişken…

Yakında bu rekabet Bayraklı Şehir Hastanesi’ne karşı olacak.

Çünkü Şehir Hastanesi de tam donanımlı şekilde yapılıyor.

Devlet varken vatandaş neden özele gitsin ki?

İşte tam bu noktada hasta kapma yarışı başlayacak.

AKP’li doktor ve hastane sahibi, devletin hastanesiyle rekabete girer mi?

Girerse nasıl bir sonuç ortaya çıkar?

Hele hele AKP’den milletvekilliği düşündüğü bir dönemde…

Midyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olur mu?

Devlet, böylesine tam donanımlı bir hastane yapmışken özel sektöre fazla hasta kaçırır mı?

AKP’li doktor ve hastane sahibi, vekillik heyecanını yakın dostlarıyla da paylaşmış:

“Bu dönem İzmir’den bir hastane sahibi dostum AKP İzmir Milletvekili oldu. Yeni dönemde sıra bende” sözleriyle de bunu net şekilde ortaya koymuş…

İsimleri ve kurum adlarını bilerek yazmadım.

AKP’li Doktor ve hastane sahibinin kim olduğunu, kısa sürede bir dal merkezinden hastaneler zincirine ulaşan bu özel kurumun neresi olduğunu da umarım tahmin etmişsinizdir.

Bulamayanlar da bi zahmet ulusal gazetelerin reklam sayfalarına bakarsa çarşaf çarşaf ilanları göreceklerdir.

Bugünlük sadece bu kadar…

Bir sonraki yazımda bu kez bu özel hastanelerdeki doktor, doçent ve profesör rekabetini ele alacağım.

Dedik ya rekabet her alanda…

Halk arasında bir söz var:

“Allah düşürmesin, eksik de etmesin”

Devamı bir sonraki yazımda…

Sağlıklı günler dilerim…