Uzunca bir süredir milli bayramların eskisi gibi önemsenmediğine dair değerlendirmeler yapılıyor. Bu değerlendirmelerde en çok Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarının yoğun şekilde eleştirildiği görülüyor. Özellikle AKP üst yönetiminin milli bayramlara ve Atatürk’e mesafeli olduğu, kutlamaları engellediği, en azından kolaylaştırmadığı, teşvik etmediği ya da çeşitli bahanelerle iptal ettiği yönünde pek çok haber yapıldı.

Hatta, Türkiye Cumhuriyeti devletinin en üst düzeyde temsilcisi olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bu eleştirilerin sembolü oldu. Gül’ün milli bayramlara hastalık bahanesini öne sürerek törenlere katılmadığı sıklıkla gündeme getirildi. 

Son olarak, 22 Ekim 2022 Pazar günü, gazeteci Murat Yetkin’in Yetkin Report’da yayınlanan makalesinin başlığı “Cumhurbaşkanı Cumhuriyetin 100. Yılını bir kuru mesajla mı anacak?” oldu. Murat Yetkin makalesinde 100. Yıl kutlamalarında çok önemli sorumlulukları ve rolleri olması gereken Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının ve TRT’nin söz konusu kutlamalarla ilgili tutumlarını eleştirdi ve sitem etti.  

Tecrübeli gazeteci bu kutlamaların sadece iktidarın sorumluluğunda olmadığını gözden kaçırmamış. Yazar, makalesinin son bölümünde ana muhalefet partisi CHP’nin de Cumhuriyet’in yüzüncü yılını çok sönük bir şekilde karşıladığını belirterek, CHP belediyelerinin otobüslerinin Cumhuriyet Bayramı kutlaması ile giydirilmesinin bile akıl edilememesine yönelik eleştirileri gündeme taşıdı. 

Daha önemli, objektif, geniş kapsamlı bir başka eleştiri de tarihçi İlber Ortaylı’dan geldi. Ortaylı’ya göre Türkler, Cumhuriyet’e saygı göstermedi, sahip çıkmadı. Hocanın eleştirisi çok acı ama bazı kurumlar, belediyeler, spor kulüpleri, basın kuruluşları, sanatçılar veya kişilerin özel çabaları dışında ülke genelinde 100. Yıla layık önemli bir hareket olmadı. Aksine, özellikle önemli kutlama programları iktidar tarafından İsrail – Filistin çatışması gerekçe gösterilerek iptal edildi. Halbuki, aksine, Cumhuriyetin 100. Yılı Filistin de dahil olmak üzere bağımsızlık mücadelesi iddiasında bulunan tüm ulusların örnek alması ve hatta onların da kutlaması gereken bir olay. Çünkü Cumhuriyet, onurlu ve meşru yöntemlerle verilen bir kurtuluş savaşının çağdaş, uygar ve son derece dayanıklı bir rejimle taçlanması hadisesidir. Bindiğimiz dalı önemsememek, söz konusu iptaller ve genel ilgisizlik ülkenin geleceği açısından kaygı verici.   

Vatandaşlar daha duyarlı olmalı

Yetkin’in bahsettiği konu yıllardır benim de üzerinde düşündüğüm bir konu. Artık emekli olduğum için ve yaş ilerledikçe konunun önemine daha vakıf olduğum için yaşadığım ilçenin hükümet konağının bahçesinde yapılan milli bayramlarla ilgili törenleri kaçırmamaya çalışıyorum. O sabah uyanırım, giyinirim ve doğru törenin yolunu tutarım. Bazen beni benim gibi bu törenleri hiç aksatmayan bir arkadaşım alır ve onunla gideriz. Bu törenler sabah saatlerinde yapılan, istiklal marşı, saygı duruşu, çelenk sunumu ve birkaç konuşmadan ibaret olan sembolik önemi yüksek törenlerdir.  Buna rağmen, bu törenlerin tenhalığı beni her zaman üzmüştür. Halbuki hükümet konağının bahçesi çevresindeki apartmanlardan gelecek vatandaşların, bilemediniz mahalledeki insanların katılımıyla dolabilecek büyüklükte bir bahçe. 

İster istemez vatandaşların nerede olduğu sorusu akla geliyor. Nerede bu vatandaşlar? Uyuyorlar mı? Kahvaltı mı ediyorlar? Yazlıktalar mı? Törenleri televizyonlardan mı izliyorlar? Bu törenler yeterince iyi ve zamanında duyurulmuyor, organize edilemiyor mu?

Tabii ki kimse bu törenlere katılmak zorunda değil. Cumhuriyetin bir özelliği de bu. Herkes özgür, herkes istediğini yapmakta serbest. Bu, vatandaşların, kurumların kendi kararlardır, önem atfettiklerini düşündükleri değerleri nasıl içselleştirdikleri ile ilgili bir göstergedir. İster bu kutlamaların organizasyonunda yer alır ister katılır, ister televizyondan seyreder, isterse hiç ilgilenmez. 100. yılla ilgili olarak kişiler neyi istiyorlarsa onu yapma hakkına sahiptirler. 

Bununla birlikte, bana sorarsanız, Cumhuriyetin 100. Yılı büyük bir kutlamayı hak ediyor. Cumhuriyet zorlu bir kurtuluş savaşından sonra kuruldu ve 20. ve 21. yüzyılın olağanüstü tehlikeli ve zor şartlarında bu günlere geldi. Yüz yıl boyunca sadece yakın çevreye bakıldığında Cumhuriyetin ne kadar sağlam temeller üzerinde kurulduğunu görebilmek mümkün. Dünya 1939 -1945 yılları arasında korkunç bir savaşa girdiğinde biz bu savaşın dışındaydık, soğuk savaş döneminde doğu-batı blokları arasında çok stratejik bir konumda olmamıza ve kollarımızdan çekiştirilmemize rağmen parçalanmadık. Komşularımız SSCB’nin ve İran’ın yönetim sistemlerinin değiştiğini, Irak ve Suriye’nin çöktüğünü Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’ın yaşadığı korkunç savaşları gördük. Çok ciddi sorunlar yaşamış olsak da bu komşu ülkelerin yaşadığı derinlikteki sorunlarla karşı karşıya gelmedik. Bu ülkelerin yaşadıkları sorunları ve acıları film izler gibi radyolardan ve televizyonlardan takip ettik. Türkiye, sorunları da olsa bugüne kadar dünyada belli bir ağırlığı olan istikrarlı bir ülke olarak varlığını sürdürdü. Sorun şu ki; bu durumun kıymeti toplumumuz tarafından yeterince anlaşılamamış ve içselleştirilememiş. 

100. yıl kutlamalarının hak ettiği şekilde yapılması ile politikacıların dillerinden düşürmedikleri birlik ve beraberliğin sağlanmasına büyük katkı sağlanacaktı. Bu kutlamalar vatandaşların ülkenin kültürüne ve tarihine olan bağlılıklarını daha da pekiştirecekti. Atatürk ve arkadaşları ile Cumhuriyetin ilanına giden süreçte Türk halkının gösterdiği fedakarlıklar daha fazla konuşulacaktı. Vatandaşın cumhuriyetin değeri hakkındaki farkındalığı daha da yükselecekti. Bunlar yapılamadı, 50. ve 75. Yıl dönümlerindeki coşku yakalanamadı. İnşallah 101. Yıl dönümü bundan çok daha parlak geçer ve Cumhuriyetin 101. Yıl dönümü hak ettiği görkemle kutlanır.