Marmaris'te 3 gün devam eden Anadolu Buluşmaları Yerel Medya Çalıştayı dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun katıldığı ve yerel basın temsilcilerinin sorularını yanıtladığı toplantı ile son buldu.

İlki üç yıl önce yine Marmaris'te yapılan çalıştayda 3 gün boyunca gazeteciler mesleğin sorunlarını enine boyuna tartışma olanağı buldu. Oluşturulan çalışma masalarıyla da sorunlar ve çözüm yolları için rapor oluşturuldu.

İzmir Milletvekilleri Tuncay Özkan ve Atila Sertel'in sorumlu olduğu çalıştayın en önemli çıktısı ise bizzat Kemal Kılıçdaroğlu tarafından verildi.

Bundan 2 yıl önce İzmir Gazeteciler Cemiyeti öncülüğünde kentin yerel gazeteleri #yerelbasınasesver kampanyası yapmıştı. Bu çağrıya ilk kulak veren ise İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer olmuştu. Yapılan görüşmeler sonucunda İzmir Modeli diye adlandırabileceğimiz bir yerel yönetim-yerel basın dayanışması doğdu. Büyükşehir Belediye Meclisi'nin karar özetleri son iki yıldır her ay yerel gazetelerde yayınlanıyor. Bu yöntemle hem sosyal demokrasinin gereği olan şeffaflık ilkesi hayata geçiriliyor hem de gittikçe artan ekonomik sıkıntılar karşısında yerel basın, sürekliliği olan bir gelire ulaşıyor. Bu arada bu uygulamanın hayata geçmesinde İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nde grubu bulunan tüm siyasi partilerin birlikte hareket etmesinin ve bu modelin oybirliği ile meclisten geçmesinin önemini de hatırlatalım. Bu açıdan yerel basın adına bir kez daha bu güzel modeli oluşturan ve yaşamasına katkı sağlayan herkese teşekkür ediyorum.

İZMİR MODELİ GELİYOR

Çalıştayın son gününde CHP Lideri yerel basın temsilcilerinin sorularını tek tek cevaplandırırken kendisine İzmir Modeli hakkında bilgi vererek bu uygulamanın CHP'li tüm belediyeler tarafından uygulanması için talepte bulundum ve bu konuda bir adım atıp atmayacaklarını sordum. Kemal Kılıçdaroğlu bu modeli inceleyeceğini ve konu hakkında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'den bilgi alacağını söyledi.

CHP lideri "Tunç Bey ile görüşeceğim. Gerçekten uygulama isabetli bir zemine oturuyorsa biz onu alırız bütün büyükşehir belediye başkanlarımızın aynı uygulamayı başlatmalarını isteriz. Hatta şunu bile yapabiliriz; Muğla Belediye Başkanı Osman Gürün de burada, Büyükşehir Belediye Başkanları toplantısında Tunç Bey bize bu konuyu anlatsın. Bütün arkadaşlarımız da bu konuyu uygulasınlar. Öncelikle Büyükşehir’i halledelim, ilçeler de arkasından gelecektir. Hepsi yapılır, yapılmaz diye bir kural yok” sözleri ile yerel basına destek olacaklarının da işaretini verdi. Uygulamaya ilçe belediyeleri de dahil edilirse yerel basın bir nebze olsun rahatlayacak.

Umarım İzmir'den iki yıl önce çaktığımız bu kıvılcım meşaleye dönüşür ve Anadolu Basını hak ettiği değeri ve desteği almaya başlar.

ÇALIŞTAYDAN ARTA KALANLAR

Anadolu Buluşmaları'nın ikincisinin 3 yıl önce yapılan çalıştaya göre daha verimli geçtiğini düşünüyorum. İlk çalıştayda daha çok basın özgürlüğü ve basın üzerindeki baskılar, tutuklu gazeteciler, cezaya dönüşen tutukluluklar damga vurmuştu. Bu yıl ise pandeminin ve ekonomik krizin etkisiyle iyice bunalan yerel basının sorunları daha kapsamlı bir şekilde ele alındı.

Çalıştayda Artvinli bir gazeteci dostumuzun getirdiği eleştiriye de hak verdiğimi söyleyeyim. Yerel basın konulu çalıştayda ulusal basın temsilcileri konuştu, yerel basın dinledi. Umarım bundan sonraki organizasyonlarda, sıkıntının kaynağında olan yerel basın temsilcilerinin kendilerini daha çok ifade etmesini sağlayacak düzenlemeler yapılır.

Davetli listesinin hangi kriterlere göre hazırlandığı konusunda da bazı eleştiriler getirildi. Organizasyonun mimarlarından Atila Sertel'e bu konuyu da sordum. Sertel davetli listelerinin hazırlanmasında her ildeki çatı örgütlerle iş birliği yaptıklarını, listeleri meslek örgütleri, sendikalar, Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve cemiyetlerin hazırlayarak kendilerine bildirdiğini söyledi. Sertel, önümüzdeki aylarda radyo ve internet basınının temsilcileriyle de benzer bir toplantının yapılacağını belirtti.

BİZİM MAHALLE ELEŞTİRİSİ

Çalıştayın son gününde Türkiye'de medya ve denetimi başlığı altında bir konuşma yapan RTÜK üyesi İlhan Taşcı'nın söyledikleri de dikkate değerdi. Türkiye'de bin 700'ün üzerinde kanal olduğunu belirten Taşcı’nın, "Bunlardan 5 tanesi hariç diğerleri neredeyse hiç denetlenmiyor. Sabahtan akşama bu ülkenin kurucusuna hareket edilen kanallar için rapor tutulmuyor. Ancak 5 tane televizyonun bütün yayınları didik didik inceleniyor. Ben RTÜK'te bu kanalları takip eden denetçilere fazla mesai verilmesini talep ettim" sözleri sansürün boyutlarını gözler önüne seren çok güzel bir ironiydi.

Taşcı, RTÜK'ün gelirlerinin yerel televizyon ve radyolara destek amacıyla kullanılması gerektiğini de vurguladı.

 RTÜK üyesi Okan Konuralp de konuşmasında RTÜK ve YÖK gibi benzeri kurumların ya tümden kaldırılması ya da sil baştan yapılandırılmaları gerektiğini anlattı.

Mevcut medya düzenine de eleştiriler getiren Konuralp, "Sürdürülemez bir medya sarmalına girdik. Kimse kimsenin kanalını dinlemiyor. Ayrışma ve kamplaşma çok derin. Biraz da kendimizi eleştirelim. Bizim mahalle dediğimiz medyada da dil sorunu, üslup sorunu var. Bir de son zamanlarda her şeyi bilen gazetecilerimiz çoğaldı. Spor karşılaşmasından ekonomiye, belediye yönetimden dış politikaya bilmedikleri, ahkam kesmedikleri konu yok" ifadelerini kullandı. 

GAZETECİ TARAFSIZ OLMAZ

AMA AHLAKLI OLMALIDIR

Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş da Medyada Gerçekler ve Muhalif Medya konulu konuşmasında mesleğimiz adına çok önemli mesajlar verdi. Kurdaş'ın "Gazeteci tarafsız olmaz, tarafsızım diyen yalan söyler. Gazeteci tarafsız olmaz ama mutlaka ahlaklı olmalıdır" sözleri alkış aldı.