2009'da bu yana Türkiye'deki pek çok tiyatro üreticisiyle birlikte yanıtını aradığımız bir soru aslında, yerel yönetimler ile kurulacak tiyatro ilişkisi sorusu. Bir çok belediye kendi tiyatrosunu yapma meselesini, en iyi ihtimalle bir kaç profesyonel kadrosuna alarak gerçekleştirse de çoğunluğundaki durum, bir yönetmen(Eğitmen) istihdam ederek amatör oyunlara yönlenme. Üstüne özellikle Sema Pekdaş döneminde uzunca düşündüğümüz bir soruydu bizim de. Belediyelerin profesyonel bir yapı kurması ve bunun özerkliğini sağlaması nasıl mümkün olabilirdi diye epey tartıştık. Mevcut yasalarla çok zor bir iş açıkçası. Bu yüzden de prodüksiyon tiyatrosu üstüne yönelmeye karar verdik. İlk denememiz bence tüm ülkeye örnek olabilecek nitelikteydi. Biraz bahsetmek isterim. Kentimizde üretim yapan 12 tiyatro topluluğundan yönetmen istedik. 6 ayrı grup belirledik. Karataş'lı kadınlar, Agora'lı çocuklar, Roman gençleri, Konak Belediyesi kadın futbol takımı, İzbel çalışanları, Konak Belediyesi temizlik işçileri.

Bu gruplarla istedikleri oyunları çalışabileceklerini söyleyerek, repertuar kurulunun, oynayan ve yönetenlerden oluşmasını sağlamaya çalıştık. Bu örnekleme çok sonraları kendini farklı biçimlerde başka belediyelerde de gösterecekti. Komşumuzun, mesai arkadaşımızın sahneye çıkmasını ve tiyatroların bir arada üretim yapmasını sağladık. Yetinmedik daha sonra bir Merbel (Konak Belediyesi şirketi) prodüksiyonu olarak, Oyuncusundan, teknik personeline hatta yer göstericisine kadar profesyonel olarak istihdam ettiğimiz bir oyun ortaya çıkardık. "Günlük müstehcen sırlar" bu da bizim prodüksiyon tiyatrosu denmemizdi. Her birinden ayrı sonuç aldık. Seyirciye ulaşma konusunda neredeyse hiç sıkıntı yaşamadığımız oyunlardı. Malum bazen yerel yönetimlerin en kolay yaptığı şey, "ünlü" oyuncuların, oyunlarını kentine sunmak. Çünkü bu onları rahatlatıyor. Seyirci kaygısı olmuyor, harcanan bütçe karşılığını buluyor gibi gözüktüğünden sorgulanmıyor.

Oysa ki temel olan, kentin tiyatro üretimine katkı sağlayabilmek ve bu üretimin niteliğinin artması için, üreticilere güven verebilmektir. Kentin bağımsız tiyatro üretimini için, sanatsal olarak gelişmesi için hareketlendirmek zorunda olduğunuz şey bu dinamiktir. İzmir'in tiyatro üretimi, bu ülkenin yüz akıdır neredeyse. Onlarca başarılı tiyatro bu kenti, ülkedeki festivallerde hatta dünyadaki bir çok yerde temsil etmektedir. Mesela bu yazı öyle demlenmiştir ki bu köşeden taşacak seviyeye gelmiştir.

Şimdi önümüzdeki iş şu; Kentin tiyatrolarının bağımsız, özgür üretimini desteklemek ve seyircinin özel bir tiyatrodan seyredemeyeceği oyunları üretecek, köyleri, mahalleleri kendine sahne belirleyecek bir şehir tiyatrosunu kurmak.