Tarihi seçim yaklaşıyor, milletvekili aday adayları yola çıktı.

‘Güçlüler’, ön sıralarda yer alabilmek için genel merkez cephelerinde savaşıyor…

Listeye giremeyeceğini bilen ‘güçsüzler’, “İsmim duyulsun yeter, yeni dönemde bize de yer düşer” diyor…

Allah arttırsın, aday adayı bolluğu, ‘demokrasinin gereği’ diye sunuluyor…

*

Bu girişi, adaylık mevzusunu önemsizleştirmek için değil aksine çok önem verdiğim için, geleceğe dair umut yaratmayan listeleri görmekten bıktığımız için, meclisteki ‘nitelikli insan’ azlığına üzüldüğüm ve adayların tabandan değil tepeden belirlenmesine karşı olduğum için yaptım!

*

Aday adayları, nasıl aday haline gelecek, onlarca isim nasıl elenecek bilemiyorum ama ben de iki aday adayımı sizinle paylaşmak istiyorum.

Biri CHP’den, aday adayı ‘olmayacağını’ açıkladı; çok üzüldüm…

Diğerinin ismi TİP için geçiyor, çok isterim…

Her ikisi de hukukçu…

*

Murat Aydın’ı ilk defa üniversite yıllarımda gazetelerden, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunun TCK’dan çıkarılması için Anayasa Mahkemesi’ne başvuran, bu yüzden de sürgünlere ve baskılara maruz kalan hâkim olarak tanıdım.

Yıllar sonra İz Gazete’de (MURAT AYDIN’IN YAZILARININ TAMAMI) kesişti yollarımız… Köşe yazarımız olduğu için her zaman iletişim halinde kaldık, yazılarından çokça beslendim, karşılıklı sohbet etmekten hep keyif aldım.

Hayatımda gördüğüm en gerçekçi, vicdanlı, temiz ve donanımlı insanlardan biri… Sadece dilinde değil, yaptığı işlerde de bunları gösteren bir hukukçu ve siyasetçi…

İzmir yerel siyasetine çok kısa zamanda kendini kabul ettirdi. Önce Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi, sonra Büyükşehir Belediye Meclisi CHP Grup Başkanvekili seçildi. Kısa süre önce, CHP İzmir İl Başkanlığı için ismi güçlü şekilde geçen iki kişiden biri oldu.

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nde CHP Grup Başkan Vekili olduktan sonra Meclis’in havasını değiştirdi, siyaset yapma tarzı ve üslûbu ile örnek oldu…

Çoğu zaman sakin ama sakinliği zayıflık olarak görülmeye başlandığında da ‘kimseyi kırmadan’ elini masaya sertçe vurabilen bir profil çizdi… Tunç Başkan’ın yanına çok yakıştı…

Hukukun yerle bir edildiği, adaletin terazisinin şaştığı bu düzeni değiştirmek gibi büyük bir sorumluluğu olan yeni dönemin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne de eminim çok yakışacaktı ama olmadı! Aday adayı olmayacağını açıkladı.

Çünkü 11 Mart’ta, CHP Genel Merkezi, parti örgütlerine MYK tarafından alınan bir kararı duyurdu. Bu duyuruda; belediye meclisi üyelerinin milletvekili adaylığı için görevlerinden istifa etmemeleri yönünde ‘tavsiye kararı’ alındığı belirtildi.

Murat Aydın, biraz sitemli ama çokça sorumlu davranarak bu tavsiye kararına uyacağını ve aday olmayacağını açıkladı.

O açıklamadaki kelimeleri seçme kabiliyetiyle bile siyasette nasıl bir fark yarattığını ve yaratabileceğini gösterdi.

TBMM çok önemli bir hukukçuyu kaybetti.

Ancak iktidar değiştikten sonra da kendisine etkin görevlerde ihtiyaç duyulacağına eminim.

Yolu açık olsun…

*

Bir diğer isim…

Önceki dönemin İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel…

Başkan Yücel’i gazeteci olduktan sonra bizzat sahada tanıdım.

Örgütlenince neler başarılabileceğini tüm İzmir’e defalarca gösterdi. ‘Kazanılamaz’ denilen İzmir Barosu seçimlerini iki kez büyük farklarla ‘Çağdaş Avukatlar’a kazandırdı.

Özkan Başkan, müthiş bir ekiple, İzmir’in sesini en kritik anlarda Türkiye’ye duyurdu.  

Önüne çıkan ‘barikatları’ bir bir yıktı, o barikatları yıkamadığı günlerde de tarihe not düştü, tutum aldı, önümüzü aydınlattı. Her konuşmasında “Kral çıplak” diye haykırmaktan asla vazgeçmedi.

YSK, 2019’da İstanbul seçimini iptal edip yenileme kararı aldığında İzmir Barosu, Türkiye’de o akşam CHP örgütlerinden bile hızlı harekete geçti, onlarca avukat ile birlikte Demokrasi Nöbeti başlattı. Şüphesiz bu nöbet çok büyük bir domino etkisi yarattı Türkiye’de…

Ancak…

Günü gününe takip ettiğim için dün gibi hatırlıyorum; ilk 4 gün o nöbete, ne belediye başkanları ne CHP’nin bugünlerde milletvekili olmak isteyen il başkanı ne ilçe başkanları ne de mevcut milletvekilleri katılmadı.

Belki bir iki isim, o da belki!

Öyle ki Özkan Yücel, 4’üncü günün sonunda çağrı yapmak zorunda kaldı; “Yerel yöneticilere sesleniyorum, bugün birlikte olmazsak, İstanbul’da başımıza gelen, yarın Türkiye’nin her yerinde gelecek”  dedi.

Karşılık buldu çağrısı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer 5’inci gün geldi.

CHP’nin o dönemki hukukçu il başkanı hiç yoktu.

*

Sadece bu mu?

Özkan Yücel, AKP iktidarının Metin Feyzioğlu’nu kurtarma operasyonu olan ve avukatları bölmeye çalışan ‘çoklu baro’ garabetine en üst perdeden, en örgütlü biçimde karşı çıkan başkanlardan oldu… Ankara’ya kadar ekibiyle birlikte yürüdü. Ablukayı mücadeleyle yıktılar… Umudu büyüttüler, direncimizi arttırdılar…

Türkiye Barolar Birliği’nde Metin Feyzioğlu’na karşı kazanılan zaferde de İzmir Barosu kesinlikle öncü oldu… Şahidim ki Özkan Başkan, bir kelime eksik söylemedi, bir adım geri durmadı…

*

Hatırlayın; pandemi döneminde AKP’liler ‘lebalep’ kongreler yaparken milli bayramlarımızın olduğu günlerdeyse sokağa çıkma yasakları ilan edildi. Tüm Türkiye’de en güçlü sesi İzmir Barosu yükseltti. Pandemiyi bahane eden iktidarın, cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığını asla kabul etmediler. Onlarca avukatla sahaya indiler…

*

Hakları için mücadele eden, ‘İstanbul Sözleşmesi uygulansın’ diyen kadınlar kentin göbeğinde polisler tarafından farklı tarihlerde defalarca dövüldü. Abartısız söylüyorum, ‘kadına şiddete karşı mücadele eden kadınlar’ dövüldü! Ters kelepçelerle gözaltına alındılar... Orada da Özkan Yücel ve Baro yönetimindeki avukat arkadaşları vardı…

Bugün yeniden milletvekili olmaya çalışan CHP’li vekilleri hiç görmedik desem haksızlık etmiş sayılır mıyım? Vallahi de billahi de sayılmam!

*

Özetle; siyaset kapalı kapılar ardında yapılınca anlamlı olmuyor, sokakta halk için yapılınca ve yaşamı iyiye doğru dönüştürmeyi hedefleyince ise iz bırakıyor!

***

EMİNİM; Samimiyetle mücadele eden Murat Aydın ve Özkan Yücel gibi başkaca isimler de vardır.

UMARIM; Aday Belirleme Komisyonları, neyi belirlediklerinin farkındadırlar.

DİLERİM; Ahbap-çavuş ilişkisi ile yakasına milletvekili rozeti takılacak olan isimleri bir 5 yıl daha sırtımızda taşımak zorunda kalmayız!

HİÇ ŞÜPHEM YOK; Umutlarıyla ve iyiden iyiye özlemleriyle oynanan toplum, yeniden hayal kırıklığına uğrarsa bu kez herkesi birden sırtından atar!