Bir önceki yazımda “…kimilerine göre ‘delilik, şımarıklık’ kimilerine göre ise ‘vardır tilkinin bir bildiği’ şeklinde ifade edilen bu adaylık açıklamasının ne anlamı olabilir?” diye sormuş ve tek cevap olarak şöyle yanıtlamıştım:

“Adayım çünkü; Çiğli’yi 3 yılda müthiş bir yere getirdim. Benden daha başarılı Belediye Başkanı yok. Ben artık Çiğli’ye sığmıyorum. Biraz da İzmir’de fırtınalar estireyim. Kazanamasam bile pozisyon kapayım. Ben zaten hep parti içi rekabetten büyüdüm. Şimdi kongre falan da yok. Parti içinde kutuplaşmayı bu kez buradan başarırsam, bir kez daha yelken açarım, rüzgâr toplarım ve belki de kendimi başka başka yerlere taşırım”


'Sevgili CHP’liler, iktidarı unutun; şimdi parti içi kavga zamanı!' yazısını okumak için tıklayınız


Edindiğim bilgiye göre; ‘garp cephesi’ni en çok bu cevap ‘sinirlendirmiş’

Kimilerine göre; ‘kişisel husumet’ nedeniyle yazılan ilk yazımın yankı uyandırmasının sebebi işte tam da budur: Kişisel değil, somuttur. Evet, çokça yorum içermektedir ve taraflıdır. Ancak bu yazıyı yazan kişi hiçbir zaman ‘tarafsız’ olduğunu da iddia etmemiştir.

Yine özetle; teamüllerde olmamasına, seçimlere 2 aya yakın süre olmasına rağmen, basın aracılığıyla adaylığını açıklayan ‘fırtına başkan’ın, başkan olduktan sonra çok değiştiğini yazmıştım.

Sanırım bu da biraz sert gelmiş.

Burada bir düzeltme yapayım: Evet, çevresi ve alışkanlıkları çok değişti ancak siyaset yapma şekli değişmedi.

Yani ‘Garp cephesinde yeni bir şey yok’*

Bir ‘siyasi deha’ olarak; parti içerisine ‘tarafınızı seçin, taraflar belirginleşsin ve bu taraflardan birinin başında ben olayım’ çağrısından başka bir şey değildi adaylık açıklaması. Ve anlaşılan, işler planlandığı gibi gitmediği için ise, bugünden itibaren şimdilik (!) bu iddiadan vazgeçmenin türlü yöntemleri denenecek.

**

Gelelim yazının son kısmına: “CHP İzmir’in önüne pimi çekilmiş bomba atıldı. Parti, partili bir Belediye Başkanı tarafından yeniden iç çekişmelere çekilmek isteniyor. Ne yapmak lazım? Kim ne yapacak? Durup dururken parti içi ateşi körükleyen bu oyunu kim bozar?”

Bu oyunu, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel bozmalıydı. Açıkçası şimdiye kadar iyi bir sınav vermedi. Gümrükçü, grup başkanvekilliği adaylığını basına açıkladı. Sonrasında Gümrükçü’nün adaylığını destekleyen iki açıklama daha basına yapıldı. Ne zaman ki bu açıklamaların parti içi çekişmeyi yeniden canlandıracağına dair ‘karşı’ bir açıklama geldi; İl Başkanı Deniz Yücel, Belediye Başkanları ve meclis üyelerine, bu çıkışların parti suçu olduğunu söyledi ve bundan sonra basın önünde konunun tartışılmamasını istedi.  Bakalım ilk açıklamayı yapan Gümrükçü, bugün saat 11’deki canlı yayınında Yücel’in sözünü dinleyecek mi?

Bu oyunu; yerel seçimlerde oyunu CHP’ye veren ve daha iyi belediyecilik bekleyen Çiğlililer bozar. Döner başkanına ‘Ne yapmaya çalışıyorsun, bunca derdin sıkıntının içerisinde nereye gidiyorsun. Önce ilçenle ilgilen, biz seni bunun için seçtik’ der.  

Bu oyunu; ‘Sen zaten belediye başkanısın. İşinin başından aşkın olması lazım... Bizim içerimizde grup başkanvekilliğini becerebilecek kimse yok da, bir sen mi yeteneklisin” diye düşünen belediye meclis üyeleri bozar.

Bu oyunu, 23 yıllık ‘fırtına’ Konak Belediye Başkanı Abdül Batur bozar. Çünkü Batur, geçen yıl da grup başkanvekilliği seçimleri gündeme geldiğinde grupta ‘Tunç Başkan kiminle çalışmak isterse, biz de o ismi desteklemeliyiz. Bunun doğrusu budur. Gündemimizde kente hizmet etmek dışında başka bir şey olmamalı’ çıkışıyla olası tartışmaları kapatmıştı. Çünkü Abdül Başkan, rekabet edilecekse de bunun tek yolunun kavga etmek olmadığını bilecek kadar tecrübeli bir ‘deha’.

Kaldı ki Abdül Batur, art arda basına yapılan açıklamalardaki çıkışın asıl hedefinin, kendisinin mevcut pozisyonu olduğunu herkesten önce fark edecektir.

Kaldı ki Abdül Batur, müziğin değiştiğinin, dolayısıyla dansın da değişmesi gerektiğinin farkındadır. Milyonlarca yurttaş, yerel yönetimlerde başarılı olunarak; ilk genel seçimde iktidarın değişmesine odaklanmışken, halkın duygu ve özlemlerini öncellemeyen hiçbir siyasi hareketlenmenin başarı şansı olmadığını da çok iyi bilmektedir.

Ez cümle; Garp Cehpesinde Yeni Bir şey Yok* “1929 yılında Erich Maria Remarque tarafından kaleme alınmış, şovenist duygularla insanların canının nasıl yok sayıldığını anlatan, ezilenlerin gücü eline geçirdiğinde ezme isteğini gözler önüne seren, savaşın anlamsızlığını ve zihinlerin nasıl tahribata uğratıldığını ortaya koyan savaş karşıtı eserdir”

Ne CHP Genel Merkezi, ne CHP’ye oy veren milyonlarca yurttaş; hayat pahalılığının, geçim sıkıntısının, 20 yıllık iktidarın zapturaptının yerine parti içi yarışların konuşulmasını istememektedir.

Kimse; kavga, gürültü, çekişme ya da ‘savaş’ istememektedir.

Tamtamları çalmaya başlayan da pişman olmuştur ve zannımca aday olamayacaktır.