Geçtiğimiz hafta sosyal medya yukarıdaki başlıkla yapılan paylaşımlarla ‘yıkıldı’. Bir kadının yaptığı paylaşımın ardı arkası kesilmedi. İnanılmaz bir yaratıcılık diyemem çünkü yaratıcılığa gerek yoktu aslında. Doğduğumuz andan itibaren bize atfedilen kalıpların, bizden beklenen davranışların öznesini değiştirdik sadece. Sonuç etkili oldu.

Paylaşılanları okudukça aklımıza yenileri geldi. ‘Bitmiyordu.’ Bitmez de. Saçımızın telinden oturuşumuza, kahkahamızdan seçeceğimiz -seçmek zorunda bırakıldığımız- mesleklere, şoförlüğümüzden cinselliğimize, ev işleri sorumluluğumuzdan politik duruşumuza kadar ‘bizi biz yapan’ her şeyin erkek egemen sistem dediğimiz, kadını erkeğin karşısında aşağı derecede konumlayan ideoloji tarafından belirlendiği açığa çıktı bir kez daha!

Trajik- komik bir şeydi hissettiğimiz bunları okurken yazarken… Acı bir gülümseme oturdu yüzümüze. Ne kadar çok aşağılanıyor, yok sayılıyor, küçümseniyorduk… Ne kadar çok mücadele ediyorduk, var olmak, görünür olmak, yaşamak için… Nerde, ne zaman, hangi sınıftan olursak olalım kadın olarak dünyaya gelmek yeterli ‘yerimizi bilmemiz’ için.

Peki, bu kampanyaya verilen tepkiler nasıldı? Kadem’in yaptığı açıklamayı hepimiz gördük, duyduk. Şaşırdık mı? Hayır. Kadın cinayetlerine, kadına yönelik şiddete karşı tek kelam etmeyen Kadem, canhıraş ‘esefle kınadı’. ‘Kına yaksın’ dersem ayıp etmiş olur muyum?

Başka kimlere şaşırmadık? ‘Dünya yıkılıyor. Siz neyin derdindesiniz? Hem biz karımızı dövmüyoruz. Salata da yapıyoruz. Feminizm, küçük burjuva ideolojisidir.’ diyen ‘solcu’ erkeklere tabii ki.

Sosyal medya sallanırken bizimle, kadınlar öldürülmeye devam etti. Çocuklar istismar edildi. Lgbti+’lara saldırıldı. Kadınların meclisteki iradesi olan Leyla Güven bir kez daha tutuklanıp cezaevine kondu.

Anlamıyor musunuz? Kadına ‘saçı uzun aklı kısa’ denmesi sebeptir, kısa saçlı Leyla Güven’in vekilliğinin düşürülerek cezaevine konmasına. ‘Kızını dövmeyen dizini döver’ anlayışıdır, sokak ortasında katleden kadını! ‘Kadınların aklı siyasete ermez’ derseniz, Meclis’teki erkek güruhu çıkarıverir çocukları tecavüzcüyle evlendiren yasaları. ‘İbne’ diye küfür ederseniz, sırf eşcinsel olduğu için bir bardak çay içemez gencin biri.

Farkı yok; solcu, muhalif, eşcinsel, Ermeni, Kürt, Alevi, kadın, emekçi, trans, feminist olmamızın ‘erk’in nezdinde.  Onun derdi hepimizle. Bizler de içimizden birilerini yok sayarak, aşağılayarak, ötekileştirerek, şiddet uygulayarak erk’in ekmeğine yağ sürüyoruz.

Lgbti+’lar, Kürtlerle de ilgili ayrımcılığı deşifre eden kampanyalar var. Destek verelim hepsine derim. Yüreğimiz, vicdanımız bizi gerçek eşitliğe götürsün!