“Üniversiteler toplumun beyni, yargı ise vicdanıdır. Bu açıdan hukuk fakülteleri, akıl ve vicdanın birlikte yoğrulduğu yerdir; böyle olmak zorundadır. Bizim; gereksiz tartışmaların ötesinde huzur içinde akademik çalışma yaparak bilgi üretip toplumu ileri taşımamız gerekir.”

Bu cümleler, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hukuk Fakültesi’nin en kıdemli akademisyenlerinden Prof. Dr. Muhammet Özekes’in 2019 yılında kamuoyu ile paylaştığı yazısına ait…

2019 yılında hiçbir ihtiyaç ve talep yokken İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Refik Korkusuz’un DEÜ Hukuk’a tepeden dekan olarak indirilmesinin ardından Özekes açıklama yapmış ve yapılan atamanın; fakülteye uzun süre telafisi güç kurumsal zararlar vereceğini, hangi açıdan bakılırsa bakılsın atamanın kamu yararı ve kurumu ileri götürecek amacı bulunmadığını vurgulamıştı.

***

Özekes’in öngörüleri fazlasıyla tutmuş olmalı ki; 2 Şubat tarihinde DEÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’yle ilgili yazdığım yazının ardından DEÜ Hukuk’la ilgili de onlarca mesaj aldım.

Bundan sonraki satırlarda; Türkiye’nin en önemli hukuk fakültelerinden birinin getirildiği noktayı, akademisyenlerin yaşadığı sorunları ve skandal kadrolaşma iddialarını okuyacaksınız…

***

DEÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Refik KORKUSUZ…

2015-2019 yılları arasında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığı yapmış ve 2019’un Eylül ayında DEÜ Hukuk’a dekan olarak tepeden indirilmiş…

İddiaya göre; DEÜ’ye gelirken ‘elinde bir liste varmış’ ve yakın çevresine “DEÜ’yü ‘temizlemeye’ geliyorum” demiş…

Bu iddiayı doğrulatmak şimdilik mümkün değil ancak 3 Şubat’ta Evrensel Gazetesi’nde Dilek Omaklılar ve Eda Aktaş imzasıyla çıkan haberde dekan Korkusuz’un aynı anda 17 idari görevi birden yürüttüğünü, 3 anabilim dalında başkanlık yaptığını, Adalet Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü’ne vekaleten getirildiğini okuduk… Peki bu neden önemli? İşte tam da DEÜ’yü ‘temizlemek’ için önemli…

Ayrıca Refik Korkusuz’un İzmir’de tam zamanlı çalışıyor olmasına rağmen, baroları bölmek için iktidar tarafından kurulan yandaş İstanbul 2 Nolu Barosu’na kayıtlı bir avukat olduğunu ve bu baronun pek çok etkinliğine katıldığını belirtmekte de fayda var…

Şimdi gelelim Korkusuz’un dekanı olduğu DEÜ Hukuk’taki ‘adaletsizlik’ iddialarına…

***

Prof. Dr. İkbal Sibel SAFİ… DEÜ Hukuk Dekan Yardımcısı, Kamu Hukuku Bölümü Başkan Yardımcısı, Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı Başkanı, Fakülte Kurulu Üyesi, DEÜ Senato Üyesi, Kadın Hakları ve Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü….

AKP’nin eski İstanbul Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı Dış Politikalar Kurulu Üyesi İsmail Safi’nin akrabası olduğu belirtiliyor…

İddiaya göre; 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından kapatılan Gediz Üniversitesi’nde bir dönem mülteci ve devletler hukuku uzmanı olarak çalışan Sibel Safi, DEÜ’ye Ticaret Hukuk Anabilim Dalı’ndan alınmak isteniyor ancak gelen tepkiler üzerine başvurudan vazgeçiliyor… Ancak birkaç ay sonra Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı’nda kadro açılıyor ve buradan alınıyor.

‘Norm kadro’ gerekçesiyle hiçbir kürsüye asistan alınmazken Sibel Safi için asistan atanıyor…

Ayrıca Dr. Öğr. Üyesi Serkan Ekiz’in elinden uzmanlığı bulunan dersler alınıyor ve ihtiyaç yokken kadroya girmesi sebebiyle kendisine alan yaratılmak istenen Sibel Safi’ye uzmanlığı bulunmayan dersler verdiriliyor... Bu konu ile ilgili dava açıldığı ve davanın halen görülmekte olduğu ifade ediliyor... Ayrıca Serkan Ekiz’in anabilim dalı başkanlığının hukuka aykırı şekilde elinden alınmasına karşı açmış olduğu davayı da kazandığını söylemek gerekiyor...

***

Doç. Dr. Sezgi Öktem Songu... DEÜ Rektörlüğü Kurum Arabuluculuk Komisyonu Üyesi, DEÜ Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Değerlendirme Komisyonu Üyesi, DEÜ Mevzuat Değerlendirme Komisyonu Üyesi…

2018 yılından bu yana Rektörlük ve Hukuk Fakültesi’nde pek çok idari görev üstlenmiş…

Ekim 2019-Ocak 2022 arasında Rektörlük Hukuk Müşavirliği yapmış…

2019-2021 arasında fakülte dekan yardımcılığı görevinde bulunmuş…

İddiaya göre; 2007 yılında doktorasını veren ve 2021 yılına kadar doktor öğretim üyesi olan Songu, 2021 yılında akademik doçent unvanını alır almaz idari doçent unvanına da layık görülmüş…

Oysa fakültede kendisinden önce ve kendisiyle birlikte kadro bekleyen diğer 6 doçent unvanlı doktor öğretim üyesine idari doçentlik kadrosu açılmaz iken Refik Korkusuz'un dekan yardımcılığını ve Nükhet Hotar’ın hukuk müşavirliğini yürüttüğü süreçte Songu’ya kadro ilan edilmiş…

Örneğin, Hukuk Fakültesi’nde 4,5 yıl önce akademik doçent unvanı alan Doç. Dr. İrem Karakoç, idari doçent kadrosu ilan edilmediği için halen doktor öğretim üyesi olarak çalışmaktadır...

Doçent kadrolarındaki liyakate aykırı ilanların yapılması sorunu, aynı zamanda Eğitim-İş Sendikası’nın yıllık raporlarına da yansımış...

***

Araştırma Görevlisi Dr. Yakup ÖZKAYA… DEÜ Kamu Yönetimi’nde yüksek lisans ve doktora yapmış…

İddiaya göre; DEÜ Adalet Meslek Yüksekokulu’nda (MYO) Yakup Özkaya için adrese teslim kadro ilanı çıkıyor… İlanda ‘klavye eğitimi sertifikasına sahip olmak’ gibi niteliği belli olmayan bir sertifika şartı aranıyor…

Adalet MYO’nun Müdürü olan Prof. Dr. Serkan Ayan bu özel şartı ilana yazamayacağını söyleyince baskı görüyor ve istifa ettiriliyor... Bunun ardından Dekan Refik Korkusuz müdür vekili olarak atanıyor… Yakup Özkaya’nın çok yakında atamasının yapılması bekleniyor…

***

Av. Deniz ERGENE…. İzmir Barosu’na kayıtlı avukat… DEÜ Tıp Fakültesi Dekanı Oktay ERGENE’nin kızı…

İddiaya göre; Deniz Ergene için DEÜ’de ilk önce Milletlerarası Özel Hukuk Anabilim Dalı’ndan bir ilan çıkıyor… Tahkim Merkezi kurulacağı ve Ergene’nin bu konuda uzman olduğu belirtilerek ataması talep ediliyor... Fakültedeki akademisyenlerle yapılan bir toplantıda rektörlüğün dışarıdan atanacak bu kadroyu çok istediği, eğer kimse ses çıkarmazsa Tıp Fakültesi’nden 3 kişilik kadronun Hukuk Fakültesi’ne geleceği de belirtiliyor…

Çok açık biçimde hukuk fakültesine ‘rüşvet’ teklif ediliyor... Ancak sert şekilde karşı çıkılıyor… Onlarca akademisyenin kadro beklediği yere dışarıdan birinin atanacak olması kabul görmüyor…

Bunun ardından başka bir toplantı daha yapılıyor ve akademisyenler bu baskı karşısında, söz konusu kadronun Tıp Fakültesi Dekanının kızı Deniz Ergene için mi istendiğini soruyor… İddiaya göre, hukuk fakültesi yönetimi, kadronun Deniz Ergene için verildiğini kurullarda ve akademik toplantılarda açık şekilde defalarca dile getiriyor…

***

Tüm bu gelişmeler yaşanırken; 2005 yılında okulu birincilikle bitiren ve 2005-2021 yılları arasında DEÜ Hukuk’ta görev yapan Dr. Arş. Gör. Direnç Akbay; uğradığı hakaret, tehdit ve mobbing sonucu istifa ederek İzmir Ekonomi Üniversitesi’ne geçiyor…

Bu fırsatı kaçırmayan dekanlık ve rektörlük, Deniz Ergene için bu kez Ticaret Hukuku’ndan kadro açıyor…

Bu alanda bir kadronun açılması da önemli çünkü Direnç Akbay’a mobbing uyguladığı iddia edilen kürsü başkanı Prof. Dr. Ahmet TÜRK hakkında soruşturma açılıyor ve daha önceden de benzer cezalar aldığı için devlet memurluğundan atılma, üniversiteden ihraç edilme gibi ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalıyor… Yani kurtuluşu için tamamen dekanlığın kontrolünde hareket etmesi gerekiyor…

***

Tabii bu sırada ilginç bir şey yaşanıyor… Deniz Ergene için açılan kadro ilanına şartları uyan ama dekanlığın başvuracağını öngöremediği, deniz ticareti hukukundaki çalışmalarıyla tanınan Arş. Gör. Dr. Doğuş Taylan Türkel de başvuruyor… Ancak muhtemelen başka örneklerde olduğu gibi, kurum içerisindeki bu başvuru da ‘soruşturma açmak’ gibi bahaneler ile engellenecektir… Böyle bir yola gidilmesi ise adalete bir hançer daha saplayacak ve DEÜ Hukuk’taki çalışma barışını büsbütün bozacaktır.

***

Tüm bu bilgiler, duyumlar, iddialar derhal araştırılmalıdır… Kimlerin kamuyu zarara uğratma pahasına kayırmacılık yapmak istediği ve tabii ki en önemlisi DEÜ Hukuk’ta okuyan her bir gencin geleceği için ‘gerçekler’ ortaya çıkarılmalıdır… Bu yüzden fakültenin tüm toplantı tutanaklarının incelenmesi, akademisyenlerin ifadelerinin alınması, soruşturmaların başlatılması ‘kamu yararı’ adına elzemdir…

Çünkü liyakat değil sadakat kadrolaşmasıyla üniversiteyi dönüştürmek, hukuk sistemini dönüştürmektir… Çünkü DEÜ Hukuk Fakültesi, harcanıp yok edilmesi göze alınabilecek bir yükseköğrenim kurumu değildir... Çünkü herkes her şeyi bilirken ve hatta direnç de gösterirken, hukuksuz işlere imza atanların ‘Arkamızda rektör var, dekan var’ rahatlığında olması kabul edilemez bir gerçekliktir.