Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mehmet Nuri Ersoy, İzmir’de Çeşme Projesi’ni anlattı.
Bakan “Bölgede amcalar ile konuştum, inekleri bile biliyorum” dedi, ‘Projeyi açıklayacağım’ dedi ama eskiden anlattığı turizm masallarının dışında bir şey söylemedi.

Çevreciler, ekolojistler ve meslek odaları bu projeyi “İzmir’in Kanal İstanbul’u” diye adlandırıyorlar, “Çeşme Turizm Projesi altında anlatılan sadece bir masaldır, bu projenin temelinde Çeşme’yi ranta açıp arazileri vahşi beton sermayesine satmak betonlaştırmak vardır” diyorlar.

Ersoy’un açıklamaları projeyi bir rant-talan projesi olarak görenleri pek tatmin etmedi. Sayın Bakan’ın en büyük handikabı, söz ve vaatlerine kimsenin güvenmemesidir. “iktidar bugüne kadar bu memlekette büyük müteahhitlerin, vurguncuların, rantçıların çıkarına olmayan hangi projeyi gerçekleştirdi ki, Çeşme’de halkın, memleketin yararına olacak bir proje gerçekleştirsin?” düşüncesi hakim.

Gerçekten de öyle. Tüm ülkeyi yandaş müteahhitlere rant kapısı yapanların, Çeşme’de iyi bir iş yapacaklarına kaç kişi inanıyor? Bölgedeki CHP’li yerel yönetimler kısmi olarak bu projeyi destekliyorlar. Yerel yönetimler kendilerinin 2-3 küçük beklentileri yerine getirildi veya bunun için söz verildi diye projeyi gözü kapalı destekleyerek ülke genel muhalefet anlayışına aykırı bir siyaset sergiliyorlar.

Gavur İzmir olarak gördükleri için İzmir’de tüm büyük projeleri engelleyen, geciktiren, önüne taş koyan bir iktidar İzmir ve Çeşme için neden iyi bir şey yapsın?
Hadi iyi bir proje oldu diyelim, iktidara hiçbir siyasi getirisi olmayacak, bölge halkını oy verme açısından hiçbir şekilde değiştirmeyecek bir projenin neden peşinde koşsunlar?

“Ülke ekonomisi için çalışıyorlar” diyeceksiniz.
Ülke ekonomisini düşünen bir yönetim önce Çeşme’deki, Urla’daki otelleri bir doldursun. Bunlar yüzde 20-30 kapasite ile çalışıyorlar. Şu anda Çeşme’de birçok otel (Sheraton, vb.) içten yıkılıp 10 katlı 1+1 rezil-danslara dönüştürülüyor. Bırakın Çeşme’yi “Ülke ekonomisi” için Kanal İstanbul’u yapıyoruz dediler, Arapları, kendilerini zengin ettikleri bir rant çarkı ortaya çıktı, hangi ülke ekonomisi?

Sayın Bakan “Çevre halkının görüşü alındı, köylere kadar gezdim, köylü amcalarla da tanıştım, ineklerine kadar biliyorum” diyor. Ayrıca iyi pazarlamacıların kullandığı “havuç sallama” taktiğini de kullanıyor. “Biz bu projede Cumhuriyet-Atatürk Köyü’nün etrafına 30 bin sakız ağacı dikeceğiz” diyor. Bölge halkının Atatürk’e ve sakız ağacına karşı hassasiyetini reklam malzemesi olarak kullanıyorlar. “Nasılsa Atatürk’ün mirası Atatürk Orman Çiftliğini talan ettiğimizi unutmuşlardır” diye düşünüyorlar herhalde. AOÇ’i yok edenlerin Çeşme’de “Cumhuriyet Atatürk köyü kuracağız” masalına inananlar da oluyor.

Hangi köylü oturacak bu tanesi 20 milyon TL’lik Atatürk - villa köyünde?

Turizm Bakanı Ersoy bugün yaptığı açıklamada sürecin tamamen şeffaf yürütüldüğünü söylemiş, nasıl bir şeffaflık bu? Gerek yerel yönetimlerin gerekse de yöre halkın, meslek odalarının, sivil toplum kuruluşlarının, ekoloji örgütlerin üç senedir sürdürülen Çeşme Turizm Projesinden hiçbir haberleri, bilgileri yok. Planlamanın tamamen dışında bırakıldılar. Yerel yönetimlere bile ilk defa 21 Kasım 2021’de dar kapsamlı bilgi verildi.

Çeşme Turizm Projesi sadece İzmir’in ekonomik çevreleri konuşulabilecek bir olay değildir. Onlara bile şeffaf bir bilgi verilmişken “Halkın ve tüm çevrelerin katılımı ile şeffaf bir süreç yürüttük” demek bu projenin sadece arka plandaki rantı gizlemek için bir algı yaratma operasyonu olduğu hemen görülmektedir.

Süreç kesinlikle şeffaf yürütülmemiştir.

Zaten Turizm Bakanı da proje için sadece İzmir Ticaret Odası’na teşekkür etmiştir.

Sayın Bakan’ın şeffaf proje açıklamasında önemli ipuçları var:“Akıllı şehir altyapısı kurguladık” diyor. Demek ki buralarda bir yerlere şehirler kuracaklar, bu şehirlerin arazileri kime satılacaktır? Hangi müteahhitler bu alanlarda lüks villalar, “Turistik Otel” kisvesi altında, her biri milyonlara satılacak olan 1+1 rezil-danslar inşa edecektir? Kaç tane villa yapılacaktır? Hangi alanlar, hangi deniz koyları, kıyılar tahrip edilecektir?

Sayın Bakan’ın anlattığı masallar, film stüdyoları, golf sahaları, tenis alanları, ters osmos ile denizden tatlı su elde etme saçma projeleri zaten bildiğimiz, konuştuğumuz şeylerdi. Ters osmos arıtma ile yoğunlaşmış tuzlu suyu denize geri deşarj edecekler. “Elveda oradaki deniz canlıları” demektir bu. Yüzbinlerce dönüm alana 5 tane foto-kapan fotoğraf makinası koymuşlar, bir – iki defa denize dalış yapmışlar ortaya “Çevreyi ve doğal yaşamı etkilemeyecek” diye absürt bir çakma rapor çıkmış.

Sayın Bakan’ın tüm söyledikleri içinde tek bir tane gerçek laf var: “Arazileri 200 adet otel için parsel, parsel satacağız” diyor. İşte bu doğru. Şu sıralarda Çeşme’de otellerin yıkılıp “Rezil-dans” yapıldığı ve milyonlara satıldığı bir dönemde, bahsedilen bu 200 otel arsasında 200 adet nur topu gibi 5-6 katlı “Otel-Rezil-danslar” yükselecektir.

Çeşme kanal projesi İstanbul kanal projesinden hiçbir farkı olmayan bir rant projesidir. Bütün amaçları buradaki kıymetli arazileri ona buna satıp peşkeş çekmektir.

Sayın Bakan Mehmet Ersoy’un turizm projesi açıklaması tam bir hayal kırıklığıdır, Çeşme rant projesine yandaş kazanmak amaçlı algı operasyonudur. Ortada turizm projesi filan yoktur, Çeşme Rant-Talan projesi vardır.