Yılın ilk günleri de hepimiz dileği geçtiğimiz yıldan daha iyi zamanlar geçirmek oldu.

Zor ve kâbus gibi bir seneyi geride bıraktık.

Belki de hiç unutulmayacak bir yıldı.

Her insanın çektiği bir acı oldu.

Ülkece yasa girdik.

Kendimize gelemedik.

İçtiğimiz su bile zordu.

Depremi, seli, ateşi, insanı…

Bunları geride bıraktık geçti diye sevinirken bu sene diğerinden daha iyi olacak mı diye düşünüyoruz.

Peki buna inanıyor muyuz?

İnanması zor ama inanmadan da olmuyor.

Yani umut etmeden de olmuyor.

Nasıl yol alacağını şaşırmış bir yönetim mi desem, eksikliklerini, hatalarını halka yükleyen mi desem ne desem bilemedim.

Varın ona siz karar verin.

Ekonomimizin durumu, hayat pahalılığı, zamlar, geçim sıkıntısı hepsi kapıda bekliyor…

Geçtiğimiz senenin sonun da bir adam AVM’ de 15.000 TL borcu olduğu için intihar ediyor ve ölüyor.

İçim acıdı.

Geride bıraktığı ailesinin acısı sorgulamadan edemiyor insan

Vay halimize dedim.

Kaçıncı yüzyılda, kaçıncı ölüm!

Bu haberlere yansıyan daha görmediğimiz duymadığımız niceleri var.

Hala daha şahane ekonomi içinde yüzdüğümüz Avrupa’nın da bizi kıskandığı iddia ediliyor.

Güler misin ağlar mısın?

Galiba biz göremiyoruz.

Kör mü olduk ne?

Eee…

Gözün   gördüğünü, elini cebine atarken yandığını kim görüyor?