AKP İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, katıldığı bir TV programında, “Zalimi sevemem, zulmü alkışlayamam. Efendi olduğumuz için bu tür haksızlıklarla karşı karşıya kalmayı hak etmiyoruz” demiş…

İçiniz parçalandı değil mi?

***

Bilmeyenler için konuyu kısaca aktarayım…

AKP İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli ve AKP Meclis Grup Başkan Vekili Özgür Hızal’ın da bulunduğu bir grup AKP’li siyasetçi, ne yazık ki İzmir’e hiç yakışmayan koku sorununa ‘sözde’ dikkat çekmek üzere Çiğli İleri Biyolojik Arıtma Tesisi’ne gidiyor…

Ancak özel güvenlik korumasındaki tesise alınmıyorlar… Güvenlikler, tesisin önünde basın açıklaması yapabileceklerini ancak içeriye izinsiz giremeyeceklerini, çok da nazik bir üslupla iletiyor…

Eski milletvekili de olan AKP İl Başkanı ise güvenlikleri adeta provoke etmeye çalışıyor, “Bu ne faşistlik! Biz terörist miyiz? Teröristlerle beraber olanları biliyoruz. Bizi kendileri gibi zannetmesinler” diyerek önce Tunç Soyer’e ve CHP’ye ‘terör’ damgası yapıştırıyor, daha sonra da “Basar geçerim, durduracak mısınız” sözleriyle tesisin içine dalıyor ve kendilerini engellemeye çalışan güvenlikleri de tehdit ediyor…

***

Bu olay medyada ve Büyükşehir Meclisi’nde çokça tartışıldı… Karşılıklı açıklamalar yapıldı…

Ancak AKP İl Başkanı’nın 3-4 güvenliği karşısında görünce yaptığı, “Zalimi sevemem, zulmü alkışlayamam” açıklaması gerçekten pes dedirtti…

Ama yine de Sayın Sürekli, teşekkürü hak ediyor… Çünkü yaptığı açıklama siyasi, sosyolojik ya da kültürel olarak farklı açılardan okunabilse de aslında bizim mesleğe dair de çok önemli 3 veriye işaret ediyor…

***

  1. Kendileri ‘dezenformasyon’ makinesine dönüşmüş bir iktidarın ve temsilcilerinin Meclis’ten Dezenformasyon Yasası çıkarması hepimiz adına çok ama çok tehlikeli! Buna mutlaka dur dememiz gerekiyor…
     
  2. Sahip oldukları medya gücü sayesinde AKP’lilerin söylediği her şeyin bir süre sonra gerçeğe dönüşmesi, ülkeyi yönetme iddiasındaki CHP’nin ‘bağımsız medya’ya dair acilen etkili bir politika geliştirmesinin önemini gösteriyor…
     
  3. Güçlü bir arşiv oluşturarak yeri geldiğinde hafızaları tazelemek ve etkili haberler yapmak için foto muhabirliğinin ne kadar önemli olduğunu, tüm basın kuruluşlarının yeniden hatırlaması gerekiyor…

Çok önemsediğim üçüncü noktaya neden değindim biliyor musunuz? Çünkü; zalimi sevmeyen zulmü alkışlamayan AKP İl Başkanı’nın da yaşadığı bu kentte, asıl zulmü ve zalimi görmek için bir foto muhabirinin ürettiği içerikler yetiyor da artıyor bile…

Buyurun beraber bakalım:

  • İzmir Barosu'nun Çoklu Baro'ya karşı 'Savunma Susmadı Susmayacak ' anlayışıyla yapmak istediği yürüyüş polis tarafından barikat kurulup engellenmeye çalışıldı… Avukatlar oturma eylemi yapmak zorunda kaldı… Aynı avukatlar, Ankara’ya yaptıkları yürüyüşte, kent girişinde engellenmiş ve polisin barikatı içerisinde yağmur altında sabaha kadar bekletilmişti!

     
     
  • Kadınların İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanmasını sağlamak ve sözleşmeyi korumak için Alsancak’ta yapacakları yürüyüş polis tarafından engellendi. 16 kişi darp edilerek gözaltına alındı, ters kelepçe uygulananlar oldu. Kadınlar, ‘emir eri’ olan polis kadınlarla karşı karşıya getirildi! Yerlerde sürüklenenler oldu!




     
  • Boğaziçi Üniversitesi'ne atanan kayyum rektöre karşı Alsancak’ta basın açıklaması yapmak isteyenlere biber gazlı polis müdahalesi gerçekleşti. 2’si avukat 52 kişi gözaltına alındı.

  • Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını İzmir Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde protesto eden kadınlara polis izin vermedi. Biber gazı kullanan polisler kadınları darp etti. Eylemi takip eden bazı gazeteciler polis tarafından durdurularak GBT yapıldı.

  • İzmir'de Suruç Anması’nın 6’ncı yılında Karşıyaka İZBAN durağından Karşıyaka iskeleye yürümek isteyen vatandaşlara polis, biber gazı ve kalkanlarla sert müdahale etti, 10 kişiyi gözaltına aldı. Gazetecilerin görüntü almasına izin verilmeyerek alan dışına çıkarıldı.

  • İzmirli kadınlar 8 Mart’ta Feminist Gece Yürüyüşü gerçekleştirdi. Kadınlar, Alsancak Liman'dan Türkan Saylan Kültür Merkezi’ne doğru yürürken çevik kuvvet polisleriyle ve barikatıyla karşılaştı. Kadınlar, yaşanan arbede sonrasında barikatı aşmayı başardı ve ÖSYM binası önünde basın açıklaması yaptı.

 

  • Cezaevlerinde artan hak ihlalleri ve ölümlere tepki göstermek, hasta tutuklulara özgürlük talebinde bulunmak için Alsancak’ta temsili tabutlarla yürüyüş yapmak isteyenler, polis tarafından tabut bahane edilerek engellendi!

  • Gezi Direnişi'nin 9'uncu yılında İzmir'de Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde bir araya gelen sendikalar, meslek odaları, sivil toplum örgütleri ve siyasi parti temsilcileri polis engeliyle karşılaştı. Darp edilerek gözaltına alınan 5 kişi, anmayı düzenleyen İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri'nin araya girmesi ile serbest bırakıldı.

 

  • Türkiye’de yıllardır gerçekleştirilen Onur Haftası etkinlikleri İzmir'de yasaklandı. Polis, Onur Yürüyüşü'ne müdahale etti. Ara sokaklara dağılan kitle yürüyerek açıklama yaptı. Kordon'da yeniden buluştuktan sonra Kıbrıs Şehitleri Caddesi'ne çıkan vatandaşlara polis yeniden müdahale etti. En az 8 kişi gözaltına alındı. 

***

Yukarıda paylaştığım fotoğrafların hepsi İzmir’de yaşayan ve serbest çalışan foto muhabiri arkadaşım Berkcan Zengin’e ait…

Bazen İzmir’in arka sokaklarındaki gerçekleri yüzümüze vuran bazen de bu güzelim kentin en renkli anlarını göstererek yüzümüzü güldüren, yeri geldiğinde depremin yeri geldiğinde orman yangınlarının en çarpıcı karelerini paylaşan, demokratik kitle örgütlerinin basın açıklamalarını neredeyse hiç kaçırmayan, yaşananları tüm çıplaklığıyla gösteren değerli arkadaşım Berkcan Zengin’e çabalarından dolayı sonsuz teşekkür ediyorum…

Zalimi sevmeyen, zulmü alkışlamayan Sayın Sürekli’ye de Berkcan’ı Instagram’dan mutlaka takip etmesini, 20 yıllık iktidarlarında zulümhaneye çevirdikleri memleketin gerçeklerini görmesini diliyorum…

Ayrıca bu görüntüler yetmezse; boğazına basılan işçiden gazeteciye, yerlerde sürüklenen öğretmenden doktora, TOMA’larla saldırılan öğrenciden çevreciye ve hatta talan edilen doğadan kültüre yeniden yazılan sahte tarihe kadar bu ülkenin her bir karışına yaşattıkları zulmü birazcık araştırmasını öneriyorum…

‘Bunu da ben yapayım’ diyeceğim ama ‘ansiklopedi’ yazmak ne haddime!