İzmir İktisat Kongresi’nin gündem maddelerinden olan, Mithat Paşa’nın ortaya koyduğu ‘memleket sandıkları’ modeli, dayanışma ekonomisi örnekleri olarak bugüne ışık tutuyor.

Kooperatif deyince, inşaat yapmak ya da tarımsal üretim yapmak sıkça gelir akla. Kooperatif işletmelerin yoğun olarak bu sektörler üzerinden Türkiye’de bilinirlik kazanmasının sonucudur bu durum.

Kooperatif, sözcüğünün kökenine baktığımızda ‘dayanışma’ ile aynı anlamı içerdiğini görürüz. Bir şirket olarak kooperatifler, dayanışma şirketleri yani parasal miktarların bir araya değil insanların bir araya geldiği şirketlerdir.

Sistem ve Kooperatifler

İçinde bulunduğumuz sistemin belki de en insani tarafı böyle bir yapının hukuken var olmasına olanak tanıyor olması. Sistem bir taraftan insanları bireysel çıkarlarını en fazla noktaya ulaştırmaya iterken bir yandan kooperatiflerle, insanlar bir araya gelsin topluluğun çıkarları en üst noktaya ulaşsın, deniliyor. Tüm bu durumlar aynı sistemin farklı parçaları, biri diğerinin antitezi niteliğinde.

En fazla dolarlarımızı bozdurarak etki edebileceğimiz düşünülen Türkiye’nin iktisadi sistemi içerisinde alternatif yollar geliştirmeye ihtiyacımız var. Mantık dışı ekonomi politikalarının günü kurtarmaya yönelik olduğunu, uzun vadede üretimi en aza indiren liberal ekonomik düzenin tüm kaynakları tükettiğini apaçık görüyoruz. Bir gün gelecek ki gerçekten ‘duvarları’ yemeye ihtiyaç duyabileceğiz, üretim hızla en alt seviyeye inerken beton yapılar gün geçtikçe daha artan hacme sahip oluyor dünya üzerinde.

Kooperatifleşmek sadece tarımsal üretimi ortaklaştırarak piyasada rekabet gücünün artırmak için değil aklımıza gelebilecek her alanda diğer insanlarla ortaklaşabildiğimiz noktada iş modeli geliştirmek aslında.

Demokratikleşme

Türkiye’nin demokratikleşmesine katkıda bulunması kendiliğinden olacak kooperatif yapıları doğru kurgulandığında insanların nitelikleriyle iş bölümü yaptığı, birbirini dinlediği, kendinden önce diğerini gözettiği toplulukların oluşması muhtemel.

Kooperatifler, kentte ev temizliği hizmetini gerçekleştiren kadınların bir araya gelip kullanabileceği de bir yöntem, kırsalda erişte, tarhana, reçel üreten kadınların yararlanabileceği de bir iş modeli. Aynı zamanda üniversitede akademisyenlerin yayın çıkarma, eğitim ve atölye çalışmaları düzenleme gibi hizmetlerini de kolektif biçimde gerçekleştirebileceği bir alan olurken bilimsel araştırma ve geliştirme çalışmalarını da kooperatif modeliyle iş modeli haline getirmek mümkün. Sanatçılar bir araya gelebilir, basın mensupları bir araya gelebilir, patronsuz medya kuruluşları oluşabilir. Sadece gelir elde etmek için değil giderlerimizi azaltmak için de kooperatifleşebiliriz. Tüketim kooperatifleri, İzmir’de Gültepe Belediye Başkanı Aydın Erten’in başarıyla uyguladığı bir örnekti. Tüm sektörlerde ve alanlarda kooperatif iş modelleri geliştirmek mümkün.

Herkesin bildiği gibi en iyi örnek EDAK ile eczacılarda. Kooperatif iş modeliyle eczacılar her yıl daha da kapasitesini artıran bir şirkete dönüşmüş durumda.

Ekonomik Krizden Nasıl Çıkarız?

Türkiye’de piyasanın tıkandığı, yatırımların en alt seviyeye indiği, turizmin tükendiği, paranın her geçen gün değer kaybettiği bir ülkede tek çözüm ‘kooperatif’ iş modellerinin gelişmesinde. KOBİ’lere faizsiz kredi çözümü kısa vadelidir, toplumsal sorunlara duyarlı, demokratikleşme düşüncesini içselleştiren insanların bir araya gelerek işlevsel kooperatif modellerini geliştirmelerine ihtiyaç var.

Kooperatiflerin başarılı olmasının yolu mevzuata hakim Mali Müşavirlerden geçiyor. İzmir Mali Müşavirler Odası, 21 Aralık Dünya Kooperatifçilik Günü’ne sahip çıkarak ‘Yeni Nesil Kooperatifçilik’ paneli düzenledi. Oda Başkanı Vedat Adak’ın sosyal kooperatifleri anlatan bizler kadar heyecanlanması, özellikle genç mali müşavirlerin konuyla ilgili farkındalık kazanması yönünde çabalarını takdir ediyorum.

Başarılı kooperatif modellerini hayata geçirmek, hepimizin birbirimize ihtiyacı olduğunu fark etmek için şimdi kooperatifleşme zamanı.