Ana akım medyanın görmezden geldiği, yok saydığı -daha pek çok yaşam gibi- iki insanın kayboluş ve birisinin ise ‘bilinen’ katlediliş öyküsünü okuyorsunuz. Bu coğrafyanın kadim insanlarından; toprağı işleyen, suyu çoğaltan, komşusunun acısını sağaltan, ağaçlar kadar eski, ağaçlar kadar köklü ve ağaçlar kadar bu topraklara ait iki ruh, iki beden. Şimuni ve Hurmüz Diril çifti.

Kimimiz isimlerine bir gazete haberinde rastladık; kimimiz sosyal medyada onlar adına açılmış bir başlığa göz attık; kimimiz bu dünyaya gelişlerinden ve bir serçe hafifliğinde bu dünyadan gidişlerinden hâlâ bihaberiz. Fakat birileri daha var ki acıyı bir kambur gibi sırtlarında taşıyor; yaşamları, 11 Ocak 2020’den önce ve sonra diye ayrılmış ve de sonsuza değin hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı kederiyle yeryüzü yoluna revandırlar.

Gülcan Diril Üzümcü. Sevgili Şimuni ve Hurmüz Diril çiftinin kızları. Adalet arayanlar kervanında bir yolcu. Kendisiyle geçmişe, geleceğe ve şimdiye dair bir söyleşi yaptık. Temennim odur ki tüm bu cümleler belirsizlik yangınına su taşısın ve geride kalanların mücadelesine bir nebze şifa olsun.

Sevgili Hurmüz ve Şimuni Diril’in yaşam öykülerini merak ediyorum. Haber sitelerine yansıyanların dışında onların var oluşlarına dair onlarla ilgili bize ne anlatabilirsiniz?

Annem Şimuni neşeli, hayatı ve sosyalliği seven, çalışkan, hissiyatları ve öngörüleri kuvvetli; çocuklarına, torunlarına, kardeşlerine ve sevdiklerine düşkün biriydi. Sinirli halini görürseniz, orada mutlaka bir haksızlık ya da bir saygısızlık vardır. İnsanların yüzüne söyleyemeyeceği şeyi arkasından konuşmazdı; o yüzden fazlaca doğrucuydu. Babam Hurmüz, fazla sessiz biriydi. Çalışmaya aşık olduğu için sürekli meşguldü. Ailenin büyüğü ve uzun süre muhtarlık yapmış biri olarak ruhunda liderlik vardı. Köye dair konuşmak gerekirse, babam bir iş yaparken sadece kendi çıkarını değil herkesin ortak çıkarını gözetirdi ve bunun gerekliliğini savunurdu. Tembel insana, sorumsuz insana tahammülü yoktu. Kökleri burada, Türkiye’de, Kovankaya Köyü’nde idi. Annem ve babam her zaman beraberlerdi. Ayrı kaldıkları çok az zaman olmuştur. Tüm yaşam mücadelelerinde, zorluklarında, iyi günlerinde beraberlerdi. Son yıllarda ne kadar çocuklarına dair özlemi ağır bassa da annem, babamı yalnız bırakmıyordu. Biz de tabii yıllık izinlerimizden, tatil zamanlarımızdan vakit ayırır, koşa koşa onlara sarılırdık. Ziyaretlerimiz sevinç dolu fakat veda vakitleri hüzünlü olurdu. İki defa evleri yıkılmış, her seferinde evlerini beraber onarmış karsı. Fazlaca yorucu olan köy hayatlarını artık hobi olarak ve sadece yazları devam ettirmelerin istedik. Çünkü yorucu ve yıpratıcı bir hayattı köy hayatı. Babam, ‘’Bana bir sene daha verin, söz geleceğim’’ dedi. Sadece birkaç ay farkla kaybettik hem annemizi hem de babamızı; sonsuza kadar hem de…

11 Ocak 2020 tarihinde Şimuni Diril ve Hurmüz Diril kayboldu. Şimuni Diril’in cansız bedenine 20 Mart günü ulaşıldı fakat Hurmüz Diril hala kayıp. Tüm bunlarla ilgili adli süreç nasıl işliyor?

Söylemekten bıkmayacağım. Annem ve babam kaybolacak insanlar değil. Akılları başlarında iki yetişkin insan onlar. Onları evden çıkaran bir komplo, günlük işlerinde iken uğramış oldukları bir saldırı ya da alıkonulmuş olma olasılıkları ağır basıyor. Kendilerine 8 Ocaktan itibaren ulaşamadık. 11 Ocak tarihi tamamen, Apro Diril’in belirttiği ve birçok çelişkili ifadesine ek, inandırıcı olmayan bir tarihtir. Görüşmelerimiz, aramanın devam ettiği yönünde fakat biz artık somut bir netice, fiili ve donanımlı bir arama talep etmekteyiz. Bu kadar teknoloji ve imkan arasında ‘’kayıp’’ kelimesi çok ağır kalıyor.

Yaşananlara dair sizin öngörünüz ve çıkarımınız nedir?

Kendi akrabalarımız arasında sorunlar yaşadığımız, kendilerinden ölüm tehditleri aldığımız bir gerçek. Fakat vicdanen, bizzat bunu yapamayacaklarına kendimizi inandırdığımız için annemin ve babamın öldürülebilme fikri uzaktı. O yüzden acıyı ve şoku üzerimizden atamıyoruz. Görgü tanığı ve aynı zamanda bir şüpheli olan Apro Diril gerçekleri söylemediği sürece şüphelerimizle hareket etmek en doğal hakkımız. Sonuçta bu bir cinayet; annemiz, evin hemen 350-400 metre aşağısında öldürüldü ve babamızı halen bulamıyoruz.

Son olarak, Hurmüz ve Şimuni Diril ile ilgili kamuoyuna bir çağrınız var mı?

Aydınlanmayan her cinayet, yeni vakaların artmasına; hukuka olan güven azalmasına ve toplum huzurunun bozulmasına sebebiyet veriyor. Bu cinayet aydınlansın, bu denli zalim olan failler tutuklansın istiyoruz. Babamız, babamızı kesinlikle bulmak istiyoruz ve onu aramaktan asla vazgeçmeyeceğiz.