Sokağında oynayamadığımız kentlerde yaşadıkça uzaklaşıyoruz çocuk olmaktan.

Yerel yönetimlerin çocuklara ulaşmayı hedefleyen uygulamaları gün geçtikçe daha bir önem kazanıyor. Bazı sivil toplum örgütleri altında çok başarılı çalışmalar yapılsa da denetimsizlik ve görmezlikten gelme çocuklara yönelik her türlü istismarın aymazlıkla yaşanmasına neden oluyor.

Ülke gündemine Karaman’dan eklenen durum içler acısı. Bu, ortaya çıktıktan sonra her gün haberlerde benzer içler acısı durumları daha fazla duyar olduk. Nasıl bir toplum olduk ki böylesi içimizdeki çığlıkları harekete geçiren olaylar karşısında bile birilerinin ürettiği söylem, konuyu tartışma haline getirdi, pes!

Karamsarlıktan olabildiğince uzak olmayı tercih ettiğim için yerelin kelebek etkisine dem vurarak bizden bir şeylerden bahsetmek istiyorum.

Çocuklar deyince İzmir’de, belediyelerin uygulamalarına dikkat çekmek yerinde olacaktır. İzmir’de sürdürülebilir çocuk politikası oluşturmak için çabalayan iki belediye öne çıkıyor, Seferihisar ve Konak.

Seferihisar Belediyesi, 2011 yılında hayata geçirdiği ‘Çocuk Belediyesi’ kapsamında UNICEF tarafından belirlenen ‘Çocuk Dostu Kent’ kriterlerini yerine getirmek için yola çıktı. Kriterlerin içinde yer alan ‘çocuk katılımı’ konusunda somut adımlar atılarak kentte çocuklar için bir örgütlenme mekânı oluşturuldu. Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’ne bağlı başlayan ve şimdilerde Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü bünyesinde bulunan Çocuk Belediyesi mekânı, çocukların kurs merkezine dönüşmüş olmakla birlikte mekânda hayata dair konuların konuşulduğu uygulamalara yer verilmeye çalışılıyor. Bir belediyenin böyle bir alan açması ve çocuklara çocukça zaman geçirebilecekleri bir mekân oluşturması önemli bir adım.

Çocuk katılımının kentte sağlanabilmesi için böylesi çocukça yöntemlerin geliştirilmesi gerekiyor. Bir de bu süreçlerde yetişkinlerin yöntemlerinden sıyrılabilirsek daha bir başka etkinin oluşmasını ve tüm emeklerimizin kalıcı değere dönüşmesine olanak sağlayabileceğiz. Çocuklardan ‘başkan’ seçmeyelim. Zaten aktif siyasetle uğraşan herkes birbirine ‘başkan’ diyor; çocuklar arasında buna benzer hiyerarşik sıfatları kullanmadan uygulamalar geliştirirsek rahatlayacağız. Bir de herkes çocuklarla iletişim konusunda yetkin değildir. Ebeveynler bu konuda büyük zorluklar yaşamakta. Dolayısıyla, çocuklarla, çocukça ve çocuk diliyle iletişim kurabilecek kişilerle ‘çocuk katılımı’nı sağlamak etkili olacaktır.

Konak’ta ikinci yılına giren ‘Bizim Çocuklar’ uygulamaları son dönemde dikkat çeken bir noktaya ulaştı. Kasım 2015’te başlayan atölye çalışmaları ilk zamanlarda ‘kurs’ gibi görüldü. Kurstan öte bir amaca dönüşen uygulamalar içerisinde annelerin de çocuklarla eş zamanlı eğitim alıyor olması farklı bir yaklaşımı görmemizi sağladı. Belediye’nin toplumsal dayanışmayı sağlaması da ön görülen ‘Semt Merkezleri’nde yapılan uygulamalar içerisinde mahallelerde çocuk odaklı çalışmaların olması için kente yayılan bir düzenleme yürütülüyor. Geçen yıl, dört farklı semt merkezinde her gün uygulanan program, bu yıl beş semt merkezine çıktı ve ‘dans’ atölyesi eklendi. Çocuk olmanın çocukça uygulamalarla toplumsal dönüşümü sağlayacak biçimde planlanması sosyal politikaların olduğunu gösteriyor. Kadın, Sosyal Politikalar ve Projeler Müdürlüğü bünyesinde yürütülen bu çalışmaların sürdürülebilir olması ve her yaş grubundan çocuğa ulaşması dönüşüm sürecini hızlandıracaktır.

Konak Kent Konseyi bünyesinde oluşturulan Konak Çocuk Meclisi de bu yıl farklı bir yaklaşımla uygulamalarını sürdürüyor. 23 Ekim 2015’te Konak’taki tüm okullardan gelen temsilcilerle ve dezavantajlı gruplardan sivil toplum örgütleri desteğiyle davet edilen çocuklar arasında gönüllü olanlar ‘çekirdek ekip’ oluşturdu. Kasım ve Aralık aylarında hazırlık ve planlama yapıldı. Çocuklarla çalışmak için gönüllüler davet edildi ve ekip oluşturuldu. Ocak’tan itibaren ‘Çocuk Hakları Çalışma Grubu’ oluşturuldu ve ‘Çocuktan Çocuğa Çocuk Hakları Eğitici Eğitimi’ programı uygulanmaya başlandı. Ortaokul ve Lise öğrencilerinden oluşan çekirdek ekip aldıkları bu eğitimler, eğitici olarak arkadaşlarına ulaşmayı hedefliyor.

Konak’taki uygulamalar çocukların ‘araçsallaştırılmadığı’ bir noktaya ulaşmış durumda. Daha fazla kaynak ayrılarak ‘bizim çocuklar’ın desteklenmesini heyecanla takip edelim.

Yazının başında anmak istemediğim içler acısı olayların bir daha hiç yaşanmaması ve çocukların çıkaramadığı ses olmak için duyarlılığımızı kat kat artırmayı diliyorum.