İz Gazete’de ilk yazım 18 Şubat 2016’da yayınlandı, benim için yeniden doğmak gibiydi. Yepyeni bir başlangıca ortak oldum.

Yazmaya karar vermek kolay değildir. Yazmak ya da yazabilmek belli bir birikimin dışa vurumu demek olduğundan ortaya çıkması zor olur. Konak Kent Konseyi’nin seçimli genel kurul hazırlıklarının başladığı bir dönemde, genel sekreter olarak karmaşık düzensiz bir yoğunluğun içinde nefes alamadığımı hissediyordum.

Yazmaya başlamak nefes almak gibi oldu.

Ender Gündüz, Konsey’in bir basın açıklamasına katıldı, tanıştık. Davetlimiz olarak eylemimize katkıda bulunulması ve haberin hızlıca hazırlanarak yayınlanması beni etkiledi. O dakikaya kadar sosyal medyada tanıtımlarını fark ettiğim İz Gazete, benim için merak uyandıran bir arka plana sahip bir yapı oldu. Tanışmak, görüşmek istediğim gazetenin kurucularıyla.

Gazetenin genç bir ekibinin olması beni heyecanlandırdı. Ümit Kartal’la ilk tanıştığımda böyle bir girişimde bulunmasını takdirle karşıladım. Ülkemizin içinde bulunduğu çıkmazlara, umutsuzluklara rağmen ancak gençler inisiyatif almaktan vazgeçmiyor. Çevremde gördüğüm, kırk yaş üstü herkes karamsarlığın tutsağı olmuş durumda. Gelecekten söz ederken karanlık bakışlara şahit oluyorum. Böylesi durumlardan kaçınmayı tercih ettiğim için umutla inisiyatif alan kişilerle tanıştığımda sonsuz bir güven duygusu büyüyor içimde.

Bornova merkezde küçükçe bir ofise gittim. Güneşli bir Şubat günüydü, gazetenin yayına başlaması üzerinden henüz bir ay bile geçmemişti. Öyle bir sıcak karşılaşmaydı ki her şey bir anda gelişti. Ümit Kartal, eğer istersem köşe yazısı yazabileceğimi söyledi. Köşe yazısı yazmanın ilkelerini az çok biliyordum ancak İsviçre Pusula Gazetesi’nde yazmak gibi de gelmiyordu İz Gazete. Geçtiğimiz beş yıldır yerel yönetimlerle iç içeyim. İlk olarak Isparta Valiliği’nin bir AB projesinin koordinatörü oldum, sonrasında Seferihisar Belediyesi süreci başladı. Yerel seçimi atlattıktan sonra Selçuk Belediyesi’ne de eş zamanlı danışmanlık yapma fırsatım oldu. Farklı siyasi partilerin yönetiminde olan Belediyelerin çıkmazlarının ne kadar aynı olduğunu fark ettim. Ocak 2015’ten itibaren Konak Belediyesi’ndeydim ve kent konseyi sürecinde aktif olarak bir yılı tamamlamıştım. Yaşam deneyimlerinin üzerine, yerel yönetimlerdeki profesyonel iş deneyimlerim beni ‘yerelden’ bir şeyler yazmaya yöneltti.

 

Gazetenin de uygun görmesiyle, yerel, yerinden yazıları kaleme almaya karar verdim.

Neler Yazdım?

Sokak siyasetinin önemini hissediyorum. İlk yazım ‘Sokaklar Bizim’ oldu. Dedim ki ‘Ülkede Cumhurbaşkanı var, kentte Belediye Başkanı, mahallede muhtar var; hepsini de biz seçtik. Neyse ki sokaklar için temsili demokrasinin bir aracı henüz irademize musallat olmamışken başlayabiliriz: sokaklar bizim!’. İkinci yazımda mahalleye dair düşüncelerimi paylaştım. Kentli olmak düşüncesi, katılım süreçleri, örgütlenme gibi konularla yazılarım devam etti. Ülke gündemine değinmeyi ilk zamanlarda pek düşünmedim. Yıl sonuna doğru katliamlar ülkesine dönüyor olmanın acısını sonuna kadar hissettim. Yaşamlarımızı esir alan korkuların yol açtığın ruhsal buhranları gündeme getirmeye çalıştım.

Yazılarımda benimsediğim dil daha pozitif ve yapıcı önerilerden oluşuyor. Aslında, teoride benimsenen düşüncelerin eyleme nasıl geçebileceğini anlatmaya çalışıyorum. Her yazımda amacım ilham aldığım noktaları paylaşmak ve önerilerimin eyleme geçme aşamasında ilham vermesine yardımcı olmak.

İz Gazete yolculuğuna yoldaş olmaktan gurur duyuyorum. Böyle bir alanı şahsıma açan tüm dostlara şükranla doluyum. İyi ki İz Gazete var, nice yıllarımızın birlikte olmasını dilerim.