Geçen Eylül ayının son günlerinde yapılan Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) toplantısında, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Tunç Soyer konuşuyor. Konuşmasında, artan akaryakıt ve enerji maliyetleri nedeniyle İBB’nin ulaşım hizmetlerine zam yapılması önerisinin komitede çoğunlukta olan bakanlık bürokratlarının oyları ile reddedilmesi üzerine bir değerlendirme yapıyor. Kurulun devlet bürokrasisinden gelen üyelerine yönelik olarak şunları söylüyor: “…Temsil ettikleri komutanları, daire başkanları, genel müdürleri var. Aslında bir siyasi iradeyi temsil ediyorlar. Ama onlardan rica ediyorum. Amirlerine lütfen şunu iletsinler: Farklı siyasi görüşlerimiz olabilir, çok normal. Buna saygı duyuyorum. Ama bu siyasi görüş farklılıklarının bir düşmanlığa dönüşüyor olması çok üzücüİzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bir düşman kuruluş olmadığını, bu memleketin, devletin bir parçası olduğunu ve hizmetin sürdürülebilirliğinin sağlanmasının bir zorunluluk olduğunu rica ediyorum üstlerinize, amirlerinize iletin…”

Bu sözlere Anayasa ve Kanunlara göre bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine göre hareket etmek, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta da bulunmamak, tarafsızlık ve eşitlik ilkelerine bağlı kalmakla mükellef olan bakanlık temsilcileri veya amirleri tarafından bir yanıt verilmedi.

Toplantıda spesifik bir bilgi de sunuldu. 110 kilometrelik Ödemiş-Basmane hattında TCDD’nin 35 TL’ye, İZBAN’ın 21 TL’ye taşımacılık yaptığı belirtiliyor. TCDD’nin uyguladığı fiyat İBB’nin uyguladığı fiyattan yüzde 66 daha fazla. Bu örnek çok vurucu. Muhataplarının açıklık getirmesi gerekirdi. Bu açıklamaya da yine zam yapılmasına karşı olan UKOME üyelerinden bir açıklama gelmedi.

Ulaştırma ekonomisi

İBB web sitesinden 28 Eylül 2022 tarihinde yapılan açıklamada Belediyenin zam talebinin gerekçesi anlatılıyor. Açıklamada ön plana çıkan ifade şöyle: …Nisan 2019’da 3 TL olan tam biniş ücreti, bugün itibariyle 6,5 TL’dir. Nisan 2019’dan bu yana; akaryakıtta yüzde 266, elektrikte yüzde 531, TÜFE de yüzde 152, ÜFE de yüzde 312, Dolar kurunda yüzde 228, Euro kurunda yüzde 185 artış oldu… Zam talebinin neden reddedildiği ile ilgili bir gerekçe kamuoyuna sunulmadı.

Kişisel araştırma ile web sitesinde yapılan karşılaştırmaların sayısının artırılması mümkün. Örneğin; TÜFE ulaştırma hizmetleri alt kalemi ele alındığında Nisan 2019 ile Eylül 2022 arasında endeksin 404.72’den 1136.18’e geldiği, yani yüzde 184 arttığı görülüyor. Diğer büyükşehir belediyelerinin tarifelerine ve basından alınan verilere bakıldığında da son üç buçuk sene içinde belediyelerin ulaştırma hizmetlerinin fiyatlarında önemli artışlar olduğu görülüyor (Tablo 1).

Tablo 1: Nisan 2019 – Eylül 2022 Fiyat Artışları (%)

İzmir Tam Biniş ücreti (%)

TÜFE Ulaştırma Hizmetleri (%)

Bursa tek kullanımlık bilet, kısa hat (%)

Kocaeli Tam Otobüs bileti (%)

Gaziantep Belediye Otobüsü Tam Bilet (%)

116

184

160

136

214

              Kaynak: TCMB, basın, ilgili belediyelerin web siteleri

Hiç şüphesiz her şehrin kendine özgü koşulları mevcut. Bununla birlikte, sunulan rakamlardan, yapılan karşılaştırmalardan İBB’nin mağdur edildiği izlenimi ediniliyor. UKOME gibi koordinasyon sağlayan teknik bir platformda bu derece büyük görüş ayrılıklarının olmaması gerekir. Nihayetinde, tartışma konusu ağırlıklı olarak “ulaştırma ekonomisi”nin alanına giriyor. UKOME toplantılarına katılan bakanlık temsilcileri de arz, talep ve maliyetler ve diğer önemli faktörler üzerinden zam yapılmasına karşı çıkmalarının nedenlerini ortaya koyabilmeli ve kamuoyu ile paylaşabilmeli. Onların görüşleri de bilinmeli.

Yerel yönetim prensiplerine aykırı

Tartışmayı takip edenler tartışmanın nedeninin Şubat 2020’de Büyükşehir Belediyeleri Koordinasyon Merkezleri yönetmeliğinde yapılan değişiklik olduğunu belirtiyorlar. Bu yönetmelikte yapılan değişiklikle UKOME’deki üye sayısındaki denge merkezi hükümet lehine değiştirilmiş ve anlaşmazlıklar ondan sonra başlamış. İçişleri Bakanlığı’nın bu değişikliği hangi ihtiyaçtan dolayı ve kimlere danışarak yaptığı bilinmiyor. Ama değişiklik sonucunda devletin bugüne kadar normal bir şekilde işleyen teknik bir platformunun siyasi bir platforma dönüştüğü ve yozlaştırıldığı izlenimi yaratılıyor. Bu görüntü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin birikimine, tarihine yakışmıyor.

Anayasal hükümler çerçevesinde, seçimle iş başına gelmiş bir yerel yönetimi koordinasyon sağlanması amacıyla oluşturmuş bir komitede çoğunluk oluşturarak, söz konusu komite aracılığı ile merkezi idarenin iradesi dışında hareket edemez hale getirmek hem Anayasaya hem de mahalli idarelerin ayrı bir tüzel kişilik olarak var olmaları prensibine aykırılık teşkil etmekte.

Söz konusu yönetmelik değişikliği yapılmadan önce bu yönetmeliğe göre çalışanların, paydaşların, uzmanların, hukukçuların, bilim insanlarının görüşleri alınmalıydı. Değişiklik kararına varıldıktan sonra bu değişikliklerin gerekçeleri, beklenen faydalar kamuoyu ile paylaşılmalıydı. Bunlar yapılmadığı için yönetmeliği değiştirenler şimdi 20 milyon kişinin (İstanbul’da da aynı rahatsızlık var) hayatını etkileyen bir teknik komitenin işlevinin nasıl bozulduğunu karşıdan seyrediyorlar.

Yönetmelik değişikliğinin sonucu sadece hayati bir komitenin işlevinin bozulması değil. İzmir UKOME sürekli mahkemeye taşınıyor. UKOME’de geçen Mart ayında yüzde 38’lik ulaşım zammı önerisi oyçokluğu ile kabul edilmişti. TCDD İzmir 3. Bölge Müdürlüğü bu kararın yürütmesinin durdurulması ve kararın iptali için dava açmıştı. İzmir 6. İdare Mahkemesi zam kararını iptal etti ve yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Karara Büyükşehir Belediyesinin yaptığı itiraz da reddedildi. Ayrıca, yine TCDD Mart ayındaki toplantıya katılıp zam yapılması yönünde oy kullanan ilçe belediye başkanları hakkında suç duyurusunda bulundu.

Bu kez, İBB, UKOME hakkında “hakkın kötüye kullanımının tespiti davası” açacağını duyurdu. Hakkın Kötüye Kullanılması; bir hakkın dürüstlük kurallarına açıkça aykırı şekilde ve özellikle amacı dışında kullanılmış ve bundan da başkalarının zarar görmüş veya zarar görme tehlikesiyle karşılaşmış olmaları demek. Bu tanım da yine çok üzücü ve düşündürücü.

Çok güzel bir şehirde ama aynı ölçüde hassas ve kırılgan bir coğrafyada, dünyanın içinde bulunduğu böyle bir konjonktürde, UKOME uyuşmazlığı gibi bir suni bir sorun yaşanıyor olması çok yanlış. Bu, karşıdan öylece seyredilecek bir konu değil. Siyasi partilerin milletvekilleri, yöneticileri, İzmir Valisi bir araya gelip bir uzlaşma yolu bulmalı. Yüzlerce yıllık geçmişi birikimi, deneyimi, tecrübesi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve İzmir’de yaşayanlar bu garip tabloyu hak etmiyor.