Kafamın içinde fil gövdesine sığmayacak bir ağrı.

Ne öğrendim bunca okuduğum kitaptan? Okumaktan yıllarca. Gözlerim bozuldu ve çıplak gözle dünyanın çirkefini daha az görüyorum. Olumlu denebilir. Ayrıca kendim gibi tiplerden bolca olduğunu, hatta kendini çok çok çok iyi anlatanların olduğunu gördüm. Diğerlerinin daha mı fazla canları sıkılıyor yoksa daha az sıkıntıyı daha mı iyi ifade ediyorlar emin değilim. Ayrıca bunları bilmek benim yalnızlığımın da bir çözümü değil, çünkü bu insanlar sayıca ve düşünce olarak benimle beraberler. Yani yan yana geldiğimizde şişmiş göğüs kafesleri ve ukala tavırlarıyla birbirimizden çok daha uzak olacağız. Ben de mi böyleyim..? Yok okuduğuma gocunmuyorum hatta gene devam ediyorum ama yapabildiğim başka bir şey yok da ondan. İnsanları da sevdiğim kitapların yazarlarını sever gibi sevmek daha iyi galiba. Bunu da öğrenmişim… İyi. Sevmeyi bıraktığın zaman bir sorumluluğun olmuyor. Arkasından kötü konuşuldu mu onunla buluşup kendisini anlatmasına fırsat tanıyabiliyorsun. İyi ya da kötü demek çok da bağlayıcı değil. Seven sever kimse karışamaz deyip çıkabiliyorsun içinden.

Gecenin karanlığı bir sıkıntı çöplüğü.

Başka galaksilerin ayrılık, imkansızlık ve umutsuzluklarının atıldığı bir çöplük oluyor gökyüzü geceleri. Kimsenin anlamadığı tek kişilik bir dil oluşturanlara şizofren demediler mi? Onları evrenin gecelerinde hapsetmediler mi? Başka galaksilerdekiler böyledir işte anlamadıklarını yok ederler. Beynimden çıkan düşünceler kanımı donduruyor ve kalbimin odalarından vücuduma dağılıyor. Sonuç mu? Kalbim fikirlerime söz geçiriyor. İstediği kadarını istediği yere yolluyor.

Biz yağmurda keyifle yürümek istedik ama arabaların sıçrattığı su da bu işin parçasıydı. Olan tam olarak bu. Sıçrayan su ile ıslanınca ilk arabalara kızdık ama sonunda aklımızda kalan arabaların su sıçrattığı değil yağmurda üstümüzün battığı oldu.

Kızma kimseye, kendinden bile kaçmak istediğin olmuyor mu?

Gölgenin seni takip ettiği bilgisini aslında kendinden dikkatini uzaklaştırabil diye verdiler sana. Sonuç aklın hem gölgende hem kendinde hem yolda... Ne oldu? Eşit bir şey yok bu dünyada başlayışlar da bitişler de çok farklı ayrılışlar, sevişler, nefretler. Yani senden nefret eden birisi olmadı mı? Bu bir zorunluluk birilerinden nefret ederiz ki başkalarını sevdiğimize emin olalım. Aynı yerde yan yana dururken sen sapasağlam basıyorsun belki ama diğeri bütün gücüyle ayakta duruyor. Boş ver dedim ya görüntüler aynı olabilir ama çabalar eşit değildir. Herkes de bilir bunu. Ben büyük ırk ve küçük ırk köpeğimi aynı anda yürüyüşe çıkarınca anladım bunu. Yan yana gidiyorduk ama terrier koşmak zorundaydı.