Enflasyon oranlarının düşük gösterilmesi yılsonunda özellikle yaşam standartları çok düşük olan emekliler için açlık sınırının altında bir yaşama sürükleniyor. Önümüzdeki aylarda emekliye yapılacak zam artışı böylelikle hazinenin karı, emeklinin zararı olarak maaşlarına yansıyacaktır. Emekliler hem zam oranlarıyla hem de emekli maaşı bağlanma oranlarındaki düşüşle kaybetmeye devam ediyor.

Sosyal Güvenlik Mevzuatında 2000’li yıllarda yapılan değişiklikler ve özellikle 2008 yılında yürürlüğe giren 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu çalışanlar yanında emeklileri de oldukça olumsuz etkiledi. Emekliliğe erişim hakkı 2008 yılından sonra daha da zorlaştı, emeklilik yaşı yükseldi, emekli aylığı elde etme koşulları ağırlaştı ve emekli aylıkları düşmeye başladı. Emekliler 2000’li yıllarda giderek daha fazla ekonomik sıkıntı çekmeye başladılar. Aynı koşullarda fakat farklı zamanlarda emekli olanların aylıkları arasında büyük eşitsizlikler ortaya çıktı.

• 4 Milyon Emekli İş Arıyor SGK verilerine göre, Türkiye’de toplam 8 milyon 402 bin kişi emekli aylığı almaktadır. TÜİK verilerine göre ise toplam 4 milyon 401 bin kişi emekli olduğu için işgücüne katılmıyor. Geriye kalan 4 milyon emekli ise ya bir işte çalışmakta ya da iş aramaktadır. Bu durumda işgücü piyasasına katılan emekli sayısı 4 milyondur. 2002’de ise çalışan veya iş arayan emekli sayısı 2 milyondu.

• Emeklilik Yaşı ve Prim Gün Sayısı Arttı 5510 Sayılı Yasa ile 2036 yılına kadar emeklilik yaş koşulu kadınlar için 58 erkekler için 60’a çıkarıldı. Bu tarihten itibaren emeklilik kademeli biçimde artarak 2048 tarihinde kadın ve erkekler için 65 olacak. Çalışanlar prim gün sayılarını tamamlasalar da yaş koşulunu beklemektedir. Bu durum “emeklilikte yaşa takılanlar” olarak bilinen yeni bir mağduriyet yaratmıştır. Aralıksız çalışarak 7 bin hatta 9 bin gün prim ödeyen sigortalılar yaş engeline takıldıkları için emekli olamamaktadırlar.

• Güncelleme Katsayısı Düşürüldü Emekli aylığı hesaplanmasında 2000-2008 arasında çalışılan sürelere ilişkin güncelleme yapılırken Tüketici Fiyatları Endeksinde (TÜFE) meydana gelen artış ve büyüme oranının (sabit fiyatlarla gayri saf yurt içi hâsıla) yüzde 100’ü hesaba katılıyordu. 5510 Sayılı Yasa’ya göre güncelleme katsayısı TÜFE ile büyümenin yüzde 30’unun toplamından oluşmaktadır. Büyümenin yüzde 70’i güncelleme katsayısında artık dikkate alınmamaktadır.

• Aylık Bağlama Oranı Düşürüldü 5510 Sayılı Yasa ile aylık bağlama oranları ciddi bir biçimde düşürüldü. Ayrıca yasa ile tavan sınırlaması getirildi ve aylık bağlama oranlarının yüzde 90’ı geçemeyeceği hükme bağlandı. 5510 öncesi mevzuatta işçi ve esnaf için bir üst sınır öngörülmemişken Emekli Sandığı’na tabi çalışanlar için bu oran yüzde 100 idi. 5510 ile 25 yıl ve 9000 gün prim ödeyenlerin aylık bağlama oranı yüzde 50, 7200 gün prim ödeyenlerin aylık bağlama oranı ise yüzde 40’a düştü.

• Aylıkların Alt Sınırı Düşürüldü SSK’lilerin alt sınır aylığı 1999 öncesinde yüzde 70 idi. Aylıkların alt sınırı 5510 Sayılı Yasa’nın 55. maddesi ile yüzde 35-40 olarak belirlenmiştir. Bu yüzden 1999 ve 2008 reformu sonrasında işe girenlerin emekli aylıkları ciddi bir biçimde gerileyecektir.

• Büyümeden Emekliye Sıfır Pay Emekli aylıklarının bir kez saptandıktan sonra nasıl artırılacağı da son derece önemlidir. Enfasyon ve büyüme oranları emekli aylıkları açısından yaşamsal öneme sahiptir. 5510 Sayılı Yasa’nın 55. maddesi emekli aylıklarının her yıl ocak ve temmuz aylarında TÜİK tarafından açıklanacak Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) oranında artırılmasını öngörmektedir. Dolayısıyla ekonomik büyümedeki artış emekli aylıkları artışında dikkate alınmamaktadır.

• Emekli Aylıkları Düşüyor SGK verilerine göre 2000’li yıllardan bu yana asgari emekli aylıklarının net asgari ücrete oranı giderek düşmektedir. 2002 yılında net asgari emekli aylığı ile asgari ücret arasındaki oran yüzde 132 iken 2017 yılında bu oran yüzde 96’ya düşmüştür. Diğer bir ifadeyle 2002 yılı 100 kabul edilecek olursa ortalama asgari emekli aylığı seviyesinin net asgari ücret karşısındaki kaybı yüzde 28 olmuştur. 2002 yılından itibaren net emekli aylığı asgari ücret altına gerilemiştir. Bu düşüşün temel nedeni yukarıda sözü edilen emekli aylığı güncelleme katsayısı, aylık bağlama oranı ve alt sınırlara ilişkin değişikliklerdir. Emekli aylıkları milli gelire göre de geriliyor. 2002’yi esas alırsak emekli aylıkları milli gelire göre yüzde 34 oranında geriledi. AKP döneminde emekli aylığı, milli gelir artışının ve ülke ekonomisinin büyümesinin gerisinde kalmıştır. Emekli aylıklarının 2000’li yıllardan itibaren milli gelir içindeki payı azalmaktadır. Emekli aylıklarının milli gelir karşısındaki kaybı yüzde 35’e yaklaşmıştır.

Türkiye’de 12 milyonu aşkın emekli ve hak sahibi olduğu göz önüne alındığında ailelerle birlikte daha fazla kişiyi etkilediği söylemek mümkündür. İnsan onuruna yakışır emeklilik için:

• Emekli aylıkları yaşam koşullarına uygun hale getirilmelidir.

• Emekli aylıklarının alt sınırı asgari ücretle eşitlenerek, en az asgari ücrete uyumlu bir biçimde artış sağlanmalıdır.

• Aynı koşullarda emekli olanların aylıkları arasındaki uçurum kapatılmalıdır.

• Emekli aylıkları iyileştirilmeli, aylık bağlama oranları eski düzeye çekilmeli, güncelleme katsayısında milli gelir artışının tümü dikkate alınmalıdır.

• Emekli aylıklarının belirlenmesine hükümet emekli sendikalarıyla müzakere etmelidir.

• Yaşa takılan emeklilerin sorunu çözülmelidir.

• Emeklilerin sendikal haklarını kullanmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.

• Emeklilere toplu pazarlık hakkı tanınmalıdır.

• Emeklilerin isterlerse sendika kurması veya isterlerse çalışırken üye oldukları sendikalarda üyeliğinin devamı sağlanmalıdır.