Beşinci yılına yaklaştığım belediyecilik deneyimlerimi paylaşabileceğim bir alan açtığımdan bahsetmiştim ilk yazıda. Belki de benim için bu paylaşım alanı yaşadığım beş yılın muhakemesini yaparken öğrendiğim bilgileri de okurlarıma sunma isteğim.

Yaşam hızla akıp giderken zamanımızın en çoğunu alan ‘iş ortamı’ bir öğrenme süreci olarak görüldüğünde keyifli olabiliyor. Kurumsal hayatta, farklı sektörlerde çalışmaya devam eden dostlarla sohbetlerimizde hep iş yerindeki mutluluk ve mutsuzluklardan konuşur olduk.

Üniversiteden mezun olduktan sonra öğrenciliğimde başlayan eğitmenlik ve özel ders işlerimi birlikte yürütebileceğim bir ‘şahıs şirketi’ kurmuştum. Şirketleşmeye dair pek bir fikrim olmadan kendimi içinde bulduğum bu süreç Seferihisar Belediyesi’nde çalışma hayatına başlamamla gerçekleşti. Belediye Başkanı Tunç Soyer’in davetiyle sunduğum teklif değerlendirildi ve kabul gördü. Ankara Gönüllü Takımı deneyiminde derinlemesine tanıştığım çocuk çalışmaları üzerine ‘Çocuk Dostu Şehirler’ programının Seferihisar’da uygulama sürecine danışmanlık yapmaya başladım. Çocuk çalışmalarının ötesinde siyasi partilerin örgütlenme süreçlerine dair deneyimim olması, istatistikçi olup siyaset bilimi yüksek lisansı yapıyor olmama eklenince Cumhuriyet Halk Partisi Seferihisar İlçe Örgütü’nün de çalışmalarında yer alma olanağı buldum. Yerel siyaset pratiklerini İzmir’in kırsalında deneyimlemek kentsel alanlarda yürütülen siyasi çalışmalara göre farklılık gösteriyordu.

İlçelerde iletişim ağları daha güçlü, herkes birbirini aileleri üzerinden tanıyor ve siyaset daha gündelik hayatın içinde yer buluyordu. Şirinceli annemin memleketi Selçuk ilçesinin de benzer bir süreci olduğundan uyum sağlamam zor olmadı. Kırsal alanlardaki belediyelerin en önemli ihtiyacı nitelikli insan kaynağı.

Beyin göçü tartışmalarının belki de mikro düzeydeki yansıması ilçede yetişen gençlerin üniversite yaşamı sonrası doğup büyüdükleri yerler yerine büyük kentleri seçmesi. Bu durumun iki nedeni var: ilçe düzeyinde istihdam alanlarının daralması ve sosyal hayatın ilçelerde daha sınırlı olması.

SEFERİHİSAR ÇOCUK BELEDİYESİ

Ankara Gönüllü Takımı’nda çocuklarla gençlerin dayanışmasıyla akran eğitiminin ‘non-formal’ (yaygın) yöntemlerle uygulanmasını sağlıyoruz. Takımı oluşturan gönüllülerin iş bölümü üzerinden yatay olarak örgütlenmesiyle bir çekirdek ekip oluşur ve eşit ilişki kurularak çembersel yönetim ilkeleri benimsenir. Çocuk çalışmalarının da doğasında çembersel iletişimin önemini benimsemek yatar. Hem birebir derslerde, hem ODTÜ Eğitim Topluluğu deneyiminde hep aynı sonuca ulaştık. Çocuklarla birebir, etkili ve yatay bağ kurmak çocuğun özgüven geliştirmesi ve kendini net ifade etmesine yardımcı olur.

Seferihisar’da yürütülen çalışmalarda da yaş gruplarına göre iki bölüm kendiliğinden oluştu. 7-12 yaş ve 13-18 yaş gruplarındaki çocuklar kümelendi. Zaman ayırmak isteyenler çekirdek ekibi oluşturdu ve kendi sorumluluk alanlarını kendileri belirlediler, ekipler oluştu.

Belediyelerce yürütülen çocuk çalışmaları sırasında çocukların sıklıkla dekor olarak kullanıldığı görülmekte. Çocukların öğrenme ihtiyacı dikkate alınarak çocuk çalışmalarında görevli personellerin hak temelli bakış açısıyla çalışması gerekir. KHK ile kapatılan Gündem Çocuk Derneği, İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi bünyesinde yer alan Uluslararası Çocuk Merkezi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi bünyesinde yer alan Çocuk Çalışmaları Birimi (ÇOÇA) yayınları ve eğitimleri takip edilebilir.

Çocukların yaparak öğrenmesini destekleyici, üstten olmayan programlar geliştirmek, milli eğitimin sorundan ve rekabetten kurtulamayan politikalarına karşı uygulamalar geliştirmek için Belediyelere görev düşmektedir.

Bir sonraki yazıda yerel siyaset dinamikleriyle Belediye ilişkileri üzerinden devam edeceğim.