Evin içersindeyim. Yaklaşık bir haftadır evin içerisinde tek başımayım. Dışarıda çalışmak zorunda olan insanlara kıyaslanacak olursa şanslıyım. Gerekmedikçe evden çıkmıyorum. İş arkadaşlarım da aynı şekilde, evlerinden çalışıyorlar. Günümün büyük bir çoğunluğu yetkili kurumları, tanıkları ya da kaynaklarımı telefonla arayarak ya da haberlerimi toparlamak ile geçiyor.

Bunlar arasında bilgi alamadığım yerler de var elbette. İl Sağlık Müdürlüğü, İzmir Valiliği, Aile Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nden yetkili birilerine ulaşmaya çabalıyorum mesela günlerdir. Her yeni iddia yeni bir teyit sürecini de beraberinde getiriyor. Bilgi almaya çaba gösterdiğinizde de bu üç kurum topu sürekli birbirlerine atıyor ya da yetkili kişiler ulaşılmaz oluyor. Bunun nedeni ise Sağlık Bakanlığı’nın; içinde bulunduğumuz olağanüstü süreci şeffaf yürütmüyor oluşu.

Yukarıda saydığım üçlünün arasından sıyrılıp kahve molası verdiğim bir anda telefonum çaldı. Telefonun ucundaki ses ifade vermek için Siber Suçlarla Şube Müdürlüğü’ne gelmem gerektiğini, sebebini ise ancak geldiğim zaman öğrenebileceğimi söylüyordu. Gerisini de biliyorsunuz zaten.

***

Gazetecilerin yakın tarihe kadar faili meçhullere kurban gittiği, işkence gördüğü ya da halihazırda tutuklu durumda bulunduğu bir coğrafyada ifadeye çağrılmak cümlesi kurulacak bir şey değil.

İfade verme işlemi ortalama yarım saat. Sonrası ise özellikle yakın çevrenden başlayan, “Tamam iyi yapıyorsunuz ama bu farklı bir dönem. Biraz daha dikkatli olsan, olsanız” girizgahlı cümleler. Yani bilinçli olarak gazeteciyi baskılamak, otosansüre sürüklemek. İfadeye çağıranların temel hareket noktası da burası aslında. Neyse ki ben bir nebze olsun şanslıyım. Arayan, soran, “arkandayız” diyen onlarca arkadaşım, meslektaşım ve meslek büyüğüm varmış ki telefonum susmadı. Hepsine tek tek teşekkür etmeye kalsam, bu satırlardan taşar, anlamlı bir kalabalıktı.

***

Yazmış olduğum “İki farklı ilçede sağlık çalışanlarının testi pozitif çıktı” başlıklı haber ise ilgili hiçbir kurum tarafından yalanlanmadı. Demokrasinin işlerliğini söz konusu olduğu ülkelerde bu ve benzeri haberler; yetkilileri süreci daha şeffaf yönetmeye iterdi. Her dönemde insanların doğru habere ulaşma hakkı vardır. Ancak bu dönemde doğru haber ihtiyacı çok daha ayrı bir öneme sahip. Elbette bunun savuncusu olacağız.

***

Daha önce tecrübe edilmemiş, zorlu bir süreçten geçiyoruz. Tarihçiler bundan yıllar sonra belki tarihi sınıflandırmalar sırasında “koronavirüsten önce”, “koronavirüsten sonra” şeklinde tabirler kullanacaklar. Sadece insan hayatını değil, ekonomiyi, günlük hayatı da etkileyen bir mesele bu. Ayrıca bugünlerin nasıl ya da ne zaman sona ereceği de net değil. Günlerimiz; sosyal yaşamdan, toplumdan fiziki olarak izole bir biçimde geçiyor olabilir. Evin içersindeyim. Yaklaşık bir haftadır evin içerisinde tek başımayım. Bunu bir şikayet cümlesi olarak tekrar etmiyorum. Ancak içinde yaşadığımız günlerin bize hatırlattığı, tekrar öğrettiği bir şey var: “Yalnızken bile çok kalabalık olabildiğimiz gibi, kalabalık içerisinde de yalnız olabiliyormuşuz”

Bu günleri atlatıp anlamlı kalabalıklarda bir araya gelelim.