İzmirli yüzlerce kadın, geçtiğimiz Pazar günü kadın cinayetlerine karşı “Yalnız Yürümeyeceksin” derken çok güzeldi. Tek ses, tek vücut... Bu slogan cinsiyet, siyasi görüş, dil, din, ırk gözetmeden herkes söylediği sürece çok güçlü. En umutsuz anlarda umudu yeşertecek can suyu...

***

Son yıllarda en büyük korkum yolumun Alliano, Hasankeyf, Fırtına Vadisi ve nicesine düşmesi... Bu alanların baraj ya da HES öncesindeki hallerine bakmaya doyamadığım için şu anki durumlarına katlanamayacağımı bilip, gitmiyorum. Çocukluğumun en güzel günlerinin geçtiği Halfeti’yi, baraj suyunda boğulmuş olarak gördüğüm anın acısı hala tazedir.

Allianoi’nin sular altına gömülmemesi gerektiğini aylarca anlattık ama el veren olmadı. En sonunda iki kadın gidip Allianoi’nin kapısında oturduk. Sonrasında olanları anlatmaya bu köşe yetmez... Şu kadarını söyleyebilirim; derin yalnızlıktı. Hasankeyf’in ve diğer alanların hikayesi de bundan farklı değil.

“Buralar eskiden cennetti” dediğimiz neresi varsa, yalnızlıktan öldü.

Cinayetlerin maktülü olan kadın, lgbt, çocuk, erkek... Kim varsa hepsi yalnızlıktan öldü.

Yapmadıkları ile suçlananların içindeki umut ve güven duygusu yalnızlıktan öldü.

Sadece zulüm gören kadınlar ya da sadece doğa, LGBT, mülteciler, çocuklar için yürüdüğümüz sürece yalnızlık devam edecek. Akıl “haksızlığın konusu ilgi alanım değil” dese de vicdana kulak verip birlikte yürümek gerekiyor. Zira kadına yönelik şiddet sürerken dağdaki kurdun, deltadaki flamingonun ve nicesinin yaşam hakkı hiç bir zaman güvencede olamayacak. Sokakta çocuklar tacize uğrarken, dünya barışı dilekleri havada uçuşmaya devam edecek.

Birlikte yürümenin türlü yolu var. Ama ana yol, empati kurmaktan ve kendini bilmekten geçiyor. Toplu taşımada, iş yerinde ve arkadaş ortamında sen ben ayrımı yapmamaktan geçiyor. Pek de üzerinde durmadığımız ve çoğumuz için normalleşen pskilojik şiddetin, fiziksel ve cinsel şiddetin ilk basamağı olduğunu hatırlamaktan...

Çalışanına mobbing uygulayan işverenin, yılbaşında kadın kooperatiflerinden hediyelik eşya alıp “kadınları destekliyorum” demesinden daha samimiyetsiz bir şey olamaz.

Kendini bilme, empati, şiddetsiz iletişim, ötekileştirmeme, biz olmanın zenginlik olduğunu bilme... Bunların hepsi, yalnız yürüme halimize son verecek olan bütünün parçaları.