“Eline geçen her gereçle -bir kalem, kiremit, kömür parçası- içeride ve dışarıda her yüzeye -duvarlar, kapı arkaları- bir şeyler karalayan bir çocuktum. Başım az derde girmedi bu nedenle” diyor Reyhan Abacıoğlu. Sıra dışı bir ressam, kesinlikle taklit edilemeyen, tamamen bağımsız. Pablo Picasso’nun dediği gibi ilk önce resmin bütün kurallarını ‘öğrenen’ sonra da bunları ‘yıkan’ ve kendi özgün sesini yaratan bir sanatçı. Yaptığı resimlerin bir türlü çözülemeyen büyüsü ve gizemi buradan geliyor olmalı.

Soneler Sergisi, Art Shop Sanat Galerisinde 1 Mart tarihinde açıldı. 1 Mart ile 1 Mayıs tarihleri arasında gezilebilecek sergiye http://artshopgaleri.com/portfolio/reyhan-abacioglu/ linkinden ulaşabiliyorsunuz. İzmir dışında olanlar ve salgın nedeniyle sanat galerisine gelemeyenler sergiyi sanal dünyada gezilebilecek. Uzun bir zamana yayılan çalışmalardan seçilen 100 tablonun yer aldığı serginin adı ‘Soneler’ ‘Neden Soneler?’ diye sorduğumuzda, “Kuzenim Şair Ali Günvar’ın, şu sıralarda Ötüken Yayınlarından yeni bir şiir kitabı çıktı. Adı ‘Soneler’ ve kitabın kapak resmi de benim tablolarımdan biri. Birkaç yıl önce bu tabloyu kuzenim Ali beğenince ona hediye etmiştim. Serginin adını koyarken ‘Soneler’ ismi çok güzel geldi bana. Ali’nin şiirleri ile benim resimlerim arasında bir köprü oluşturmak için serginin adını Soneler koydum. Ali orada sözcükleriyle soneleri oluştururken ben de renklerim ve biçimlerimle soneleri oluşturdum. O nedenle serginin adı Soneler oldu”  

Sonelerde, Reyhan Abacıoğlu’nun farklı dönemlerine karşılık gelen serilerden seçilmiş tablolar sergileniyor. “Nefes”, “Kırmızı”, “Taş ve Sır”, “Görünmez Kentler” ve “Boşluğa Dokunmak Gibi” serilerden seçilen eserler birbiri içinde kurdukları uyumla izleyenlere hayaller kurduruyor. Bir masal kitabının içine girmek ve oradaki kadim öykülerde kaybolmak, maceradan maceraya sürüklenmek istiyor insan. Bu bir nefes özgürlük, bu soluduğumuz taze hava geçmişte çocukluğumuzun baharlarına işaret ediyor. Mesela bir sahil kasabasında yaşanmış çocukluk bizim çocukluğumuz olmasa da yine bizim çocukluğumuza dahildir.

Reyhan Abacıoğlu’nun bu özgürlük kokan resimlerinde çocuklukta yapılan yaramazlıkların izleri var. “Bembeyaz, kışkırtıcı, davetkar bir duvar görünce insan bir şeyler çizmeden edemiyor. Dışarıda evin duvarlarına, bazen de komşuların bembeyaz duvarlarına kömür, tuğla parçalarıyla resimler çizerdim. Evde de annemin görmediği yerlere, mesela koltukların arkasında kalan duvarlara kurşun kalemle, renkli kurşun kalemlerle resimler yapardım” diyor. Kahkahalar eşliğinde çocukluğumuza gidiyoruz. Oyunların peşinde koşarken paramparça olmuş dizler, azar işitilen yaramazlıklar, cezaya kalmalar hep bu özgür ruhlar yüzünden. Muhtemelen aynı suçları işlemişizdir. Annelerimizden aynı azarları işitmişizdir. O davetkar,  o kışkırtıcı, bembeyaz duvarlar bizi de baştan çıkarmıştır muhtemelen. Bizim de duvarları karalayıp dayak yemişliğimiz vardır kıyısından köşesinden ama kaç kişi sonradan tutkularının peşinden koşabilecek kadar cesur oldu hayatta? Bu özgürlüğe duyulan özlem, belki de bundandır.

Reyhan Abacıoğlu’nun özgür ruhundan beslenen, koruduğu çocuk kalbinden çıkan gizemli kadim öyküler o yüzden bu kadar çekici. Hayal nehirlerinin kuruduğu bir çağda, can suyumuzun tükendiği bir dönemde “Soneler” insanın ruhuna iyi geliyor. Soneler Sergisini, Art Shop Sanat Galerisinde 1 Mayıs tarihine kadar gezebilirsiniz. Salgın döneminde evinde kalanlar ise sergiye http://artshopgaleri.com/portfolio/reyhan-abacioglu/ linkinden ulaşabilir.