Açıklanan kongre takvimi ile birlikte, ilçeler bazında ufak ufak hareketlenmelerin başladığını, heyecanlı bir sürecin habercisi olarak görmek mümkün. Bu süreç, aslında hem 24 Haziran seçimlerinin hem de ardından yapılan 31 Mart seçimlerinin kırgınlıklarını atmak için önemli bir fırsat sunuyor bize. Geçtiğimiz bu seçimlerde hem yorulan hem de beklentileri şu ya da bu biçimde karşılanmadığı için “yeterince” çalışmamış olan ilçe yönetimlerini yenilemek için artık kolları sıvamak gerekiyor.

Oluşacak yeni yönetimler, Türkiye’yi 2020’de bekleyen tehlikeli bir siyaseti yönetecek. Geçtiğimiz günlerde 40+1 seçeneğini tartışmaya açan AKP’nin içinde bulunduğu durumu düşününce, artık at başı oy oranlarına sahip CHP ile AKP arasında oluşacak bir rekabetin de kazananını belirleyeceğiz bu kongrelerde. Yerellerde iktidara gelmiş olan CHP’yi, hükümete taşıyacak olan kadroları oluşturacağız özetle bu takvimde.

Her türlü kişisel hırsı bir kenara bırakma zamanıdır şimdi. Geçmişte oluşan liste ve aday krizlerini unutma zamanıdır simdi. “Benim/senin” adayın tartışmalarını kenara bırakma zamanıdır simdi. Zaman, iktidar yürüyüşünü gerçekleştirecek kadroları oluşturma zamanıdır.

Belediye başkanlarının yönettiği ilçe kadroları ile bu işin çok yürümediğini defalarca deneyimledik. Özel Kalem ofislerinde dizayn edilen il ve ilçe yönetimleri, belediyelerle çıkar ilişkisi içinde kaldıkları sürece, bağımsız ve cesur siyaset yapamıyor maalesef. Ağzından çıkacak her sözü belediye başkanına danışarak söylemeye kalkıyor. Yani, belediye başkanı nasıl bir siyaset yapıyorsa, ilçe de bunu tekrarlayan ve takip eden bir pozisyon alıyor.

Oysaki, il ve ilçe yönetimleri, siyaset yapma yeridir. Söz söyleme, eyleme geçme, kitleleri mobilize etme yeridir. Bunu yapmak için saygın bir itibar kadar tutarlı ve omurgalı bir söyleme sahip olmalı, geçmişte yaptıklarını sorgulatmayan adımlar atılmalıdır.

CHP siyaseti zor ve karmaşıktır. CHP, tabanı ve seçmeni tarafından sürekli sorgulanan bir siyasi partidir. CHP, tarihi misyona sahip ve maalesef yaşlı bir partidir.

Şimdi bu partiyi gençleştirmek için önümüzde bir fırsat var. Şimdi bu partiyi, belediye bürokrasisinden kurtarmak için önümüzde bir fırsat var. Gençlerin, kadınların, devrimcilerin, bu ülkeye dair gelecek hayali olanların bu yönetimlere gelmesi bu anlamda son derece önemli ve kritik.

CHP’yi 60 yas ustu erkeklerin yönettiği bir anlayıştan sıyırmak gerekiyor artık. Gençlik ve kadın kotalarının kağıt üzerinde uygulandığı bir hantallık yerine; üniversitelere, fabrikalara, mahallelere girebilecek, toplumsal muhalefeti örgütleyebilecek, sivil toplumla barışık, meslek ve emek örgütlerince benimsenmiş bir yapıya ulaşmamız çok zor değil.

Devrimci bir muhalefeti yapacak olan parti kadroları bizi iktidara taşıyacak. Sözünü sakınmadan söyleyecek, söylediği sözün arkasında duracak, ettiği her lafın fikri takibini yapabilecek bir siyasettir bizim özlediğimiz. Devrimciymiş gibi yapmak değil, devrimci olmak, emekten yanaymış gibi görünmek yerine emekçi olmak, Atatürkçüymüş gibi görünmek yerine Atatürk Devrimlerinin korkusuz ve ödünsüz savunucusu olmak en temel kriterler olmalı bu seçimlerde.

Kayyıma karşı çıkabilen, atanmış siyasetçilerle mücadele edebilecek, ceberut AKP ve onun politikalarına ses çıkaran örgütlü bir yapıya ihtiyacımız var. Belediye odalarından çıkıp, sokakta, fabrikada, kampüste siyaset yapabilecek yönetimleri hep birlikte CHP iktidarına getirelim. Ve hep akılda tutalım: CHP’yi bu kadrolar iktidara getirecek.

İktidar çok yakın...