Yeni Asır, geçtiğimiz gün gazetemize açıklama yaparak ‘savaşa hayır’ diyenlerin gözaltına alınmasını ve ‘savaşa hayır’ eylemlerinin yasaklanmasını eleştiren CHP İzmir milletvekillerini bir çırpıda ‘terör sevici’ ilan etti. Konuya dair detayları gazetemizin haberlerinden okuyabilirsiniz.

CHP Genel Merkezi’nin Afrin operasyonundaki tutumu bir yana; açıkçası ben CHP’li vekillerin ve CHP tabanının büyük bir çoğunluğunun savaşa karşı olduğunu düşünenlerdenim.

Özellikle hükümet kanadının savaşı içerideki muhalifleri sindirmek için fırsata çevirdiğine dair gelişmeler arttıkça ve maalesef cepheden kötü haberler geldikçe, ‘yurtta barış, dünyada barış’ fikrini savunan demokratlar, Atatürkçüler, solcular, CHP’liler; şimdi ‘susuyor’ gibi görünse de sesini yükseltecektir. Tıpkı, ‘Yenikapı Ruhu’ dönemi gibi, tıpkı ‘dokunulmazlıklara evet’ denilmesi gibi, bu konuda da kısa süre içinde doğru tutumun AKP’nin dış politikasının bir bütün olarak eleştirilmesi olduğu anlaşılacaktır diye düşünüyorum.

Maalesef şunu da eklemeliyim ki, CHP’li vekil ve yöneticilerdeki bu ‘kaygılı’ sessizliğin bir diğer nedeni de 3-4 Şubat’ta yapılacak olan CHP Genel Kurultayı’na az süre kalmış olması…

Tüm bunlar bir yana; öncelikle ‘Savaşa hayır’ diyenlerin gözaltına alınıp, sosyal medyadan ‘hain’ ilan edilmelerine ve savaş karşıtı eylemlerin yasaklanmasına dair sorularımıza hiç tereddüt etmeden cevap veren İzmir milletvekilleri Atila Sertel, Musa Çam, Mustafa Balbay, Tacettin Bayır ve Zeynep Altıok’u gönülden kutluyorum. Diğer İzmir milletvekilleri tereddüt etti diye anlaşılmasın, haberi yaparken bu milletvekillerine ulaşabildik ve görüş aldık.

Toplumun tamamı üzerinde ciddi bir basınç oluşturulmuşken, Yeni Asır örneğinde olduğu gibi, bundan önceleri de defalarca yaşadığımız gibi, vekillerin hedef haline getirilme ihtimalleri varken, tereddütsüz fikirlerini paylaşan milletvekillerinin bu çıkışının, böylesi karanlık bir dönemde önemli olduğu kanaatindeyim.

Maalesef ilimiz İzmir’de politika yapmaktan çok, plan yapmayı tercih eden politikacıdan geçilmiyor. CHP İzmir, maalesef dönem dönem ‘apolitik politikacılar’ topluluğu görüntüsü veriyor.  Ama içinden geçtiğimiz süreç, bunu kaldırmıyor. Ülkemizin büyük çoğunluğunu ilgilendiren, hayati konularda, yazılı açıklamalardan ve sosyal medya paylaşımlarından ibaret bir politik tavır almak, geleceğinden kaygı duyduğu için, evinde, mahallesinde, otobüste, metroda, öyle ya da böyle politika yapan İzmirlilerle buluşmadan, onların kaygılarını anlamadan hareket etmek, İzmir’in ‘iktidar’; Türkiye’nin ana muhalefet partisini etkisizleştirecektir.

Yeni Asır’a ve hükümet kanadının savaş karşıtlarını ‘hain’ ve ‘terörist’ ilan eden yaklaşımlarına dönersek; gemi azıya almak diye tam da buna denir. Ne oldukları, nasıl düşündükleri çok net belli olan Tacettin Bayır, Musa Çam, Zeynep Altıok, Mustafa Balbay ve Atila Sertel’den ‘terör sevici’ çıkaran bir karanlıkla karşı karşıyayız. Buradan geriye atılacak her adımda, ağzını açan ‘terörist’ ilan edilir ki;  oradan nereye varırız, düşünmek bile istemiyorum.

İki çağrım var, biri dönemin vahametini anlamayıp, olağan koşullardaymışız gibi, hükümetten çok CHP’yi eleştirenlere: Bunun hiçbir faydası yok. Savaş kadar ciddi bir konuda, barışı savunanlar bu ciddiyete uygun davranmalıdır. Bir gencimiz daha ölmesin diye…

Bir diğer çağrım da, CHP İzmir İl Başkanı’na: İzmir’de üniversite öğrencisi, ‘hayır’cı gençler gözaltına alınıyor, sendikaların basın açıklamaları yasaklanıyor.  5 milletvekiliniz yandaş gazete tarafından hedef haline getiriliyor. Aynı zamanda hukukçu bir İl Başkanı olarak; ‘yoğunluğunuz’ geçtiyse, tüm bunlara dair iki satır açıklama yapar mısınız?

 ***

Politika yapmak, sonuçları yorumlamak değildir. Gidişata müdahale etmektir. Böyle olmalı, böyle olmamalı demektir. Bugün bu karanlık gidişatı engellemek için elinden gelen gayreti göstermeyenlerin, yarın sular durulduğunda ne dediğini de kimse umursamayacaktır.