Menemen’de yayın yapan Çağrı Radyo’nun sahibi Ulvi Tanrıverdi, 6 Nisan’da radyoda yapacağı canlı yayını sağlık sebepleri nedeniyle erteleyince; kişisel sosyal medya hesabından “Bugün de toparlayamadık kendimizi programa çıkacak düzeyde... Yarına Tanrı pardon Korana kerim!” şeklinde ironik bir paylaşım yapıyor.

Sonrası vahim… ‘Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmayız’ diyenler bu kez Menemen’de hortluyor.

10 Nisan akşam saatlerinde ise Menemen’de bir markette saldırıya uğruyor. Tanrıverdi olayı şöyle anlatıyor: “Marketin önüne geldiğimde, yüzünü göremediğim bir kişi, ‘Ulan sen Allah ile din ile…’ nidasıyla arkamdan saldırdı. Başıma aldığım darbeyle sersemledim”

10 yılı aşkın bir süre, Kayseri’de öğrencilik ve gazetecilikle birlikte politik aktör olarak yer aldım. Menemen’in merkezine (ya da sosyolojik olarak benzer diğer İzmir ilçelerine) ne zaman gitsem, kendimi Kayseri’de gibi hissediyorum.  Benzer saldırı girişimlerini ve daha ağırlarını defaten Kayseri’de yaşamış, onlarcasına da tanık olmuş genç bir meslektaşı olarak Ulvi Tanrıverdi’ye geçmiş olsun dileklerimi iletiyor; dayanışma gösteren İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası’nı da tebrik ediyorum.

‘Korona kerim’ ifadesinin dini inançlara bir hakaret olmadığını, bunun ironi olduğunu ise tartışmaya açmayacağım bile.

***

Sonrasında olaylar sarpa sarıyor.

Tanrıverdi saldırı sonrasında yaptığı basın açıklamasında, saldırıdan önce Menemen Belediyesi’nin 1. yılını değerlendirdiği bir program yaptığını ve saldırının başına bu nedenle geldiğini ifade ediyor. Konu yargıya taşınıyor.

Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy ise, bu iğrenç saldırı sonrasında, okların kendisine yöneltilmesini siyasi ve ekonomik bir hesaplaşma olarak görüp, basın açıklaması yapıyor ve Tanrıverdi hakkında suç duyurusunda bulunuyor.

Açıkçası, saldırı olayını gördüğümde hiç şaşırmadım. Memleketin haline İzmir’den bakınca tuhaf gibi gelebilir ama ülkenin dört bir yanında ilerici, demokrat kesimler çok daha ağır saldırılara, linçlere maruz kalıyor. Hiçbirimiz hakim ya da savcı değiliz. Ama benim tahminim Ulvi Tanrıverdi’nin ilk açıklamasında olduğu gibi, konunun ‘gerici’ bir güruh tarafından gerçekleştiği yönünde…

Velev ki, Tanrıverdi’nin iddia ettiği gibi; saldırının arkasında belediye başkanı ya da belediye yöneticileri olduğu ispatlansın. Hem kendim bu köşeden net ve sert ifadelerle eleştireceğim, hem de basın camiasının eleştirmesi ve tutum alması için çaba sarf edeceğim.

***

Tüm bu tartışmalar sonrasında belediyeden yapılan açıklamaya bakınca, Ulvi Tanrıverdi’nin, önceki Belediye Başkanı Tahir Şahin döneminde, Menemen Belediyesi’ne fahiş rakamlarla faturalar kestiği anlaşılıyor.

Bir süredir Menemen Belediyesi ve Çağrı Radyo arasında bitmek bilmez bir gerilim var. Eğer bu gerilimin ve son gerçekleşen iğrenç saldırıda Menemen Belediyesi’nin hedefe konmasının sebebi de Çağrı Radyo’nun belediye ile maddi ilişkilerinin kesilmesi ise, burada da gazetecilik etiğine sahip çıkan herkesin karşı duruş sergilemesi gerektiği kanaatindeyim. Çünkü maalesef mesleğimiz bir taraftan da tehdit, şantaj, ‘çakma’ gibi terimlerle anılır hale geliyor.

***

Menemen’de feyk bir hesap var. Menemenliler bilir: Yusuf Akkoyun… Bu hesap, Ulvi Tanrıverdi’nin ‘Korona Kerim’ şeklindeki ironik paylaşımını, saldırıdan önce “Papaz yine çıldırmış. Şu mübarek günde bari yapma. İnsanların dini inançlarıyla dalga geçme karaktersiz insan. Ulvi AllahBelanıVerdi” sözleriyle hedef gösterdi.

Menemen’de yaşayanlar ya da Menemen’i takip edenler, Yusuf Akkoyun isimli hesabın, Menemen kamuoyunu yönlendirebildiğini bilirler. Hesabın anonim olduğu anlaşılıyor.  Hiçbir sorumluluğun altına girmeden, bu hesap Menemen’de gündem belirliyor ve Ulvi Tanrıverdi olayında olduğu gibi de hedef gösterebiliyor. Bu saldırıdan çok daha ağır sonuçlar da çıkabileceğini, hesabı yöneten isimler akıllarına getirmeli, nasıl bir sorumsuzlukla hareket ettiklerini görmeli, hele daha ağır sonuçlara sebep olan başkaca olaylar sonrasında başlarına belalar açabileceklerini bilmeliler.

‘Sıradan bir facebook hesabı’ diye bakıp geçmemek gerekir. Hiçbir resmi sorumluluğa girmeden, insanlar hedef gösterilebiliyorsa, tüm bu soruşturmalar içerisinde hesabı kimlerin yönettiği de ortaya çıkarılmalı ve Tanrıverdi’ye saldırıya sebep olan paylaşımı yapan kişi cezalandırılmalıdır.

***

Kendisi aday gösterilmeyince, 20 yıldır yönettiği Menemen Belediyesi’ne ait kamu mallarını, kendisine yakın isimlerin yönettiği, sonrasında da kendisinin başkanı olduğu Menemen Belediyespor’a devreden, Menemen Belediyesi’nin mülklerini kendisine yakın isimlere haraç mezat fiyatlarla kiralayarak peşkeş çeken, seçim döneminde Menemen’de CHP’nin kaybetmesi için elinden gelen her şeyi yapan ve sonunda da partisinden ihraç edilen Tahir Şahin’in ise hala ne yapmaya çalıştığını, neden Menemen Belediyesi’ni karıştırmakla uğraştığını anlamak mümkün değil!

***

Yazının sonunda Ulvi Tanrıverdi’ye tekrar geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Elbet çıkar ve hepimiz aydınlanırız. Ancak şunu da eklemek isterim; kanımca zaman hiç de muhalif belediyelere hunharca yüklenme zamanı değil. Aksine 18 yılda ülkeyi böylesi bir karanlığa sürükleyen siyasi iktidarın yanlışlarına yüklenme zamanı!