Şiir ve Disiplinlerarası İlişkiler Serisi -2

Fotoğraf ve Şiir İlişkisi Üzerine

Kuşkusuz ki, fotoğraf için söylenen tek bir karenin kendi anlatı alanını aşarak kurduğu genişlik, şiirde tek bir dizenin geniş perspektifi ile karşılanabilir.

Fotoğrafta tek bir ana ait sınırlı sayıdaki öğenin yeniden kurgulanması ile bütünlüklü bir öykü anlatılırken, şiirde de sözcüklerin minimal düzeyde kullanımı ile daha geniş bir anlatı amaçlanır.

Bu nedenledir ki, diğer sanat dalları ile kıyaslandığında en çok şiirle ilişkilendirilebilir.  Çünkü her iki sanat disiplini içinde sınırlı nesnel ve zihinsel malzeme ile geniş ve sezgisel bir anlatım amaçlanmaktadır.

Şiir genel olarak cevabı arayan değil soru sorandır. Anlamsal düzlemde bir karşıtlık barındırır ve kaos yaratır. Bu kaotik anlamsallık ile birlikte ortaya konan retorik yalınlık arasındaki ilişki zihinsel fotografik çağrışımlara yol açarak hazzı artırır. Fotoğrafın görsel düzlemde aktardığı yoğun ya da yalın karşıtlıklar ve çelişkiler, bu yoğunluk ve yalınlık arasındaki geçişkenlik ya da ilinti ile ortaya çıkan estetik ise fotoğrafta bir şiirsellik ortaya koyar.

Fotoğrafta yaratılan imgesel söylem ve dil bileşenleri ile oluşturulan metaforik anlatım, bizi nesnel görüntünün ardındaki düşsel düzleme götürür, böylece şiirsel irrealite ortaya çıkmaya başlar.

Ansal bakış açısı ve düşünceler ile, insan bilincinin ve algısının elverdiği ölçüde, nesnel gerçeklikten çıkıp, imgesel anlamın belleğimizde yarattığı gerçeklik belirmeye başlar.

Şiir görmeyi öğrenmektir. Gerçek ya da düşsel görüntü algısını geliştiren, soyut düşünceyi güçlendiren ve gözlemsel, sezgisel bakışı artıran bir sanat disiplinidir. İrreel bir alandan, gerçekliğe ilişkin bir görme yetisi inşa eder. Şiiri üstünlüğü; fotoğraf, sabit ve tekil bir fiziksel zamana ait iken, şiirin ise, sonsuz devinim içerisinde bir süreç kapsamıyor olmasıdır.

Aksine fotoğrafın üstünlüğü ise, şiirin bir dil yapısı olması nedeniyle bir dile ait olması, evrenselliğini yaratırken çeviriye gerek duyması ve anlam kayıpları yaşayabilecek olmasıdır. Oysa fotoğraf somut ve soyut kavramsal malzemelerle, çeviriye gereksinim duymayan evrensel bir dil ile yazılır.

Fotoğraf sanatı gerçekliğin kopyalanması sürecini çoktan aşıp, fotoğrafa konu olan her türlü görsel yapının estetik ve imgesel ele alımı ile gerçekliğin taklidi olmaktan çıkmış, düşsel, sezgisel ve derinlikli bir dışavurum olarak gerçekliğin yeniden yaratılması, anlam taşıyıcı olmaktan çıkıp anlam yaratıcı bir ifade biçimine dönüşmesi ile şiirle buluşmuştur.

Kısaca bir ifade biçimi olarak görselliğin kurmacası ile söylemin kurmacası arasında imge, anlam, nesnelliğin düşsel alana taşınması ve kurgu üzerinden bir bağın olduğu iddiasını ifade etmeye çalıştım. 

Pek yakında konu ile ilgili daha kapsamlı bir anlatım içeren kitabımda bunları daha geniş biçimde inceleyeceğiz.  Çünkü iki eksiltili ifade ve öz anlatım içeren disiplini bu biçimde ele almak yaralı olacaktı. 

Öyle fotoğraflar izledim ki, içlerinden insanın kulağına fısıldayan şiirler fışkırıyordu. Öyle şiirler okudum ki her dizesinde bir çizgisi daha belirginleşen görüntüler satır aralarından yükseliyordu.