Henüz bitmemiş olmasına rağmen seçimin kaybedildiği yönünde yaygın kanaat oluştu. İlk turda bitirme heyecanı, seçimlerin ikinci tura kalmasını gölgelemiş görünüyor. Oysa eşit olmayan seçim yarışında, ikinci tur önemli bir kazanıma dönüşebilir. Moral üstünlüğü “hayal satarak” değil ama açık verilerle yeniden tesis edilebilir.

AKP yüzde 7 geriledi!

Devletin tüm olanaklarıyla hareket eden AKP, yüzde 7 gerilerken özellikle metropollerde oy kaybetti. “AKP bunca yaşanılana rağmen nasıl kazandı” diyenler, yüzde 7 gibi ciddi bir oy oranını görmek istemiyor. AKP’nin 75 ilde oyları düşerken sadece 6 ilde oylarını arttırabildi. Küçük ortak MHP’nin oyları ise büyükşehirlerde düşüş yaşadı. MHP’nin milletvekili sayısı İstanbul’da 8’den 5’e, Ankara’da 5’ten 3’e, İzmir’de ise 2’den 1’e düştü. Ancak söz konusu oy kayıplarının muhalefete yönelmediği, iktidar cephesi içinde yer değiştirdiği, özellikle MHP ve Yeniden Refah Partisi arasında geçişkenlik yaşadığı söylenebilir. AKP ve Erdoğan’ın oylarında sayısal anlamda yaşadığı kayıp, kopan oyların yönelişi nedeniyle, “iktidarın siyasal anlamda geriletilmesi” olarak değerlendirilemeyeceği gibi “tepki” olarak görmekte pekâlâ mümkündür.

2018'deki seçimlerde 344 milletvekili çıkaran AKP ve MHP’nin içinde yer aldığı Cumhur İttifakı, resmi olmayan sonuçlara göre yaklaşık yüzde 4 oy kaybetmesine karşın, 323 milletvekili ile yine Meclis'te çoğunluğu elde etti. Mecliste Cumhur İttifakının 322 milletvekili ile çoğunluğu elde etmiş olması ve Erdoğan’ın ilk turu 5 puan farkla önde tamamlaması, ikinci tura giderken psikolojik üstünlük açısından avantaj sağlamıştır. 22 yıllık AKP-Erdoğan iktidarı tüm olanaklarına rağmen 64 milyon 113 bin 941 yurttaşın ancak 27 milyon 88 bin 360’nın oyunu alabilmiştir.

Potansiyel, Erdoğan’ı göndermeyi taşıyor!

Evet, aynı hataları tekrar etmeyelim yeter. “Herkes şapkasını önüne koyup düşünmeli” demiyorum, düşünüyor. Geleceğimiz burjuva partilerin veya resmi muhalefetin ellerine-inisiyatifine teslim edilemez. Herkesin yapacağı, ucundan kıyısından müdahale edeceği bir süreçle pekâlâ Erdoğan yenilebilir. Emek, demokrasi güçleri, “Halk bize daha çok kapı kapı gezme, daha çok çalışma, daha çok örgütlenme görevi verdi” diyerek bir gerçekliğe işaret ediyor. Özeleştiri olarak da anılacak bu sözlerde dikkat edilmesi gereken, “Halkın doğrudan sürece” müdahalesinin, ilk turda olduğu gibi geri plana itilmesi olmamalıdır. Herkesin “seferberlik” duygusu ile hareket edeceği, sandıkları koruyacağı bir süreçle kaybettirmek mümkündür. Vekillerin sokak sokak gezdiği, parti başkanlarının konuşmalar yaptığı bir çalışma yeterli değildir. Tartışma halkın geniş kesimlerinden yalıtılmış, toplumsal hareket ve dinamiklerini reddeden, “işçi ve emekçilerin siyasal yaşamın dışında olduğu” gibi çarpık anlayışla, “pasif oy” bakış açısı ile ele alınan bir kapsam ve içerik esas tehlikeli yaklaşımlardandır.
“Erdoğan yenilmeli” diyen herkesin, her bir yurttaşın; Seyreden değil inisiyatifle, oy kullanmayan arkadaşlarını ikna edeceği, milli ve manevi duygular semirilerek tek adam rejimine yedeklenen yurttaşları öteleyen değil, ikna eden bir süreç yaşaması morali, moral de kazanımı getirecektir. Unutulmamalıdır ki, ikinci turda tercih yapmak pusula açısından bile daha kolaydır.

Yalanın teşkilatı yenilecek!

Çeltik ağalarına karşı mücadele eden köylüyü anlattığı Teneke romanında, “Yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünden değildir. Yalan teşkilat kurmuş, doğru yalnızdır. Yalanın geleneği var, senin doğrunun her gün yeniden yaratılması gerek” der Yaşar Kemal.

Her gün yeniden, inanç ve kararlılıkla mücadeleyi büyütelim. Zayıflayan ve kan kaybeden tek adam rejimi, halkın inisiyatifiyle yenilebilir. Parola: ısrar, kararlılık, mücadele…