‘Allahın bildiği kuldan saklanmaz’ diye bir tabir vardır, halk arasında. İktidarın her duruma, her olaya ilişkin açıklaması, herkesin bildiğini herkesten saklamaya çalışmaktan başka bir absürtlük değil! Gözümüzün içine baka baka ‘Yalan. Yok öyle bir şey. Abartıyorlar’ diyerek, bildiğimiz, gördüğümüz, duyduğumuz, yaşadığımız her şeyi inkar ediyorlar. Ama sayın muktedirler, ‘Güneş balçıkla sıvanmaz’ deyimiyle ilgili çok kompozisyon yazmışlığımız var bizim. Gerçekten inanarak bu sözün doğruluğuna...

Akp’li Özlem Zengin’in, ‘Gergerlioğlu Meclis’i terörize ediyor, Türkiye’de çıplak arama yok’ incileri, balçığa battıklarının bir kanıtı... Önce şunu söyleyelim ki Türkiye’deki karakollarda, cezaevlerinde sadece çıplak arama değil, taciz ve tecavüz de var. Özellikle kadınlara devlet eliyle uygulanan cinsel şiddet sebebiyle T.C., AİHM’den ceza bile aldı. (Daha önce bu köşede de yazdığım, arkadaşım, sevgili Sultan Seçik davası en net bildiğim.)

Adı geçen Ömer Faruk Gergerlioğlu, zulme uğrayan her kesimden insanın sesi olmaya çalışan, Hdp’li bir milletvekili. İnsan hakları mücadelesinin bizzat içinden gelen bir isim. Meclis kürsüsünden, sosyal medyadan, her platformda mazlumların çektiklerini kamuoyuna duyurmak için çaba sarf ediyor. Zengin’in sözlerine konu olan çıplak arama mevzusu da Gergerlioğlu’nun Meclis kürsüsünden dillendirdiği işkencelerden sadece bir tanesi. Ki Özlem Zengin, zamanında başörtülü olduğu için ciddi ayrımcılığa, haksızlığa uğramış yüzlerce kadından biri. Başörtüsünü kamusal alanda, iradeleri yok sayılarak çıkarmak zorunda kalan kadınların çok büyük desteği ile iktidara gelen Akp’nin, kadınlara iç çamaşırlarını çıkartmak zorunda bırakarak işkence etmesi, mazlumun zalime nasıl dönüşebildiğinin resmidir.

Zengin’in çıkışı aslında, aralanmış olan Pandora’nın Kutusunun ardına kadar açılmasını sağladı. Sosyal medyada, televizyonlarda, Gezi Parkı dayanışmasından yargılanan Mücella Yapıcı ve Chp’li Eren Erdem gibi ‘bilindik’ isimlerin de içinde olduğu yüzlerce insan çıplak aramaya maruz kaldığını söyleyerek Zengin şahsında siyasi iktidarı yalanladı. Kendisinden özür dilemesi bekleniyor.

İki örnek de ben vereyim; birincisi, yurt dışına iltica etmiş olan bir kadın arkadaşımın başına gelenler... Sosyal medyadaki, paylaşımını aynen iletiyorum; ‘Bize yaptıkları neydi? Gözaltında söylenenleri kabul etmeyince cinsel organına kadar arama, ajanlığı kabul etmeyince savcılık izniyle vajina, makat araması... Bunları hep başka ülkede mi yaşadım ben?’

Diğeri ise Gezi İsyanı sırasında, İzmir’de tutuklanan bir kadın arkadaşımıza, Şakran Cezaevinde, 8 gardiyan tarafından çıplak arama yapıldığına dair kamera görüntüleri ortaya çıkmıştı. (Elinde iç çamaşırıyla odadan çıkan arkadaşımızın yüzündeki dehşeti hala unutamıyoruz.) O dönem İzmir Kadın Platformu olarak ‘Arkadaşımı Merak Ediyorum’ kampanyası düzenleyerek, hem tutsak arkadaşlarımızla dayanıştık, hem de ciddi bir kamuoyu baskısı oluşturduk. Çıplak aramanın tanığıyız maalesef.

Sosyalizm mücadelesinin en değerli isimlerinden Rosa Luxemburg’un hayatını anlatan filmde de gördüğümüz gibi dünyanın her yerinde, devletler, çıplak aramayı bir işkence yöntemi olarak başta kadınlar olmak üzere, muhaliflere uygulamışlardır. Uygulamaya da devam ediyorlar.

İktidarların kadın bedeni üzerinde tahakküm kurma, kadınları cinsel şiddetle yıldırma çabaları görmezden gelinemeyecek, yalanlanamayacak kadar gerçek maalesef. ‘Yok!’ diyerek yalan söylüyorsunuz. Çıplak arama işkencesi var! Ve biz tüm insanlık suçları, kadına yönelik şiddetin her türlüsü ortadan kalkana, işkenceciler hak ettikleri cezayı alıncaya dek mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Çekin elinizi bedenlerimizden!